Geçtiğimiz pazar Hristiyanların en eski ve en önemli bayramı olan Paskalya kutlandı. Bu bayramda İsa’nın çarmıha gerildikten sonra 3’üncü günde dirilişi kutlanır. Doğu ve Batı kiliseleri arasında farklılık olmakla beraber Paskalya Bayramı yaklaşık olarak mart sonundan nisan sonuna kadar olan dönem içinde ve çoğunlukla pazar günü kutlanır.

Doğu ve Batı kiliseleri ayrımının geçmişi ise Ortaçağ’a kadar uzanır. Ortaçağ boyunca birbirinin yeminli düşmanı olan ve çekişen İstanbul’daki Doğu Roma-Bizans Patrikliği ile Roma’daki Papalık birbirlerini aforoz ederek 1054’de kesin olarak ayrıldılar. Bu tarihten itibaren Ortodokslar doğu, Katolikler ise batı olarak ikiye bölündüler, ayrı örgütler kurdular ve birbirleriyle ilişkilerini kestiler. Katolik Kilisesi’nden çıkan Protestan ve Anglikan gibi kiliseler de Batı kavramı içinde mütalaa edilir.

Bu sene Paskalya Bayramı için Karaköy’de bulunan Türk Ortodoks Kilisesi’ne davetliydim. Böyle bir dini törene ikinci katılışımdı. Birincisi ise 1999’da Roma’da görevli olduğum sırada resmi bir davet üzerine Vatikan’da gerçekleşmişti.

Türkçe ibadet

Türk Ortodoks Kilisesi’nde ilk dikkatimi çeken şey girişteki dev Atatürk posteri ve Türk Bayrağı’ydı. Diğer ilgimi çeken husus ibadetin ve kutsal metinlerin Türkçe yapılıyor ve okunuyor olmasıydı. İnsan Allah’a, Tanrı’ya veya Yaratan’a rüyasını gördüğü dilde dua etmesi ve yakarması çok önemliydi! Anlamadığı yabancı bir dilde kutsal metinleri okumak ve tekrar etmek ilahi mesajı anlamamak ve anlamamakta ısrar etmekti.

Hristiyanlar bu sorunu kısmen çözmüştü. Fransız Fransızca, Alman Almanca, İngiliz İngilizce kutsal kitabını okuyor ve kolaylıkla anlıyordu. Ama biz dahil anadili Arapça olmayan İslam dünyası anlamadığı bir dilde ibadet yanlışına devam ediyordu. Derdini Allah’a anlatabilmek için öncelikle ne söylediğini kendin anlaman gerekir.

Acaba Türkçe ibadet olabilir ve kutsal kitabımız Kur’an da Türkçe okunabilir mi? Şüpheniz bile olmasın! Geçen yıl bir arkadaşımın daveti üzerine gittiğim Üsküdar’da bulunan Karacaahmet Sultan Cem Evi’nde Türkçe Kur’an dinlemiştim. Gerçekten büyüleyiciydi! Sanırım sorun ilahi mesajın doğru anlaşılmasının önünü kesmek.

Türk Ortodoks Kilisesi’nde yapılan Paskalya ayinini izledikten sonra, bahçede bayramlaşma törenine katıldık. Kilisenin ve Türk Ortodoks Cemaati’nin lideri Patrik Eftim IV, gerçek adıyla Paşa Ümit Erenerol herkesin bayramını bizzat kutladı ve kırmızı renkli yumurtalar armağan etti.

Kırmızı yumurtalar

Bu kırmızı yumurta beni yıllar öncesine çocukluğumun bir bölümünün geçtiği İstanbul Fatih semtine götürdü. O yıllarda her nisan ayı süresince yumurta boyar ve tokuştururduk. Tokuşturma sırasında karşı tarafın yumurtasını kıran kazanır ve onun yumurtasını alırdı. Bunun bir Hristiyan geleneği olduğunu bilmezdik. Çevremizde Hristiyan da yoktu! Hala anımsarım, boyamak için yumurtaları soğan kabuğu ile kaynatırdık.

Türk Ortodoks Kilisesi 1921 yılında İstiklal Savaşı’nı destekleyen Pavlos Karahisaritis tarafından kurulmuş. Papa Eftim adını kullanan Karahisaritis 23 Nisan 1923’de Ankara’da Millet Meclisi’nin açılış duasını okuyan din adamları arasında bulunmuş. Karahisaritis daha sonra adını Zeki Erenerol olarak değiştirmiş olup halen Patrik olan Paşa Ümit Erenerol onun üçüncü kuşaktan torunudur.

Karaköy’de Türk Ortodoks Kilisesi’nde barış ve kardeşlik adına, ülkemizin birliği ve dirliği adına iyi şeyler duyduk, iyi sözler, yakarışlar ve dualar işittik. Ama aynı gün İstanbul’dan 1700 km. uzaklıkta bulunan Vatikan-Roma’da yapılan Paskalya ayininde barış ve kardeşlik mesajlarının verildiğini söylemek çok zor. Geçmişi kan, kin, gözyaşı, sömürü, Haçlı seferleri ve kölelik gibi suçlarla kirlenmiş olan Vatikan’ın Papası Franciscus “20.yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere karşı yapıldı” diyerek haddini fazlasıyla aşmış, kin ve nefret tohumlarını yeşertmiştir.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...