Halen tüm hızıyla sürdürülen GÜLSUYU Darbesini, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen itibarsızlaştırma ve dönüştürme operasyonunu ve bu operasyon içinde niçin Türk Deniz Kuvvetlerinin bir numaralı hedef olduğunu anlayabilmemiz için, emperyalizmin bölgemize ve ülkemize yönelik planlarını bilmemiz gerekir.

Akla gelmeyecek şeytani hilelerle iş yapanların, dalaverelerine ve tuzaklarına Ali Cengiz Oyunu denir. Bu öyle bir oyundur ki kurduğu tuzaklarla kaleyi içten fetheder, kardeşi kardeşe düşman eder.

Emperyalizmin dünyanın her bölgesi için bir planı yani Ali Cengiz Oyunu vardır. Emperyalist planların ana amacı yapıldığı bölgenin doğal kaynaklarını ve emeğini sömürmektir.

Günümüzde emperyalizmin ağababası Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olup geçmişte bu rol, Büyük Paylaşım Savaşı 1914- 1918 öncesinde İngiltere ve bazı Avrupa Ülkeleri tarafından yerine getirilmekteydi. İngiltere’nin de dünyanın sömürülmeye değer tüm bölgeleri için planları vardı. Sanırım kendi tarihimizde bu planların acı örneklerini fazlası ile yaşadık. Eğer tarihi kendi ülkemiz ve insanımız için aynı acı sonuçlarla tekrarlatmak istemiyorsak, bunlardan ders almak zorundayız.

ABD’nin soğuk savaş sonrası ülkemizi de içine alan bölge için hazırladığı ve uygulamaya koyduğu planın adıdır Büyük Ortadoğu Projesi (BOP).

İsterseniz konuyu daha iyi analiz edebilmek için yine ABD’nin soğuk savaş öncesi bölgemiz için yaptığı ve uyguladığı planın ülkemizi ilgilendiren bölümlerine kısaca bakalım;

Yeşil Kuşak Ülkeleri ( Müslüman ülkeler) olarak Sovyetler Birliği güneyden kuşatılacak,

NATO’ya girişle birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT ve bürokrasisi kontrol altında tutulacak,

Olmayan bir Komünizm ve Sovyet tehdidi abartılarak adeta rüyalarına bile girmesi sağlanacak,

Kuruluş felsefesinin olmaz ise olmazı Laikliğe söylem bazında karşı durulmayacak fakat el altından laikliğin aşındırılması sağlanacak ve dincilik desteklenecek,

Solun iktidara gelmesi engellenecek,

Sanayileştirilmeyecek ve ekonomisi bağımlı halde tutulacak,

Çizilen bu rota dışına çıkılması muhtemel durumlarda askeri darbelere zemin hazırlanıp PLANA yönelik olarak ayar yapılacaktır.

Gerçekten ABD, hem bölgesel hem de küresel planlarını başarı ile icra etmiş, Sovyetler Birliğini’nin, soktuğu silahlanma yarışının da etkisi ile yıkılmasına neden olmuş, soğuk savaş bitmiş ve tek kutuplu dünyanın ekonomik ve askeri liderliğine oturmuştur.

Gelelim soğuk savaş sonrasına;

Şimdi ABD’nin, kurguladığı yenidünya düzenini gerçekleştirmek ve liderliğini devam ettirebilmek için hem küresel hem de bölgesel yeni planları vardır. Daha önce söylediğimiz gibi bizim ülkemizi de içine alan bölgesel planın adıdır BOP.

Nedir BOP?

Basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım.

Bölgenin enerji kaynaklarına el koymaktır.

Bölge insanının kendisine daha fazla özgürlük ve demokrasi sunulacağı aldatması ile emeğini sömürmektir.

Ilımlı İslam projesi ile tarihsel arka planı Osmanlı Devleti olmak üzere bölgedeki İslam ülkeleri Türkiye üzerinden yönlendirilebilecek şekilde örgütlemektir.

Geniş kitlelere, bu dünyada alamadığı refah payını diğer yaşamda fazlası ile sunulacağı öğretisini pompalamaktır.

Emperyalizmin tarihsel özelliklerinden biri olan dini istismar ederek sömürü ve yönetim biçimi olarak kullanma alışkanlığından hareketle, Ortodoks dünyasını da yönlendirebilmek için İstanbul’da Ekümenik Fener Patriğinin kurulmasını desteklemektir.

Çocuklarımızı emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Afganistan’da, Irak’ta, Lübnan’da, Somali’de, Aden’de bir bakarsınız İran ve Pakistan’da ölmeye göndermektir. ( Soros 2002’de ‘’Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü ordusudur’’ demişti)

Soğuk savaşın askeri darbe yöntemleri yerine sivil darbelerle ( Renkli devrimler ) yandaş yönetimleri iktidara getirmektir.

Biliyorsunuz emperyalizm geçmişte de şimdi de planlarını uygularken o bölgenin insanına, insanlarına, farklı etnik yapılarına, iktidarına, basınına, iş adamına, sivil toplum kuruluşlarına yani yerli iş birlikçilerine ihtiyacı vardır.

Şöyle diyebilirsiniz, vatanını seven ve milliyetçi bir insan yerli işbirlikçiliği yapar mı? Bilirsiniz evladını çok seven ana ve baba bile bazen çocuklarına istemeyerek bir düşmanın bile veremeyeceği zararı verebilir, katılır mısınız?

Demek ki sadece sevmek ve milliyetçi olmak yetmiyor, iktidar gücünü kimlerden aldığınız çok önemlidir.

Bir de günümüzde çok sıkça kullanılan bir deyim var KAZAN-KAZAN diye. Diyorlar ki, uluslararası ilişkilerimizde hep bu prensibi uyguluyoruz. Eşit ve yakın güçler arasında evet, süper güçle olanında kazanan bizim ülkemiz değil ancak yerli işbirlikçi olur.

Bu konuyu tamamlamadan önce son söz olarak yine Büyük Ortadoğu Projesinin en önemli unsuru olan ılımlı İslam’ın ne olup olmadığına değinmek istiyorum.

Bir kere kutsal dinimiz İslam’ın ılımlı ve ılımlı olmayan diye sınıflandırılması en nazik tabiri ile İslam dinini hafife almaktır. İslam; kutsal kitabı, Peygamberi, tarihi ve vazettikleri ile evrensel olup tek bir anlamı vardır.

Sanırım projenin içindeki ‘’ılımlı İslam’’ emperyalizm tarafından kontrol edilebilen, istismarı kolayca yapılabilen, Müslüman toplumların yönlendirilmesinde ve sömürülmesinde kullanılabilen, anlamı ile yüklüdür. Yani erkekliği alınmış, kendisine tehdit olma şansını kaybetmiş olmanın özelliğidir, ılımlı olmak.

Faşist ve teokratik iktidarlar tarafından ezilerek yönetilmeyen, kendisini emperyalizme sömürtmeyen, yerli işbirlikçilerine geçit vermeyen, özgür, demokrat, üreten ve hoşgörülü İslam dünyası özlemiyle,

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...