Geçen gün Yıldızlar Arası (Interstellar) isimli bilim kurgu türü bir filmi izleme şansını yakaladım. Filmin geçtiği zaman dilimi içinde dünyada yaşam artan kuraklık ve iklim değişiklikleri nedeniyle çok zor durumdadır ve insan ırkı yok olmak tehlikesi ile karşı karşıyadır.

NASA (ABD’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Kurumu) evrenin başka bir yerinde insanlık için elverişli bir yaşam alanı bulma peşinde araştırmalar yapmaktadır. Bu amaçla bir grup astronot başka bir galaksiye gönderilir. Bu yolculukta astronotların yaşadıkları 1 saat dünyada 7 yıla karşılık gelmektedir. Astronotlardan biri dünyaya geri döndüğünde küçük bir çocuk olarak bıraktığı kızı çok yaşlıdır ve ölüm döşeğindedir ama kendisi hala gençtir.

Filmde görelilik, kuantum, karadelikler gibi kanıtlanmış bilimsel kuramlar ile zaman yolculuğu, tekillik, solucan deliği, uzayın ve zamanın bükülmesi gibi kanıtlanmamış bilimsel spekülasyonlar var. Ama unutulmamalı ki, insan zekası bilimselliğin üzerine bina ederek düşleyebiliyor ve kurgulayabiliyorsa zaman içinde mutlaka gerçekleştirilir. Aynen Jules Verne’nin (1828-1905) Ay’a Yolculuk (1865) ve Denizler Altında 20 Bin Fersah (1870) romanlarında kurduğu hayallerin insanlık tarafından gerçekleştirdiği gibi. Verne’nin Ay’a Yolculuk düşü tam 104 yıl sonra 1969’da Apollo-9 ile Denizler Altında 20 Bin Fersah hayali ise 87 yıl sonra Nautilus nükleer denizaltısı ile realize edilmiştir. Şimdi kurgulananların ise ne zaman gerçekleştirilebileceğini varın siz tahmin edin!

Merak

Dünya vahim bir çevre felaketine doğru gidiyor. Karasal kaynaklar bitme noktasında. Tüketeceğimiz kaynaklar artık denizlerin altında. Onlarda bitince! Kutuplardaki buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, dünya ısınıyor, ekilebilir verimli alanlar azalıyor, içilebilir sular kıtlaşıyor ve yer kürenin nüfusu hızla artıyor. Emareler gösteriyor ki, dünyamız çok uzak olmayan bir gelecekte yaşanamaz hal alacak. Evrenin başka yerlerinde yeni yaşam alanlarına ihtiyaç duyulacak. İşte bunun için insanlık uzay istasyonları kuruyor, bu konuda araştırmalar yapıyor, kafa yoruyor, milyarlarca dolar para harcıyor, ter döküyor ve uzaya keşif için araçlar gönderiyor. NASA bu kapsamda 6 Ağustos 2012’de Mars’ın yüzeyine iniş yapan Curiosity (Merak) adlı keşif robotunu araştırmalar yapmak için gönderdi.

Merak olmazsa öğrenme, araştırma, keşif ve mucitlik olmaz. Ya biat! Akıl ve irade devre dışıdır, sorgulama olmaz ve merak olmaz. Biat kültürünün ne olduğunu özet olarak söylemek gerekse, düşünmeme disiplinidir diyebiliriz. Bakın bugün İslam dünyasında bazı vahalar hariç akıl özgürleşmemiştir ve merak yoktur.

Sayın Erdoğan Müslümanlar Kristof Kolomb’dan tam 314 yıl önce Amerika’yı keşfetti diyor. Bu komik iddianın neresini eleştireyim! Peki, niçin söylüyor veya söyletiyorlar? Çünkü bunların kafa yapıları siyasal İslam! Bu ideolojinin arkasını tahkim etmeye çalışıyorlar. Kısaca geçmişte başarılarımız vardı İslam’ı siyaseten egemen kılarsak yine eskisi gibi başarıdan başarıya koşacağız demek istiyorlar.

Hristiyanlar niçin ilerde?

Bugün İslam dünyası perişan durumda! Bilim, teknoloji, üretim, sanat ve icat adına hiçbir şey yok. Sadece birbirlerini öldürüyorlar, emperyalizmin taşeronluğunu yaparak bölünüyorlar, dış dünyadan devamlı olarak dayak yiyorlar ve kadını yok sayıyorlar. Bugün Hristiyan dünyası çok ama çok ilerde! Niçin, Hristiyan oldukları için mi? Kesinlikle hayır! Hristiyanlığı dünyevi yaşamın referansı yapmaktan çıkardıkları ve Hristiyanlığı inanç ve itikatla sınırlandırdıkları için. Şu anda İslam dünyasının yaşadıklarını onlarda Ortaçağ’da yaşamışlar.

Dünyamız yaşanamaz bir duruma gelince insanlığın bir bölümü evrenin başka bir köşesinde yaşama devam edecek. Ama diğer bir bölümü ise enkaz haline gelecek dünyada kadının fıtraten erkek ile eşit olmadığını iddia ederek, birbirlerini öldürmeyi, katletmeyi ve tüketmeyi sürdüreceklerdir.

Bugün 19:00’da Giresun’da Başar Otel’de olacağım ve gündemi konuşacağız.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...