Geçen hafta “CFR ve GİF” başlıklı yazımla bu köşede size GİF’in (Global İlişkiler Forumu) “Değişen Küresel ve Bölgesel Güvenlik Koşullarında Bazı Tespitler ve Öneriler” raporunu değerlendirmiştim. Rapor gerçekten ustaca yazılmış. Ama ustalık Kapital-Finans sistemin lehine kullanılmış ve Türkiye’nin çıkarları ve güvenlik endişeleri yok sayılmış. Ülkemize için var olmayan tehditler Atlantik bakış açısıyla varmış gibi gösterilirken Yunanistan ve Kıbrıs’tan bir cümleyle bile bahsedilmemiş.

Rapora katkı ve destek veren iş çevrelerini anlıyorum, anlamaya çalışıyorum. Çünkü paranın milliyeti olmayabiliyor. Ama raporu yazan askerleri ve büyükelçileri anlamakta zorlanıyorum. Hele hele kafasında tüy bitmemiş yetimin hakkı ile okuyan bir asker, bir amiral veya general, bir kuvvet komutanı bu raporu nasıl yazar ve altını imzalar. Söyleyebilecek tek şey paranın, çıkarın ve menfaatin gözü kör olsun.

Milliyetçi refleksleri güçlü ve ürettiği raporlarla Türkiye’nin güvenlik endişelerini ve menfaatlerini gözeten yaklaşımlar sergileyen ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) ana sponsor Ülker Grubu’nun desteğini çekmesi nedeniyle 2008’de kapanır. ASAM’ın çalışmalarından dış çevrelerin ve AKP’nin memnun olmadığı bilinmekteydi. Baskı yapılır, destek çektirilir ve ASAM kapatılır.

Konseylerin Konseyi

Ne tesadüftür 2009’da GİF kurulur. Bu sefer kurucuları arasında Türkiye’nin hemen hemen önde gelen tüm iş adamları ve temsilcileri vardır. Tam bir koalisyon! İnternet sitelerine girip bakabilirsiniz. Ama üzülebilirsiniz de! Ulusalcı ve Millici sandığınız bazı isimleri aralarında görünce!

GİF, CFR’nin (Council of Froeign Relations) Türkiye bacağı. CFR ise Kapital-Finans emperyal sistemin projeler üreten düşünce kuruluşu ve Gizli Dünya Devleti’nin karargahlarından biri. CFR’nin yalnız Türkiye’de değil tüm önemli ülkelerde bacağı ve irtibat noktaları var. Tüm dünyayı ağ gibi sarmış ve sarmaya devam ediyor.

Almanya’da SWP, Arjantin’de CARI, Brezilya’da FGV, Fransa’da IFRI, Güney Kore’de EAI, Hindistan’da ORF, Suudi Arabistan’da GRC, Rusya’da INSOR ve liste böyle uzayıp gidiyor. Bunların her biri bir konsey, Türkçesi ile kurul veya topluluk. Bunların bir araya gelmesi ile Council of Councils oluşuyor, Türkçesi ile Konseylerin Konseyi. Bunun da tepesinde CFR var. Zaten Council of Councils, CFR’nin girişimiyle kurulmuş bir teşkilat.

Konseyler Konseyi’nin üyesi ve CFR’nin İngiltere ayağı ise Chatham House (The Royal İnstitute of International Affairs). Chatham House’un raporlarında ve Türkiye için öngörülerinde hakkımızda iyi şeyler düşünülmüyor. Turkey Project raporunda; “Bu rapor politikacıların ve karar vericilerin geçiş döneminde bulunan Türkiye’yi anlamalarını sağlayacaktır” diyor.

Rejim değişikliği

Adamlar daha ne kadar açık olsun! Seni sinkaf edeceğim diyor ve ediyor. Yazdıklarını yapıyorlar, yaptıklarını yazıyorlar, “…Turkey as country in transition” daha ne desinler! “Türkiye geçiş dönemi içinde” diyorlar. Bu neyin geçişi? Nereye doğru geçiyoruz? Çağdaşlığa, uygarlığa ve demokrasiye doğru bir ise, kim itiraz edebilir! Ama Batı’nın böyle bir endişesi yok.

Türkiye, Batı’ya daha çok müzahir olsun, daha yönetilebilir olsun, farklı arayışlara giremesin, potansiyel bölge gücü olamasın, hegemonyaya direnemesin, BOP için bölgede yapılmak istenenlere itiraz edemesin peşindeler ve bunun için ülkemizde taşeronları vasıtası ile rejim değişikliğini yaptırmaktadırlar. Bugüne kadar son 13 yılda yaşadıklarımız hala bu rotada gidersek yaşayacaklarımızın delilidir.

Tomahawk füzesi 1,5 milyon dolar. Ayda 10 bin dolar vererek veya masraf ederek bir Tomahawk fiyatına bir ülkenin 12 aydınını, bürokratını, askerini ve siyasetçisini kendine ve projelerine yandaş yapabilir ve onları ülkesi aleyhine istihdam edebilirsin. Birinci Körfez Savaşı’nda (1991) 300 Tomahawk füzesi atıldığını biliyor musunuz? İnsan füzesi daha ucuz değil mi?

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...