“Rusya’dan Sevgilerle” başlıklı yazımla başladığım Rusya-Türkiye ilişkileri değerlendirmeme, yoğun gündem değişiklikleri nedeniyle ara vermiştim. Bugün size, kaldığım yerden bu konuda yazmaya devam edeceğim.

Öncelikle; yadsınamaz bir gerçeğin altını çizerek konuya başlayalım. Eğer 1917’de Ekim Devrimi olmasaydı ve Sovyetler Birliği kurularak karşımızdaki emperyalist şer cephesi bölünmeseydi; kuzeyimizi ve doğumuzu emniyete alamaz, Sovyetler Birliği’nin kurucu unsuru olan Ruslardan yardım sağlayamaz ve Kurtuluş Savaşı’nı yapamazdık.

Bunun sonucu olarak da, bugün üzerinde yaşadığımız coğrafyanın siyasi görünümü bambaşka olurdu. “Nasıl olur?”un yanıtını ise; Sevr’de ve onun öngördüğü siyasi haritada bulursunuz.

Yaklaşık olarak 100 yıl önce Ruslarla yaptığımız işbirliği neticesinde; Kurtuluş Savaşı’nı başarı ile yaptık, emperyalizme tarihin ilk yenilgisini tattırdık ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.

Ne İşleri Var Suriye’de?

Halbuki Ruslar; Çarlık Rusya’sı ile “Sıcak Denizlere İnme” siyaseti, bu siyasetin tetiklediği bitmek tükenmez savaşlar ve Osmanlı tebaası Ermeniler ile Ortodoksları kışkırtması nedeniyle, Osmanlı’nın yıkılışında önemli roller oynamışlardı. Mustafa Kemal Atatürk; bu gerçeği bilmesine ve sosyalist olmamasına rağmen, Ruslarla işbirliği yaptı. Çünkü; akıl ve çıkarlarımız bunu gerektiriyordu. Tabii ki, Rusların da çıkarları bu yöndeydi! “Kara kaşımız, kara gözümüz” için bize yardım etmediler ve desteklemediler.

Yaklaşık 100 yıl önce şartlar, tehdit ve çıkarlar Türklerle Rusları emperyalizme karşı nasıl bir araya getirdiyse, şimdi de durum aynı. Bugün de emperyalizm; tek kutuplu dünya düzenini sonsuza kadar sürdürmek, enerji ve değerli hammadde kaynaklarını kontrol etmek, dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi ağırlık merkezinin doğuya ve özellikle Asya-Pasifik bölgesine doğru kayışını durdurmak, Türkiye’nin de dahil olduğu Ortadoğu’nun siyasi haritasını yeniden çizmek, hegemonyaya direnenleri ezmek, Rusya ve Çin’i kuşatarak, çevresini istikrarsızlaştırarak, silahlanma yarışına sokarak, ve sıcak savaşların içine alarak, aynen Sovyetler Birliği’ne yapıldığı gibi, iflas ettirmek ve parçalamak istemektedir.

Özetle söylemek gerekirse emperyalizm; Türkiye, İran, Rusya ve Çin’e tecavüz etmek istiyor. Sizce hangisi ile işbirliği yapmak ülkemizin çıkarları açısından daha akıllıca ve hayırlıca: Size tecavüz etmeye kalkışanla mı? Yoksa tecavüz planında aynı kaderi paylaştıklarınızla mı?

“Hayır, bu söylediklerinizi kabul etmiyorum. Rusların emperyalist amaçları var, ne işleri var Suriye’de?” diyenleri duyar gibi oluyorum. Ama bunlar, emperyalizm tarafından uydurulmuş şehir efsaneleri.

Müdahale Etmezse Suriye Çözülür!

Her şeyden önce Rusya, küresel bir güç değil. Sadece Avrasya’da güçlü bir bölgesel güç. Potansiyeli olmasına rağmen, halihazır verileriyle görünebilir bir gelecekte küresel bir güç olma durumu yok. Yakın gelecekte ABD’nin karşısına dikilebilecek tek küresel güç, Çin’dir.

Rusya; Suriye’de 1950’li yıllardan beri, Suriye’deki askeri üslerde ise 1970’li yıllardan beri var. Yeni değil ki! Akdeniz’de 1965-1992 arasında Sovyet Akdeniz Filosu (5. Eskadra) vardı, şimdi yok. Ancak belli zamanlarda Karadeniz’den bir filotilla gönderebiliyorlar.

2012’de Suriye’ye gidip durumu gördüğümde; “Eğer Rusya buraya müdahale etmez ise, zaman içinde Suriye çözülür” demiştim. 30 Eylül’de müdahale etmeselerdi, Suriye çözülüyordu. Ruslar; Suriye’de emperyalist çıkarlar için değil, kendi öz savunmaları için oradalar. Suriye’nin çözülmesi, Rusya’ya yönelik kuşatmanın derinleşmesi demektir!

ABD dünyanın her yerinde, ses yok. Ama Rusya; Suriye Merkezi Yönetimi’nin davetlisi olarak bu ülkeye gidince, kıyamet kopuyor. Acaba kim gerçekten yayılmacı ve hegemonyacı?

Amaç Bölgeyi İstikrarsızlaştırmak

Sovyetler Birliği tasfiye edilirken, Moskova ile anlaşma yapıldı; “NATO doğuya doğru genişlemeyecek ve Rusya sınırlarına büyük askeri güç konuşlandırılmayacak” diye. Ama bu anlaşma ihlal edildi ve edilmeye devam ediliyor. ABD ve NATO, Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerine büyük güçler yığıyor. Karadeniz’de daha fazla faaliyet gösteriyor. ABD, bunun için bütçeden ilave fonlar tahsis ediyor. NATO Balistik Füze Savunma Sistemi, Rusya’nın mukabele edebilme imkanını elinden alabilmek için gerçekleştirilmektedir.

Gürcistan ve Ukrayna’ya yönelik provokasyonlar, Kafkasya’da radikal İslami akımlara destek, ham petrol fiyatlarının düşürülmesi ve yaptırımlar; Rusya’yı istikrarsızlaştırmak, kuşatmayı sıkılaştırmak ve ekonomik iflasa götürmek amacı ile yapılmaktadır. Rusya’da istikrarın bozulmasının ülkemize bir kuruşluk faydası yoktur, aksine yaşamsal tesirleri olacak zararı çoktur.

CIA’e yakınlığı ve danışmanlığı nedeniyle, “Gölge CIA” olarak tanınan düşünce kuruluşu Stratfor’un sahibi, stratejist George Friedman; “ABD, başka bir gücün yükselebileceği alanlarda istikrarı önlemek istemiştir. Hedefi istikrar sağlamak değil, istikrarsızlaştırmaktır. ABD’nin, Avrasya’da barışı sağlamaya dönük özel bir çıkarı yoktur. Çatışmaların amacı; yeni bir gücün ortaya çıkışını engellemek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır” diyor. Adam daha ne yapsın! Her şeyi söylemiş.

Rusya Batı İçin Tehdit Mi?

Finans-Kapital emperyalist sistemin güçlü isimlerinden ABD’li milyarder George Soros; Rus lider Putin’in “AB için IŞİD’den daha büyük tehdit oluşturduğunu” söylüyor. Görevine yeni başlayan ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph F. Dunford; “Rusya, Batı için yaşamsal tehdittir” diyor. Bunlar, sıradan söylenmiş sözler değil. Rusya; gerçekte Avrupa ve Batı için tehdit değil. Askeri alanda ise, tehdit olabilme imkan ve kabiliyeti de yok. Sorun; Rusya’nın birliğini koruyor ve bölgesinde hegemonyaya direniyor olması ve Kapital-Finans emperyalist sistemin öngördüğü küresel ve bölgesel planların önünde engel olmasıdır.

2012’de Putin’in tekrar başkan seçilmesini Batı istemedi ve seçtirmemek için manipülasyonlar dahil, her türlü yolu denedi. Batı; hep bir ağızdan Putin’in “demokrat olmadığını ve otoriter olduğunu” söylüyor. Ne diyorsunuz, Batı’nın derdi Ruslar için demokrasi arayışı mı? Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’ye nasıl demokrasi getirildiğini gördünüz! Sorun; Putin’in Rusya’yı bir arada tutuyor olmasıdır.

Zekadan Yana Engeliniz mi Var?

ABD, Türkiye ve Rusya’ya tecavüz etmek istiyor. “ABD Suriye’de PYD’yi destekliyor ve PKK’dan ayrı tutmuyor” diye kızıyorlar. Esasında ABD, ne yaptığını biliyor. Ne yaptığını bilmeyen, bizim ülkemizi yönetenler. Bölgede Büyük Kürdistan inşa ediliyor. Eğer ABD’nin bölgede ne yaptığını anlamıyorsanız, size yuh olsun! Ya zekadan yana engeliniz var, ya da işbirlikçisiniz demektir bu. Adamlar daha ne yapsın; “Sana tecavüz edeceğim mi?” desin.

Türkiye-Rusya ilişkilerinin bozulması; tecavüzcünün işine yarar, tecavüz tehdidi altında olan bu ülkelerin işine asla yaramaz. Türkiye-Rusya ilişkilerinin bir an önce onarılmasında, her iki ülkenin ve bölgenin yaşamsal çıkarları vardır.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...