ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geçen hafta Venezuelalı mevkidaşını kelimenin tam anlamı ile tehdit etti. Kerry, Venezuela Dışişleri Bakanı Elias Jaua’ya “Eğer bir Venezuela uçağının Snowden’ı taşıdığına dair en küçük şüphe bile duysak, o uçağı herhangi bir NATO ülkesinin hava sahasından geçerken inişe zorlarız” dedi.

Kerry tehdidi daha ileri boyutlara da taşıyarak “Venezüellalı bazı önemli politikacılara, iş adamlarına ve üst düzey yöneticilerine kara para aklama ve uyuşturucu ticaretinden soruşturma açılabileceğini ve vize problemleri çıkarılabileceğini” ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanı ayrıca petrol ürünleri bakımından Venezuela’nın zor durumda kalabileceğini de ima etti. Venezuela’nın petrol üreticisi bir ülke olduğunu ve geçen yıl 97 milyar dolar ham petrol ihracatı yaptığını bildiğinizden bu imaya biraz şaşırmışınızdır sanırım. Venezuela ham petrol ihracatçısı olduğu doğru da, aynı zamanda petrol ürünleri ithalatçısı ve ABD’ye bağımlı! Venezuela her ay 500 bin varil benzin ithal etmek zorunda! Daha başka kalemler de var!

Prizma ve Tempora programları

Edward Snowden 30 yaşında, eski CIA ajanı ve en son olarak ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) görevlisi olarak Hawaii’de çalışıyordu. 20 Mayıs’ta Çin’in özerk bölgesi Hong Kong’a gitti ve arkasından ABD’nin dünya tarafından bilinmesini istemeyeceği kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye başladı. Bizde bu sayede öğrendik ABD’nin Prizma ve Tempora gibi programlarla Türkiye’de dahil tüm dünyayı dinlediğini ve elektronik haberleşmelerimizi izleyip kayıt altına aldığını.

Snowden 23 Haziran’da Moskova’ya geldi ve halen burada Şeremetyova hava limanının transit bölümünde sıkışmış durumdadır. Eski NSA çalışanı yaptığı görüşmelerle bundan sonraki yaşamını hangi ülkede güven içinde sürdürebileceğini değerlendirmeye çalışmaktadır.

Sonowden bildiklerinin çok küçük bir bölümünü sızdırmış olmasına rağmen büyük ses getirdi. ABD yetkilileri geri kalanının açıklanmasından çok korkmakta ve bu problemi ulusal güvenlik sorunu olarak görmektedirler. Fakat Amerikalılar ve dünya kamuoyu bilmelidir ki, sızdırılan bu bilgiler, insanların özel yaşamının gizliliği ve diğer ülkelerin ulusal güvenlikleri hiçe sayılarak toplanmıştır.

Güney Amerika ülkelerinden Venezuela, Bolivya ve Nikaragua şimdiden Snowden’a sığınma hakkı verdi bile! ABD, ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini belirterek Rusya’ya baskı yapıyor, sığınmanın gerçekleşmesini engellemeye ve Snowden’ı ele geçirmeye çalışıyor.

Uluslararası hukuk skandalı!

Bu aybaşında Moskova’da düzenlenen Doğalgaz Zirvesi’ne katılan Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales ülkesine dönerken uçakta Snowden’ın olduğu şüphesi ile İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz hava sahalarını kapadılar.

Bu olay tam bir rezillik ve uluslararası hukuk skandalı! Morales, Snowden’ın yanında olmadığını söylüyor ama NATO ülkeleri buna inanmıyor, uçağın indirilmesini ve aranmasını istiyor. İşte bu ortamda Morales’in uçağı Avusturya’ya zorunlu iniş yaptı. Viyana havalimanında uçağa Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fisher geldi, görüşmeler yaptı, daha sonra yetkililer uçakta Snowden’ın olmadığını bildirmeleri üzerine hava sahaları açıldı.

Uluslararası hukuka göre devlet başkanları diplomatik dokunulmazlığa sahiptir ve onları taşıyan devlet uçakları ise aranamaz. Bu uluslararası hukuk kuralı ihlal edilmiştir. Bu bize göstermektedir ki, Snowden olayı ABD açısından çok ciddidir ve her şeyi yapabilirler.

ABD’nin baskısı nedeniyle bundan sonra da 28 NATO ülkesinin (26’sı Avrupa’da, 2’si Kuzey Amerika’da ) hava sahalarını Snowden’ı taşıyacak uçağa kapatacağına göre, bu durumda Venezuela veya başka bir Güney Amerika ülkesine gidiş Moskova’dan batıya doğru değil, doğuya Rusya Asya’sı ve pasifik üzerinden olması gerekecektir. Bana sorarsanız bu intikal rotası da emniyetli değil! En iyi çözüm sığınma hakkını Rusya veya Çin’den almak ve bu ülkelerden birinde yaşamaktır.

CIA ve FBI’ya güvenme!

Geçtiğimiz günlerde eski CIA ajanı ve üst düzey görevlisi John Kiriakou, Edward Snowden’a açık bir mektup göndermiş ve “Sakın CIA ve FBI’ya güvenme” diye yazmış.

“Normal insanmış gibi davranırlar, kandırmaya çalışırlar, senin sözlerini çarpıtırlar, sesini kaydederler, bilgisayarına düşmanla işbirliği yaptığına dair mesajlar koyarlar ve her türlü kötülüğü yaparlar” diyor mektup.

John Kiriakou, Bush döneminde Afganistan ve Irak’ta El Kaide ve diğer terör örgütü şüphelilerine karşı uygulanan işkence programlarını ve yöntemlerini açıkladığı için bugün hapistedir. Açıkladığı yöntemlerinden biri de Türkçe’ye su tahtası olarak çevrilebilecek waterboarding işkencesidir.

Şüpheli tahtanın üstüne yatırılır, elleri ve kolları tahtaya kelepçelenir, yüzü bir bezle kapatılır ve yüzüne devamlı olarak su dökülür. Çok acı çekersin, boğuluyormuş gibi olursun, ciğerlerin tahrip olur, oksijensizlikten beynin harap olur ve arkasından ölüm gelir. Konuşup/ konuşmamak veya işlemediğin bir suçu kabullenip/kabullenmemek sana kalır.

Tek kutuplu dünya düzeninin ve küresel egemenliğin bir de bedeli vardır!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...