Satılık Gelecek.

Kıbrıs konusundaki gelişmelere hiç şaşırmıyorum. Ne bekliyordunuz ki? Bugüne kadar ne yaptıysalar ve tüm milli konularda hangi tutumu takındıysalar, yine aynı şeyleri yapıyorlar.

Bunlar değil miydi, zamanın Yunanistan’ın Başbakanı Yorgo Papandreou’ya Erzurum’da 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları kapsamında yapılan açılış töreni nedeni ile konuşma yaptıran ve “Erzurum seninle gurur duyuyor” sloganları attıranlar.

Papandreou yine Erzurum’da yapılan Üçüncü Büyükelçiler Konferansı’nda Türkiye’yi İşgalci olmakla suçlamış ve “Kıbrıs’ta işgal sürdükçe Avrupa Birliğine giremezsiniz” demişti. Yorgo’nun bu terbiyesizliğine sessiz ve mahcup kaldılar.

Daha o gün söyledik; “Yorgo’yu dost, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı düşman gören zihniyetle Kıbrıs sorunu, güvenliğimiz ve çıkarlarımız korunarak asla çözülemez”

AKP; esasında Annan Planı ile 2004’de, KKTC’ni sattı. Rum Tarafı; daha düşük bir maliyetle, doğrusunu söylemek gerekirse kuzeyi ölmüş eşek fiyatına almak istediğinden, o zaman referandumu reddetti ve almadı. Şimdi ise; zamanı geldi, Rumlar alıyor, ülkemizi gayri anayasal ve gayri hukuki olarak yöneten irade ise kendini kurtarabilmek için satıyor.

Geçtiğimiz 24 Aralık, tarihe Kanlı Noel olarak geçen barbarlığın 53. yıldönümüydü. Türkleri yok etmeye ve soykırıma tabi tutmaya yönelik saldırılar 21 Aralık 1963’te başlamış ve 24 Aralık’ta vahşet, doruk noktasına ulaşmıştı. Saldırılar sırasında; Dr. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunu da evde delik deşik etmişler ve banyo küvetinde katletmişlerdi.

Kıbrıs’ta yaşayan Türkleri soykırım yaparak ve göçe zorlayarak, yok etmek istediler. Bu kötü niyetin inkâr edilemez belgeleri var. Soykırım planının adı; “AKRİTAS”. Bu planın bir de harekât emri var. Ayrıntıları içeren, hangi Türk köyünün hangi birlik tarafından imha edileceği ve hangi toplu mezarlara gömüleceği gibi! Onun da adı; “İFESTOS”.

Farklı etnik yapılardan gelen, farklı kültürlere sahip, aynı dili konuşmayan, aynı dine inanmayan ve geçmişe yönelik kötü deneyimleri olan iki farklı toplumu niçin birleştirmeye çalışıyorsunuz? Bunu istemek ve desteklemek iyi niyetli bir yaklaşımın ifadesi olabilir mi? Size tecavüze yeltenen ve öldürmeye çalışmış birisi ile aynı evde yaşamanız önerilse ve istense, buna rıza gösterir misiniz?

Hiç aklınıza gelmiyor mu? Emperyalizm her yeri bölüp parçalamaya çalışırken, niye Kıbrıs’ta birleşme istiyor? Yugoslavya’yı yediye böldü, Libya’yı parçaladı, şimdilik en az üç parça gibi. Irak bölündü, Sudan aynı şekilde ve Suriye ameliyat masasında. Yüzyılın sonunda 2 bin devlete ulaşmayı planlıyorlar ve açıkça söylüyorlar.

Yugoslavya’da; aynı etnik kökenden gelen, aynı dili konuşan ve aynı dine inananları bile birbirinden ayırdılar. Ama her şeyi farklı olan Rumlarla Türkleri birleştirmeye çalışıyorlar. Burada iyi niyet olduğuna inanmak için, ya saf olmak lazım ya da satılmış ve hain! Gerçekten, 1974’de yapılan ‘Barış Harekatı’ndan sonra, adaya barış gelmiştir. Sorun budur! Şimdi bu barışı yok etmeye çalışıyorlar bilesiniz!

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...