Soğuk Savaş (1947-1991) henüz bitmemişti. Harp Akademisi’nde harp oyunu oynuyorduk. Oyun alanı Karadeniz, tehdit Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı idi. Savaş oyununda kırmızı renkli düşman yani Sovyet Birliği Donanması amfibi (çıkarma) gemileri ile birlikte İstanbul Boğazı’nın her iki yanına (Rumeli ve Anadolu) çıkarma yapacağı problem olarak verilmişti.

Mavi (Türk Donanması) ise kırmızıyı imha etmek ve İstanbul’a yapılacak çıkarmayı engellemekle görevlendirilmişti. Ama kırmızı ve mavi arasında hem nicelik hem de nitelik açısından yapılan nispi kuvvet mukayesesi neredeyse 10 misli kırmızının lehineydi.

Oyunun başlarında mavinin komutanı öğrenci subay Karadeniz’i ve savaşı terk ederek İstanbul Boğazı’na çekildi. Hocamız sordu “Niçin böyle yaptın?” O da cevaben “Düşman çok kuvvetli, donanmamızı kaybetmemek için İstanbul limanına sığındım.” dedi. Hocamız ise biraz da sinirlenerek, “Savaşmayıp kaçan donanma personelini halk taşlar ve linç eder, derhal denize çıkın, düşmana azami kayıp hasar verdirin ki, sahile çıkacak düşman kuvvetleri azalsın ve İstanbul’un işgalini engelleyelim” diyerek ders verdi.

Lafla peynir gemisi yürümez

Ama bugün için Türkiye sınırlarımız dışında tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesini terk etmiştir. Hem de buraya yönelik tehdidin kat ve kat üzerinde, gücümüz, imkan ve kabiliyetimiz olmasına rağmen. Taşlanmayı ve linç edilmeyi hak etmişlerdir adeta! Bir de utanmadan, arlanmadan ve sıkılmadan bu operasyonu bir başarı olayı gibi takdim etmeye çalışıyorlar.

Atalarımız “lafla peynir gemisi yürümez” derken eyleme geçirilmeyen sözün hiçbir değeri yok demek istemişlerdir. Ecdadına, bayrağına ve vatan toprağına saygı sözle, afra ve tafra ile olmaz, eylemle olur. Evet, Osmanlı’nın kurucusu, Osman Beyin dedesi ve ecdadımız Süleyman Şah’ın türbesine sahip çıkılmamış, ona kabir azabı çektirilmiş ve vatan toprağı terk edilmiştir. Bundan daha büyük bir utanmazlık, kepazelik, rezillik ve onursuzluk olamaz. Bunun hesabi mutlaka sorulmalıdır!

Dünyanın neresinde ve hangi ülke egemenlik haklarından bu kadar kolay vazgeçiyor. İngiltere binlerce kilometre uzaklıkta Falkland ve Gibraltar’dan, Amerika Diego Garcia’dan, Fransa, Danimarka, İspanya ve Portekiz denizaşırı egemenlik haklarından ve iddialarından vazgeçiyor mu?

Siz sınırımızdan 37 km. uzaklıkta olan egemenlik haklarımızda vazgeçtiniz ve vatan topraklarını terk ettiniz. Ayrıca terk ederken bölücü terör örgütü PKK ve onun Suriye’de ki uzantısı PYD ile işbirliği ve müttefiklik yaptınız. Bunun hesabı mutlaka ama mutlaka verilmeli!

Tek kurşun atmadan terk ettiler

Yoksa Esad’ı devirmek ve IŞİD ile mücadele etmek için Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denen teröristleri eğitmek ve donatmak için ABD ile anlaşma yaptığınız için IŞİD’in misilleme yapacağından mı, korktunuz! Yoksa bu vatan toprağını terk ediş, daha sonra ülkemizin bir bölümünü terk edişiniz için bir emare ve halkı alıştırma yöntemi mi? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücü, Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu vatan parçasını koruyabilecek güçteydi, aksini düşünen üniformasını çıkarıp gitmelidir!

Vatan toprağını tek kurşun atmadan teredenler hangi sıfatı hak ediyorlarsa Süleyman Şah Türbesi’nin terk edilmesi kararını veren siyasiler ve askerler aynı sıfatla anılacaklardır.

Basına görüntü vermişler, Başbakan Davutoğlu etrafında askerleri almış ve harita başında Şah Fırat operasyonunu yönetiyor. Bu Amerikan özentisi görüntüde çok şey var! El kol hareketlerine bakarsanız sanırsınız küresel paylaşım savaşını yönetiyorlar. Bu kadar komik olmaya hakları yok! Ayrıca çok büyük bir operasyonu yönettik diyorlar ama gayri ciddi görünüm var. Genelkurmay Başkanı’nın üzerine üniformanın parçası olmayan bir yelek giymiş. Bu yelek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kıyafet kararnamesinde yok. Bu bir disiplinsizlik! Bunu bir yüzbaşı yapsa hakkında kanuni işlem yapacaktınız değil mi?

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...