Radikal Sol Koalisyon, Yunanca kısaltması ile SYRİZA; 13 farklı sol grup ve çeşitli bağımsız politikacılardan oluşmuş olup kuruluşu 2004 Genel Seçimler öncesine gitmektedir. Lideri Aleksis Çipras olan SYRİZA 25 Ocak 2015’de yapılan seçimlerde 149 sandalye kazanarak Yunanistan’da birinci parti oldu ve iktidara geldi.

Yunanistan’da yıllarca başa güreşen, iktidar veya ana muhalefet partisi olan PASOK ise son seçimlerde yedinci parti oldu ve barajı zor geçti. Ayrıca ırkçı Altın Şafak da seçimlerde üçüncü parti oldu.

Geçen ay yapılan bu seçimlerin sonuçlarını özetle anlatmak gerekirse komşumuzda siyaseten büyük ölçekte deprem oldu diyebiliriz. Önümüzdeki zaman diliminde bu depremin etkilerini ve artçılarını yalnız Yunanistan’da değil Türkiye dahil Avrupa’da dalga dalga göreceğiz.

Depremin başat nedeni Yunanistan’ın ekonomik olarak çöküşü ve iflası, halkının ise sefil ve perişan duruma gelmesidir. Bunun da sebebi hiç şüphesiz ki, Avrupa Birliği (AB) ve onun Almanya ve Fransa gibi büyük devletlerin çıkarlarını gözeten ekonomik ve mali politikalarıdır. İtalya, İspanya ve Portekiz’in halihazır ekonomik durumlarını etüt ettiğimizde bu durum daha iyi anlaşılacaktır.

Ne şiş yansın ne kebap

Kiliseye verilen ayrıcalıklar kaldırılacak, asgari ücret 750 Avroya çıkarılacak, bedava sağlık hizmeti verilecek, bankalar millileştirilecek, stratejik kurumlar kamulaştırılacak, AB ile yapılan antlaşmalar referanduma getirilecek, zenginlerin vergileri arttırılacak ve NATO’dan çıkılacak gibi daha bir sürü radikal söylemler ve seçim vaatleri ile halkta umut yaratan SYRİZA, seçimi kazanmıştır.

Sadece ekonomik çöküş bile Yunanistan’da siyasal depreme yol açtı. Peki, Türkiye! Ülkemizde çöküş ve varoluşsal tehditler başka alanlarda da var. Kıyaslama yaparsak Türkiye’nin durumu kat ve kat daha kötü. Halen sürdürülen ve iflas etmiş gayri milli ekonominin yanında, ülkemiz bölünme, parçalanma ve Ortaçağ karanlığı rotasında tam yol ilerliyor. Türkiye’de ki çöküşün ve yaşamsal tehditlerin sorumlusu ise emperyalizm ve onun yerli işbirlikçisi konumunda bulunan AKP iktidarıdır. Halk moralsizdir ama umut ve çıkış yolu aramaktadır.

Türkiye’yi bu durumdan çıkabilmek için siyasal depreme hem de en güçlüsünden acilen ihtiyaç var. Bu depremi yaratabilecek siyasi hareketin söylemleri ve vaatleri SYRİZA’ya göre daha radikal olmak zorundadır. “Ne şiş yansın ne kebap” türünden dengeli laflarla bir yere varılamaz, halk için umut ve seçenek olunamaz.

Yeni yüz ve yüzler

Paralel yapıya son verilecek, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarda görev alan polis, yargıç, savcı, asker, siyasetçi ve medya mensupları yargılanacak, emperyalist dayatma olan açılımlara son verilecek, yüzde 10 barajı kaldırılacak, özelleştirme sonlandırılacak, stratejik kurumlar kamulaştırılacak, taşeron sistemi bitirilecek, devletin en önemli görevinin sağlık, eğitim ve güvenlik olduğundan hareketle radikal reformlar yapılacak, Güneydoğu’da feodalizmin kalıntıları temizlenerek toprak reformu gerçekleştirilecek ve 4+4+4 adlı kepaze eğitim sistemi hemen çöpe atılacak.

Ayrıca Gümrük Birliği’nden derhal çıkılırken AB ve NATO masaya yatırılacak ve nihai karar için referanduma gidilecek, milletvekillerinin ayrıcalıklarına ve dokunulmazlıklarına son verilecektir. Bunlar Türkiye SYRİZA’sının söylemlerinden bazıları olabilir.

Ne söylendiği değil, kimin söylediği de önemlidir. Örneğin Yunanistan’da SYRİZA’nın söylemlerini PASOK söyleseydi başarı sağlayabilir miydi? Ya Papandreu? Kesinlikle hayır. Çünkü yıpranmışlardı, marka değerleri eskimişti ve bagajları doluydu! Yeni harekete, yeni yüze ve yüzlere ihtiyaç vardı!

Geçtiğimiz perşembe Mannheim’da, dün Frankfurt’taydım. Bu akşam Karlsruhe’de yarın ise Stuttgart’ta olacağım ADD’lerin ve Türk-Alman derneklerini düzenlediği konferanslarda “Türkiye nereye gidiyor, çıkış yolu nedir? “ konularını anlatmaya devam edeceğim.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...