Kara gözlüm efkarlanma gül gayri! / İbibikler öter ötmez ordayım. / Mektubunda diyorsun ki: “Gel gayri!” / Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.

Bu dizeler ünlü şairimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’ın “Kışlada Bahar” şiirinin ilk dörtlüğüydü. Şairimizin en bilinen, benim için ise en güzel şiiriydi. Askerliğini yapan bir gencin köydeki sevgilisine özlem duygularını anlatır. Gültekin Çeki tarafından rast makamında bestelenmiş ve zihinlerimize kazınmıştır.

Şairimizi geçen Pazar kaybettik. Pazartesi Selimiye Camii’nde yapılan tören sonrası defnedilmek üzere memleketi olan Karaman’a uğurladık. Kendisine Allah’ta rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı dilerim.

Gurbetten gelmişim yorgunun hancı! / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş… / Aman karanlığı görmesin gözüm, / Beyaz perdeleri ger yavaş yavaş…

Hancı, şairimizin bir diğer ünlü eseridir. Bu şiir Selahattin İnal tarafından bestelendi ve Ajda Pekkan tarafından seslendirildi.

Bugün hevasında değilim!

Bekir Sıtkı Erdoğan 1926 yılında Karaman’da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi’ni takiben 1948’de Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. Kıta subaylığı yaptı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi, sınıf değiştirdi ve Deniz Kuvvetleri’ne geçti. Heybeliada’da bulunan Deniz Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmenliğine emekli olana kadar devam etti.

Ben kendisiyle 1970’li yılların başında henüz 14 yaşında Deniz Lisesi öğrencisi iken tanıştım. Evet şanslıydım. Bekir Sıtkı Erdoğan hem edebiyat hem de kompozisyon hocam olmuştu.

Aşık Veysel’i, Karacaoğlan’ı, Pir Sultan Abdal’ı, Köroğlu’nu, Yunus Emre’yi, Fuzuli’yi, Beş Hececileri, Abdal’ın anlamını, Divan edebiyatını, bir şiirin hissedilerek nasıl okunacağını onun yumuşak sesinden ve şefkatli bakışlarından öğrendim.

Denizciler oldum olası şanslıydılar. Yahya Kemal Beyatlı da bu yuvada edebiyat öğretmenliği yapmış, Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek bu yuvanın rahleyi tedrisatından geçmişti.

Bir gün önce öğrendik hocamızın Cumhuriyetimizin 50. Yılı için yazdığı şiirin yarışmayı kazandığını. Ertesi gün derse gelince elimi kaldırarak söz istedim, kendisini sınıf olarak kutladığımızı ve kendi sesinden dinlemeyi arzu ettiğimizi söyledim. “Türker, bugün hevasında değilim müsaade ederseniz başka bir gün okuyayım” dedi. Gerçekten aynı hafta içinde başka bir gün tüm sınıfa imzalı olarak şiirini dağıttı büyük bir duygu yoğunluğu içinde Müjdeler var yurdumun toprağına taşına-Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına diyerek başlayan şiirini okudu.

Masa başında yazılamazdı!

“Ellinci Yıl Marşı yarışmasında Arif Nihat Asya ile yarışacaktık. Ama Bekir Sıtkı’nı şiirini duyunca o çekildi. Niye çekiliyorsun üstat dediler. Bekir Sıtkı’nın bu şiiri varken başkasına gerek yok dedi. Öyle yürekli adamdı” diye anlatıyor hocamız.

Şahlan artık ey deniz şanlı dostlar geliyor / Ummanlara hükmeden Barbaros’lar geliyor / Baş koymuşuz uğruna biz bu coşkun suların / Ruhumuza dalgasız ölçüler dar geliyor. Biz denizci gençleriz / Göğsümüz şeref dolu /Atatürk’ün izleyen yol  / Deniz Harp Okulu.

Yukardaki dizeler 1773’de kurulan ve modern anlamda Türkiye’nin en eski yükseköğretim kurumu olan Deniz Harp Okulu’nun marşı. Bu eser de Bekir Sıtkı Erdoğan’a aittir.

Hocamız karadan denize geçmişti. Türk Denizciliğinin kalesi olan Deniz Harp Okulu’nun marşı genzine tuzlu su kaçmadan, fırtına yemeden, hırçın denizlerle boğuşmadan ve gemilerin havasını solumadan masa başında yazılamazdı. O da öyle yapmış! Zamanında öğrencileri ile birlikte staja çıkmış, denize açılmış ve sonsuza kadar gururlanarak söyleyeceğimiz bu eseri Akdeniz’in sularında yaratmıştır.

Bekir Sıtkı Erdoğan halk şiiri geleneğini günün koşullarıyla bağdaştırarak hece ölçüsüyle bazen de aruz vezniyle yazardı. Hocamız dindardı ve dürüsttü, hoşgörülüydü, şefkatliydi, Atatürkçüydü, Aydınlanmacıydı, yurtseverdi. Ruhu şad olsun.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...