Sevgili okurlar son yazılarımda özellikle Suriye ve İran’a fazlaca odaklandığım doğrudur. Çünkü bu işlere kafa yoran birçok insan gibi bende hemen yanı başımızda savaşın yaklaşmakta olduğunu çok açık olarak görmekteyim. ‘’Böyle bir savaşın haklı bir gerekçesi var mı?’’ diye sorarsanız cevabım kesinlikle hayır olacaktır. Sadece emperyalizmin çıkarları savaşı gerektirmektedir. Bu savaşın hiçbir haklı, ahlaki ve etik gerekçesi yoktur. Dayandığı mantık ‘’ madem ben güçlüyüm istediğimi yaparım ‘’ yaklaşımıdır. Şöyle diyor Britanyalı ünlü filozof Bertrand Russell ‘’ Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir. ‘’

İşin daha vahimi yaklaşmakta olan ve ülkemizin çıkarına olmayan muhtemel bu savaşta Türkiye işbirlikçi, Batı’nın Ortadoğu’da Truva atı, emperyalizmin maşası olarak kullanılmakta ve yine emperyalizmin çıkarları için ortak tarihi, kültürel ve inanç bağlarımızın bulunduğu insanlarla savaşmamız istenmektedir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘’ Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Ulusun yaşamı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş cinayettir.’’ diyor. O zaman ben size söylemek isterim; emperyalizmin arkadan ittirmesi, şantajı, baskısı, bu baskıya direnen ve direnebilecek odaklara yapılan ve yapılacak operasyonlarla Türkiye’deki iktidar sahipleri taammüden ( kasten, isteyerek, bilerek ve planlayarak ) cinayete hazırlanmaktadırlar.

Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul Sartre ‘’ Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür ‘’ diyor. Gerçekten çok doğru söylenmiş bir söz. Bırakınız az gelişmiş ülkeleri bu gerçek ABD’de bile böyledir. ABD’nin teröre karşı sürdürülen savaş bahanesi ile aslında o ülkelerin kaynaklarına el koymak için savaşmaya gönderdiği kendi askerlerinin çoğunluğu da, fakir, olanakları yetersiz, üniversite okuyabilmek için ihtiyaç duyduğu bursu savaşarak almaya çalışan ve vatandaşlık bekleyen gençlerden oluşmaktadır. Hatta birçoğu savaşmaya gönderildiği bölgelerin çocuklarıdır. Ne yazık ki AKP hükümetinin bedelli yasası ile ‘’ savaşmaya yalnız yoksulların gittiği gerçeği ‘’ bizim ülkemiz içinde tescil edilmiştir.

Savaşa güle oynaya, davul zurna, bando mızıka gidilir ama dönüş çoğu zaman hüzünlü, bazen acıklı, bazen de çok yürek dağlayıcı olur. II. Dünya Savaşı ( 1939-1945) süresince 10 milyon insan evlerinden ve yurtlarından alınarak çalışma kamplarında köle gibi çalıştırılmış, 55 ülkeden yaklaşık 25 milyon asker, 41 milyon sivil yaşamını kaybetmiş, 6 milyon Musevi katledilmiştir. Sakat kalanlar, ruhsal travmaya uğrayanlar, evini ve barkını kaybedenler ile ekonomik kayıplar bunun dışındadır. Türkiye’nin tüm çevresi tam bir ateş çemberi iken ülkemizin bu konudaki deneyimi sadece yokluklar, ekonomik sıkıntı ve karnedir. O dönemi acımasızca ve onursuzca eleştirenlerin dayanağı budur. Siz o dönemde ülkemizi yönetiyor olsaydınız, hangi hareket tarzını seçerdiniz?

Teknoloji ile birlikte silahların yıkıcılığı ve öldürücülüğü çok arttı. 18.yüzyıldan 20.yüzyılın başlarına kadar savaşlarda toplam ölümlerin ancak yarısı sivillerden oluşmaktaydı. II. Dünya Savaşında bu oran üçte ikiye çıktı. Günümüzdeki savaşlarda ise özellikle 1990’ların başından itibaren sivil ölümler toplam kaybın yüzde 90’nına çıkmıştır.

Gelin isterseniz halen devam eden Afganistan ve Irak Savaşlarının rakamlarına bir göz atalım. ABD ve koalisyon güçleri tarafından Mart 2003’de Irak’ın istila edilmesi ve arkasından geçtiğimiz yılın sonunda tamamlanan işgal süresince yaklaşık 1,5 milyon Iraklı yaşamını kaybetmiştir. Sakat kalanlar, kayıplar, faili meçhuller, perişan olanlar bu sayının dışındadır.

İstilacı ve işgalci güçlerin Irak’ta ki toplam asker kaybı 4802’dir. Bu sayının 4484’ü Amerikalı, 179’u İngiliz, 139’u ise diğer 21 ülkedendir. Ekim 2001’den beri sürdürülen Afganistan Savaşında ki koalisyon güçlerinin asker kayıpları da toplam 2849 olup, bunun 1872’si Amerikalı, 395’i İngiliz, 560’ı ise diğer 26 ülkedendir.

Sadece ABD’nin Irak’taki savaş ve işgal için harcadığı para 800 milyar dolar, Afganistan’da 490 milyar dolar toplam ise 1.290 trilyon dolardır. Bu rakamlar bugüne kadar harcananlar olup maliyetler her geçen gün artmaktadır. Bu paralarla neler yapılmaz değil mi?

Savaş; yıkım, yokluk, fakirlik, ölüm, kan, kin ve gözyaşından başka bir şey getirmez. Savaşın haklı ve ahlaki olabilmesi için yaşamsal ve yurt savunmasına yönelik olması gerekmektedir.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...