ABD, İsrail ve Yunanistan Doğu Akdeniz’de 26 Mart’a başlayan ve dün itibarıyla 5 Nisan’da biten müşterek bir Deniz ve Hava tatbikatı icra ettiler. Tatbikat öncesinde basına ayrıntılı bilgi verilmemesine rağmen Yunanistan eli ile medyaya sızdırılanlardan öğrendiğimize göre tatbikat, Meis, Rodos, Girit, Kıbrıs Adalarını, Türkiye, Suriye, Lübnan Münhasır Ekonomik Bölgelerini ( MEB ) ve İsrail’in karasuları ile Süveyş Kanalı girişi yaklaşma sularını içeren çok geniş bir alanda icra edilmiştir.

Tatbikata ABD’nin 6.Filosu, Yunanistan ve İsrail Deniz Kuvvetleri’nden suüstü gemileri (Fırkateyn, Korvet, Hücumbot, Lojistik Destek Gemisi), denizaltılar, helikopterler ve Hava Kuvvetleri’nden ağırlıkla hava savunma rolünde olmak üzere darbe uçakları katılmışlardır. Tatbikatın bir bölümüne Süveyş Kanalı yolu ile Basra Körfezine intikal aşamasında bulunan İngiliz Deniz Kuvvetleri ( Birleşik Krallık Kraliyet Deniz Kuvvetleri ) unsurları da iştirak etmiştir.

Tatbikat, Doğu Akdeniz’de bulunan petrol ve doğal gaz platformlarına saldıracak muhtemel düşmanın önlenmesi ve cezalandırılması senaryosuna dayandırılmıştır. Şimdi soralım, hedef olması muhtemel doğal gaz ve petrol platformları kimlerindir, nerelerdedir, kimler tehdit olabilir?

Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın çıkar birlikteliği ve Enosis ( Birleşme ) hayali içinde olduğu GKRY’nin ( Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ) ve İsrail’in doğal gaz platformları mevcuttur. Yapılan en son araştırmalar göstermiştir ki bölge doğal gaz ve petrol olarak çok zengindir. İsrail kendi MEB’i içinde bulunan Yam Tethys, Levathan, Tamar ve Dalit sahalarında derinde bulunan doğal gazın çıkarılması için uluslararası ortak aramaktadır. Bundan da anlaşılacağı gibi bölge çok yakın zamanda platformlarla dolu olacaktır.

Bu platformlardan GKRY’ne ait olanlara Türkiye tehdit olabilir. Çünkü Kıbrıs’a ait zenginliklerin tek başına Rumlar tarafından kullanılmasının kabul edilemeyeceğini gerekirse bu platformlara hava taarruzu yapılacağı bizzat Başbakan Erdoğan tarafından dile getirilmiş ama ABD’nin ikazından sonra sus pus olmuştur. İsrail’e ait platformlara ise İran ve Suriye tehdittir. Çünkü bu ülkeler kendilerine müdahale edilmesi durumunda İsrail’in her türlü çıkarlarına saldıracaklarını en yetkili ağızlardan söylemişlerdir.

Tatbikatın hedefleri

Daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik, askeri tatbikatların mutlaka hedefi/hedefleri ve mesajı/mesajları vardır. Madem böyle, dün tamamlanan bu tatbikatın hedefleri ve mesajları nelerdir analiz etmeye çalışalım.

Tatbikatın kolayca görülen ikincil hedefi GKRY ve İsrail’e ait olan ve çok yakın zamanda sayısı artacak ve işletilmesinde ABD’nin de ekonomik çıkarları olan petrol ve doğal gaz platformlarının korunmasına yöneliktir.

Tatbikatta, platformların denizaltılardan torpido, süüstü gemilerinden ve denizaltılardan güdümlü mermi, darbe uçakları ve helikopterler tarafından hava taarruzları ve karadan yapılabilecek balistik füze saldırılarına karşı savunma eğitimleri icra edilmiştir.

Tatbikatın ilk bakışta kolayca görülmeyen ve uzman bakış isteyen birincil hedefi ise muhtemel bir İran müdahalesinde İsrail’e karşı İran ve müttefikleri tarafından yapılacak olan füze saldırısında savunma tedbirlerini, koordinasyon hususlarını ve füze kalkanını denemektir. Bu tatbikata doğal olarak ABD denetiminde Kürecik’de bulunan füze kalkanına ait AN/TPY-2 radarı da iştirak etmiştir. Ayrıca bu tatbikat içinde Doğu Akdeniz’den İran’a yapılacak balistik füze taarruzlarının da kontrol ve koordinasyonu denenmiştir.

Tatbikatın mesajları

Tatbikat ABD uçak gemisi Enterprise’den yönetilmiş, tatbikat sonunda bu gemi körfez ve yaklaşma sularındaki 3’üncü uçak gemisi olmak üzere Arap Denizi’ne doğru ileri harekete geçmiştir.

Tatbikatın ayrıca iki mesajı vardır. Birincisi İran’a ‘’Eğer direnirsen müdahale kaçınılmazdır.‘’ Bu mesaj İran tarafından algılanmış ve ‘’tatbikatın düşmanca olduğu ‘’ açıklanmıştır.

İran ve Suriye’nin arkasında duran Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise çok sert bir açıklama yaparak ‘’ İran’a yapılacak önleyici saldırının uluslararası hukuku ve yasaları hiçe saymak anlamına geleceğini, ABD ve İsrail’in İran ve Suriye’yi tehdit etmeyi durdurmasını, Suriye’ye karşı dış müdahaleye karşı olduklarını ve savunacaklarını. ‘’ söylemiştir.

İkinci mesaj Türkiye’ye ‘’ Daha önce Reliant Mermaid ( Güvenilir Denizkızı ) adı altında beraber tatbikat yapıyorduk, İsrail’e kızdın ayrıldın. Bak şimdi yerine rakibin ve yeminli düşmanın Yunanistan’ı aldık, tatbikatın adını değiştirdik, hem de senin dibinde (Meis ) sana karşı, seni düşman gören bir tatbikat yapıyoruz. Aklını başına devşir yoksa karışmayız. ‘’

Ne diyorsunuz tatbikatın bize ait mesajının ülkemiz yöneticileri tarafından algılandığını ve karşı harekete geçildiğini gösteren bir emare, bir söylem var mı?

Biliyorsunuz bu tatbikatın adı Nobel Dina’dır. Nobel asil anlamına gelmektedir. Dina ise Tevrat’a göre Hz. Yakup’un ilk karısından kızıdır. Hedeflerini ve mesajlarını anlatmaya çalıştığımız bu tatbikatın adının içeriğinde kutsallık, yaradılış, seçilmiş kavim, vadedilmiş topraklar kavramları bulunan Tevrat’tan alınması manidardır. Bu kafayla Ortadoğu’da barış sağlanamaz.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...