Osmanlı’nın Büyük Savaş’a (1914-1918), daha doğru adıyla I. Paylaşım Savaşı’na girmeme veya dışında kalma lüksü yoktu. Çünkü savaşın nedeni; Osmanlı pastasının (topraklarının) paylaşımıydı.

Savaşın öncesinde ve sırasında; “Bu pastadan kim, ne kadar pay alacak?” sorusunun cevabını bulabilmek için, bir sürü gizli antlaşmalar yapıldı. Bu gizli faaliyetlerin ilkinin tarihi, savaştan 6 yıl öncesine kadar gider. Rus Çarı Nikola ile İngiliz Kralı VII. Edward, 9 Haziran 1908’de, günümüzde Estonya’nın başkenti olan Tallinn’de, Reval Görüşmeleri’nde Osmanlı’yı ve paylaşımını konuştular.

10 Nisan 1915’de; İngiltere ve Fransa, Rusya ile yaptıkları İstanbul Antlaşmasıyla, İstanbul ve Boğazların Ruslara verilmesi karşılığında Doğu Anadolu ve Ortadoğu’daki haklarını kabul ettirirler.

Müslüman ihanetinin akdi!

26 Nisan 1915’de; İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında Londra Antlaşması imzalanır. Buna göre; İtalya’ya savaşa katılması karşılığında On İki Adalar, Antalya ve çevresi verilir, Trablusgarp ve Bingazi üzerinde bazı hakları tanınır.

9 Mayıs 1916’da; İngiltere ve Fransa, Sykes-Picot Anlaşması ile Doğu Anadolu’yu ve Ortadoğu’yu aralarında paylaşırlar.

19 Nisan 1917’de; Saint Jean de Maurienne Antlaşması yapılır. Buna göre; Fransa ve İngiltere, Konya, Aydın ve İzmir’i de İtalya’ya verir.

Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda yapılan gizli çalışmalardan biri de; “McMahon Antlaşması”dır. İngiltere’nin Mısır Valisi McMahon ile Müslüman din kardeşimiz ve Osmanlı’nın Hicaz Emiri Şerif Hüseyin arasında, 1917’de yapılmıştır. İhanetin akdi de diyebilirsiniz buna!

Sevr’in ön versiyonuydu!

Bu gizli antlaşmalardan bugün de etkilerini hala sürdüren en önemlisi; asker ve Ortadoğu uzmanı olan İngiliz Sir Mark Sykes (1879-1919) ile diplomat ve tarihçi olan Fransız Francis Marie Georges Picot’un ( 1870-1951 ) yaptığı Sykes-Picot Antlaşması’dır. Picot, aynı zamanda Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’ Estaing’in büyük amcasıdır.

Bugünkü Ortadoğu haritası; üç aşağı beş yukarı bu iki insanın çizdiği şekildedir. Tabii ki onlara bu coğrafyada üzerinde yaşayan insanları hiçe sayarak siyasi harita çizme gücünü veren, mensubu oldukları emperyalist güçler olan İngiltere ve Fransa idi. Sykes-Picot bir bakıma, Sevr Antlaşması’nın bir ön versiyonuydu. Ama bu çizimin Anadolu için öngördükleri, Atatürk önderliğinde yapılan İstiklal Savaşı ile çöpe atıldı.

Sykes-Picot’yla belirlenen Ortadoğu haritasından; yalnız burada yaşayanlar değil ,I. Paylaşım Savaşı sonucunda liderliğe yükselen ABD de memnun değildi. Bazı bölgelerin eksik kaldığına ve yanlış yapıldığına inanılıyordu! Özellikle 1948’de İsrail’in kurulması, bölgenin petrol ve doğal gaz olarak çok zengin olduğunun iyice ortaya çıkması nedeniyle, bu bölgenin haritası yeniden çizilmek isteniyordu. Soğuk Savaş biter bitmez düğmeğe basıldı. Türkiye de dahil, geniş Ortadoğu bölgesi yeniden yapılandırılacak ve şekillendirilecekti!

Tek kutuplu dünya düzeni içinde, başka bir emperyalist güçle koordineye ve anlaşmaya ihtiyaç olmayınca, bölgenin yeni haritası tek taraflı çizilmeye başlandı.

Osmanlı ruhunun yükselişi!

İşte 2006’da, Amerikalı Albay Ralph Peters’ın Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde (Armed Forces Journal) yayınladığı; bölgemizi ve ülkemizi Büyük Orta Doğu Projesi’ne yönelik olarak Balkanizasyona tabi tutan, bölen ve parçalayan harita bu iradenin sonucudur. Dün Sykes ve Picot’ya harita yaptıran güç İngiltere ve Fransa’ydı, bugün Peters’a harita yaptıran güç ABD’dir.

Bugün; ülkemizde ve bölgemizde yaşadıklarımız, Peters’ın haritasını üç aşağı beş yukarı olarak gerçekleştirebilmek için yapılan operasyonların sonucudur.

Ne yazık ki, bugün yaşadıklarımızın ne olup ne olmadığının ayırdında olmayanlar, zır cahil olanlar, bölgede demokrasi baharı estiğini zannedenler, gaflet, delalet ve hıyanet içinde olanlar var! Bakınız ne diyorlar: “Bugün Ortadoğu’da olanlar; Sykes-Picot düzeninin yıkılışı, Osmanlı ruhunun yükselişi ve İslam Ümmetinin 21. Yüzyıldaki dirilişidir.”

Bugün ülkemizde, iktidar sahipleri gerçekten böyle düşünüyorlar. Allah bunların aklını bir gece bana verse de rahat uyku uyusam.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...