Esasında bugün İran’a ve orada yapılmak istenenlere odaklanacaktık. Fakat gündemimiz çok hızlı değişiyor. Müsaadenizle İran konusunu biraz ötelemek ve önceliği nedeniyle bu yazımda size, geçtiğimiz pazartesi günü Milli Güvenli Kurulunun (MGK) Suriye ile ilgili yaptığı açıklamadan ve anlamından bahsetmek istiyorum.

MGK açıklaması aynen şöyle: ‘’ Suriye’de devam eden şiddet, yıldırma ve toplu kıyım eylemlerine uluslararası toplumun seyirci kalmaması gerektiği vurgulanmış ve bu çerçevede Suriye halkının korunması ve insani yardım ulaştırmasının altını çizmiştir. BM genel kurulunun 16 Şubat 2012 tarihinde ezici bir çoğunlukla kabul ettiği karardan duyulan memnuniyet dile getirilmiş ve 24 Şubat tarihinde Tunus’ta gerçekleşen Suriye’nin dostları grubu toplantısının sonuçları değerlendirilmiştir.’’

Bu ifade ile Türkiye çok net olarak, Suriye’de rejim değişikliğini hedef alacak askeri müdahalede aktif rol alacağını dünya kamuoyuna açıklamaktadır. Suriye’de toplu kıyım olduğu, seyirci kalınmaması gerektiği ve insani yardım gibi sözler bu işin pazarlamasıdır. Bu açıklama, aynı zamanda ülkemizin, bölgemizin ve komşumuzun aleyhine olarak emperyalizmin çıkarına hizmet edeceğimizin açık göstergesidir.

Hakkını da yemeyelim, Dışişleri Bakanı hariç Başbakan ve AKP’nin önde gelen yöneticileri bu savaşa katılmamak için direndiler. Ama nafileydi! Çünkü emperyalizmin şantajı ve baskısı çok büyüktü. Anımsattılar emperyalizme direnen Ecevit’in başına gelenleri. Hatırlattılar, kırılgan ekonomiyi, rekor üstüne rekor kıran cari açığı, Kuzey Irak’taki yandaş yatırımların başına gelebilecekleri, PKK vasıtası ile azdırılabilecek terörü, uydurma delilleri, sözde Ergenekon, Balyoz gibi operasyonları, olabilecek cadı avını ve İsviçre’deki hesap numaralarını. Aklınızın ve havsalanızın alamayacağı daha gün ışığı görmemiş ve medya çevrelerinde dillendirilmemiş ikna edici başka kozları da vardı. Tabi ki uslu çocuk olup söyleneni yaparsan işbirlikçi kral ve emirlerden gelecek havuçlar da…

Sorun yine askerdi. Nasıl eğitim ve öğretim almışsa bunlar hala direniyorlardı. Ama bu MGK açıklaması gösterdi ki, askerlerin en büyüklerini ve yıldızı çok olanlarını ikna etmişlerdi. Ya da şimdilik öyle gözüküyordu. Nasıl ikna olmasınlar ki Silivri ve Hasdal kendilerine anımsatılınca. Hala direnen olursa sabaha karşı yine baskın ve aramalar, bulunur çuval dolusu dokümanlar ve dijital dosyalar.

Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri sadece çok yıldızlılardan oluşmuyor, bu nedenle savaşçı unsurlar nasıl motive edilir ve haçlılar ile işbirlikçi Arapların yanında mazluma nasıl kılıç çektirilir bende bilmiyorum.

MGK’nın açıklamasındaki ‘’ BM Genel Kurulunun 16 Şubat 2012 tarihinde ezici bir çoğunlukla kabul ettiği karardan duyulan memnuniyet…’’ ifadesi Suriye’ye yapılacak askeri müdahalenin hukuku dayanağı için açıklamanın içine monte edilmiştir

ABD Suriye’de rejim değişikliğine yönelik yapmak istediği askeri müdahale için BM Güvenlik Konseyinden Rusya ve Çin vetoları yüzünden yetki alamayacağını en son 4 Şubat’ta da gördükten sonra taktik değiştirmiştir. Bu maksatla 16 Şubat’ta Suriye kararını BM Genel Kuruluna getirtmiş ve 137 evet, 12 hayır ve 17 çekimser oy ile geçirtmiştir. Amaç çok açıktır. Vetolar nedeniyle karar aldıramadığı BM Güvenlik Konseyini kısa devre yaparak yetkiyi BM Genel Kurulundan aldığını iddia etmek.

ABD 3 Kasım 1950 tarihli ‘’ Barış için birlik ‘’ olarak bilinen ve Kuzey Kore’ye saldırısının hukuki dayanağı olarak kullandığı 377 sayılı BM kararını Suriye’ye karşı da meşruiyet kaynağı olarak kullanmayı planlamaktadır. O zaman da bugünkü Rusya’nın selefi durumunda olan SSCB’nin boykotu yüzünden BM Güvenlik Konseyinde karar alınamıyordu.

Fakat ABD bu seçeneği ilk defa kendi değil Suriyeli isyancılara söyletmiştir. Suriye Ulusal Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Halil Hoca, ‘’ Suriye’ye karşı dış müdahale için koşulların olgunlaştığını ‘’ söylemiş ve ‘’ müdahale için 377 sayılı BM kararının kullanılmasını ‘’ istemiştir. Arkasından bizimkiler MGK’da 377 sayılı BM Kararına ustaca atıf yapan ifadeyi açıklamanın içine koymuşlardır.

Siz söyleyene değil söyletene bakın. Sanırım bu ifadenin MGK açıklaması içinde yer almasında Dışişleri Bakanımızın özel bir gayreti vardır.

AKP içindeki vatansever Milletvekillerine ve yöneticilerine seslenmek istiyorum. ‘’ Suriye’ye evet ama İran’a asla ‘’ diye düşünüyorsanız, biliniz ki, bu kumar masasıdır oturursanız kalkamazsınız.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...