Mart 2011’de Suriye’de başlatılan dış destekli savaşta bugün itibarıyla 4,5 yılı geçmiş bulunuyoruz. Suriye, Büyük Ortadoğu Projesi’nin halledilmesi gerekli önemli başlıklarından biriydi. Proje gereğince Esad düşürülecek, BAAS Partisi tasfiye edilecek, rejim değişikliği yapılacak ve ülke etnik, dinsel ve mezhepsel olarak atomize edilecekti.

Suriye’de işin Libya’daki gibi kolay bitirileceği sanıldı. Bu yüzden bizimkiler Suriye politikasında ani bir rota değişikliği ile “kraldan çok kralcı” oldular. Ama Rusya Libya’da yaptığı hatayı tekrarlamadı çünkü bu gidişin nereye geleceğini görmeye başlamıştı.

Başından itibaren Rusya, İran ve Çin Suriye yönetimine destek verdi. Sahada en aktif olanı İran’dı. Beşar Esad liderliğinde Suriye iyi dayanıyor ve mücadele ediyordu. Ama nereye kadar! Öldürdükçe dışarıdan yenilerini getiriyorlar. Teröristlerin arkasında sınırsız mali ve lojistik imkanlar mevcut. Ayrıca 911 km ortak sınırı olan Türkiye bu savaşta teröristlere kucak açmış ve her türlü imkanı sunuyordu.

Veto yetmez

ABD Suriye’de sıkı bir dirençle karşılaşmasına rağmen hedeflerinden vazgeçmedi. Suriye’nin halledilmesi işinin planını revize etti ve zamana yaydı. Çünkü Suriye’ye direkt olarak müdahale edebilmek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden alması gereken yetkileri vetolar yüzünden alamıyordu. Ayrıca ABD’nin müdahale için iç kamuoyu desteği de yoktu!

Savaşın birinci yılında bombalar patlarken Suriye’ye gittik, her şeyi yerinde gördük ve Savunma Bakanı ile de görüştük. Tam olarak 3,5 yıl önce köşemizde “Veto Yetmez” başlığı ile yazdığımız yazıda ABD niçin Suriye’ye müdahale etmek istiyor, İsrail ile birlikte çıkarları nedir konusunu anlattıktan sonra yazımızı aşağıdaki gibi bitirdik.

“Görünen o ki, ABD’nin Suriye’de rejim değişikliğine yönelik askeri müdahale hedefinde bir değişiklik yoktur. Suriye’ye karşı kısmen örtülü, kısmen açık savaş tüm hızıyla sürmektedir. Bu savaşta ülkemiz toprakları Suriye’ye yönelik olarak gizliliğe bile ihtiyaç duymadan çok açık olarak kullanılmaktadır.

Suriye’ye Türkiye olmadan, Türkiye’nin aktif desteği sağlanmadan müdahale mümkün gözükmemektedir.

Savaşın engellenmesi için iki yol vardı/vardır. Birincisi bölge ülkeleri olan Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın dayanışmasıdır. Türkiye gizli işgal altında olduğundan ve rejim değişikliği yolunda epey mesafe kat ettiğinden bunun yolu emperyalizmin başarılı öngörüsü ile kesilmiştir. İkinci yol bölgesel güç olan Rusya’dır

Yoksa Suriye çözülürdü!

Evet, Çin ve Rusya, askeri, ekonomik ve siyasi olarak verdikleri desteklerle müdahaleyi engellemeye çalışmaktadır. Hatta bu iki ülke müdahalenin meşruiyetini sağlayacak kararları BM’de veto etmektedir. Fakat bu yetmez. Özellikle Rusya bu konuda savaşı dahi göze alabileceğini ve kararlılığını göstermek zorundadır.

Yoksa ABD kararlıdır. Rusya ve Çin’in muhalefetine rağmen bir oldubitti yaratarak ve işbirlikçilerini devreye sokarak müdahale edecektir. Sadece zamanlama ve yöntemi konusunda şüpheleri vardır.”

Geçtiğimiz günlerde Rusya tankıyla, topuyla, savaş uçağı ve Hazar Denizi’nden oyuna giren harp gemileri ile Suriye harekat alanına girdi ve savaşmaya başladı. Yoksa bu gidişle Beşar Esad düşer Suriye çözülürdü.

ABD Suriye’de sıkı bir dirençle karşılaşmasına rağmen hedeflerinden vazgeçmedi. Suriye’nin halledilmesi işinin planını revize etti ve zamana yaydı. Çünkü Suriye’ye direkt olarak müdahale edebilmek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden alması gereken yetkileri vetolar yüzünden alamıyordu. Ayrıca ABD’nin müdahale için iç kamuoyu desteği de yoktu!

NATO’ya ihtiyaç yok

Eylül 2015 itibarıyla Suriye’deki vekalet savaşında 250 bin insan yaşamını kaybetmiş, 1 milyon insan sakat kalmış, 2011’de 22.5 milyon olan nüfusun yarısı evini barkını terk etmiş, dörtte biri ise 2 milyonu aşkını Türkiye olmak üzere yurt dışına mülteci olarak göç etmiştir. Yine bu süre içinde Suriye’de taş üstünde taş kalmamış, farklı alt kimliklerin (Etnik, dinsel, mezhepsel) bir arada beraber ve barış içinde yaşama şartları kısmen yok olmuştur. Ayrıca Esad yönetimi halen ülkenin ve nüfusun yarısını kontrol edemez durumdadır. İşte Rusya’nın Suriye’de işin içine aktif olarak girmesine bu şartlar neden olmuştur.

Rusya’nın Suriye’de savaşa girmesi bugüne kadarki yanlış ve öngörüsüz politikaları nedeniyle Türkiye’yi zor durumda bırakmıştır. Rus savaş uçaklarının Türk hava sahasını ihlalleri, F-16’larimiza radar kitlenmesi yapması ve Hazar’dan Suriye’nin kuzeyine muhaliflere yönelik füze saldırısının mesajları çok nettir; “Suriye konusunda savaşı göze alıyorum. Artık Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ve güvenlikli bölge tartışmaları kapanmıştır. Suriye’nin çözülmesine müsaade etmeyeceğim. Türkiye NATO’nun kışkırtmasına gelir tek taraflı bir girişim yaparsa iki ateş arasında kalır, bu konuda çok ciddiyim” diyor Rusya!

Rusya’nın Türkiye’ye saldırmak gibi bir niyeti yok ama Suriye’deki çıkarları yaşamsaldır. Artık her şeyi göze alabilir. Rusya’nın niyetlerini bu şekilde okumak lazım! Rusya bizi tehdit ediyor bahanesi ile NATO’yu, dolayısıyla Amerikan askerini güneydoğumuza konuşlandırmamız çok sakıncalıdır. Terörle mücadelemiz bile sekteye uğratır. Türk Silahlı Kuvvetleri NATO’dan destek almadan ülkemizi koruyabilecek durumdadır.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...