Terör Latince kökenli bir kelime olup korkudan titreme ve titremeye sebep olmak anlamındadır. Siyasi anlamda ise ilk kez 1789 Fransız Devriminden sonra kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ortak kabul görmüş bir tanımı bulunmamasına rağmen terörü; insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma, tehdit ve öldürme eylemi olarak tarif etmek sanırım yanlış olmaz.

Yaşadığımız dünyada başta büyük devletler olmak üzere çok sıkça başvurulan terörizmin amacını ise şiddet eylemleri yolu ile korku yaratmak ve bu sayede politik sonuç elde etmek olarak ifade etmek mümkündür. Terörizm bir düşman değil her potansiyel düşmanın başvurduğu veya vurabileceği bir silahtır.

ABD Başkanı George W. Bush 11 Eylül 2001 saldırısından sonra ‘’ Teröre karşı küresel savaş ‘’ ilan etti. Sizin bilginiz var mı, kim bu düşman? Terör herkesin başvurabileceği bir silah ise, silaha karşı savaş olur mu? Bu aynen tanklara veya füzelere karşı küresel savaş ilan etmekle eş anlamlı değil mi?

ABD Başkanı tabi ki bizimkiler gibi kasaba politikacısı değildi. Düşmanı belirgin olarak ifade edememesinin, elle tutulamayan ve gözle görülemeyen hayali bir biçimde açıklamasının nedeni başkaydı. Çünkü ABD için esas düşman İslam’dı. Ama bunu söylemek zordu. Eğer söylerse kimlerle işbirliği yapacaktı?

Bu düşman soğuk savaşın bitiminden sonra Sovyetler Birliğinin yerini almıştı. 11 Eylül 2001 saldırısının 10 yıl öncesinden başlamak üzere NATO platformlarında ve okullarında yeni düşmanın köktendinci İslam olduğu tartışılıyor ve öğretiliyordu. Özellikle NATO’da bulunan Türklerin köktendincilik sadece İslam’a ait olamaz bu kavram Hıristiyanlık ve başka dinler içinde söz konusu olabilir itirazları ustaca geçiştiriliyordu.

Burada düşman görülen İslam’ın antiemperyalist tavrıydı. İslam’ı dönüştürmek, yumuşatmak ve işbirlikçi hale getirmek istiyorlardı. Çünkü İslam enerji kaynakları bakımından zengin ve stratejik konumu güçlü bir coğrafyada egemendi. ABD küresel ve bölgesel hegemonyasına direnç gösterilsin istemiyordu. Ya dönüşeceksin ve kriterlerini benim belirlediğim ılımlı İslam olacaksın ya da sana saldıracağız.

ABD ülkemizin de bulunduğu Kuzey Afrika, Ortadoğu bölgesinde güçlü bir devlet ve huzur istememektedir. Burada sözü ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından, CIA’ye yakınlığı nedeniyle ‘’ Gölge CIA ‘’ olarak da tanınan Stratfor’un sahibi, stratejist George Friedman bırakıyorum. ’ ABD başka bir gücün yükselebileceği alanlarda istikrarı önlemek istemiştir. Hedefi istikrar sağlamak değil istikrarsızlaştırmaktır. ABD’nin Avrasya’da barışı sağlamaya dönük özel bir çıkarı yoktur. Çatışmaların amacı yeni bir gücün ortaya çıkışını engellemek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır’’ diyor Friedman.

Bölgemizdeki etnik ve mezhepsel çatışmalar, terör ve savaş ABD’nin çıkarına, bölgemiz ülkeleri ve yurttaşlarının çıkarına değildir. Bugün ABD, İran ve Suriye’de rejim değişikliği yapmak, yerli işbirlikçileri iktidara getirmek istemekte ve hatta bu ülkeleri etnik ve mezhepsel bağlamda bölmek istemektedir. Halen ABD politik hedeflerine yönelik olarak İran ve Suriye’de yoğun olarak Türkiye’de ise ‘’ Sopa ve havuç ‘’ yaklaşımı içinde inişli ve çıkışlı olarak terörü desteklemektedir.

Buna karşılık AKP yönetiminde Türkiye ne yapmaktadır? ABD ve İsrail için işbirlikçilik ve taşeronluk yapmakta, İran’a endirekt ve az yoğun olarak, Suriye’ye direkt ve çok yoğun olarak terör ihraç etmektedir. Ülkemize karşı icra edilen terör faaliyetlerine ise kapalı türbinden izleyici, zaman zamanda aleyhimize taraftar olarak katılmaktadır.

Irak Başbakanı Nuri El Maliki Türkiye’den rahatsız! Ülkemizi mezhepsel kışkırtıcılıkla, teröristlere destek vermekle ve içişlerine karışmakla suçluyor. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi ‘’ Türkiye Suriye’de sorun yaratmak için Katar’dan milyonlarca dolar aldı ‘’ diyor. Hani merak ediyorsanız belirtmek isterim. Türkiye’ye kaynağı belirsiz döviz girişlerinin nedeni taşeronluk nedeniyle alınan hak edişlerdir. Hatay, Kilis ve İncirlik terör ihracı için adeta serbest bölge olmuş durumdadır.

AKP hükümetinin gayri milli ekonomi politikasını, rekor üzerine rekor kıran ithalatını, bütçe ve cari açıklarını ve bunları yok sayan sanal ihracat başarısını biliyorsunuz. Lütfen bu başarılara altyüklenici olarak komşularımıza yaptığımız terör ihracatını da ilave ediniz.

Ana muhalefet partisi ne mi yapıyor? Ülke sorunlarından bir haber, Kurultayın ve parti içi demokratikleşmenin önünü kesmeye çalışıyor. İstanbul mahallelerinde geçtiğimiz günlerde delege seçimi adına yapılan kepazelikleri de bilahare anlatacağız.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...