Geçen hafta Mısır’ın başkenti Kahire’de toplanan Arap Birliği ( 22 ülke ) ABD’nin baskısı ile Suriye’ye karşı yaptırım kararı aldı. Zirvede yapılan oylamada üyeliği askıya alınan Suriye dışında iki komşusu Lübnan ve Irak yaptırımlara karşı çıkmış ve karar 19 ‘’ Evet ‘’ oyu ile onaylanmıştır.

Arap Birliği 1945’de kurulmuş olup o tarihten bu yana uluslararası arenada en ufak başarısı olmayan, rüştünü ispat edememiş ve ‘’ Dostlar alışverişte görsün ‘’ tarzında bir birlikteliktir. Günümüzde ise tamamen ABD’nin kuklası haline gelmiştir. Ayrıca Arap Birliği bu dünyada demokrasi ve insan hakları ihlalleri suçlaması yapabilecek en son teşkilattır. Birliğe dahil üyelerin hemen hepsi teokratik veya otoriter yönetimlere sahip olup insan hak ve özgürlüklerine saygılı olmayan ülkelerdir. Arap Birliği üyeleri arasında göreceli olarak Suriye olumlu anlamda en iyilerinden biridir. Düşünsenize, çok kısa bir süre önce eski devlet başkanlarına cinsel taciz yaparak linç eden isyancıların iktidarda olduğu Libya yaptırım için ‘’ Evet ‘’ oyu vermiş ve Suriye’yi insan haklarına saygıya davet etmiştir.

Arap Birliği’nin yaptırım kararı sonrasında Dışişleri Bakanımız ‘’ Türkiye’de bu karara uyacak’’ açıklaması yapmıştır. Bence siz söyleyene değil söyletene bakın. Artık AKP liderliğinde ülkemiz komşumuz Suriye’ye karşı sürdürmekte olduğu düşmanca tutumunu ABD’nin ağır baskısı ve sırt sıvazlamaları ile tırmandırmaya karar vermiştir. Bunun sonu savaşa gider şüpheniz olmasın.

Biliyorsunuz Türkiye, Arap Birliği’ne daimi üye olmayıp gözlemci statüsü ile toplantılara katılmaktadır. Bu nedenle toplantılarda oy hakkı bulunmamaktadır. Ülkemizin yanı sıra Brezilya, Hindistan, Venezüella ve Eritre’de gözlemci statüsündedir. Bir uluslararası teşkilatta ( Arap Birliği ) sadece gözlemci olarak bulunmasına rağmen kendisini savaşa kadar götüreceğini bildiği halde onun verdiği karara katılan ilk ülke sanırım Türkiye’dir. Diğer gözlemciler Arap Birliği’nin aldığı bu yaptırım kararına destek vermemişlerdir.

Türkiye’nin geleceğini ve çıkarlarını ateşe atan bu kararda bizim müttefiklerimiz; Suudi Arabistan, Libya, Katar, Bahreyn ve diğer malum ülkelerdir. Nasıl bunların sicilleri? Ne güzel sözdür, ‘’ Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim ’’.

Kadınların; oy kullanamadığı, kara çarşafla örtünmenin şart görüldüğü, dayağın normal karşılandığı ve recmin ( Taşlayarak öldürme ) kutsal olduğu Suudi Arabistan’da ‘’ Kadınlara ehliyet verirsek bir tane bakire kalmaz ‘’ diyen çağ dışı devlet yönetimi, kadın hakları bakımından en iyi durumdaki Arap ülkesi olan Suriye’den demokrasi ve insan haklarına saygılı olmasını istiyor. Buna bence ‘’ Kargalar bile güler ‘’, siz ne dersiniz? AKP’nin bize müttefik veya arkadaş olarak seçtiği işte budur.

Dün kardeş olduğumuz, ortak kültürel değerlere sahip olduğumuzu anımsadığımız, sınırlarımızı ardına kadar açarak kucaklaştığımız, belki de dış ticaret dengesi lehimize olan tek ülke Suriye’ye bugün emperyalizmin çıkarları öyle gerektiği için düşman olduk. Şimdi Suriye’de karışıklık çıksın diye muhaliflere ve teröristlere para, silah, eğitim ve ülkemizde sığınma hakkı veriyoruz. Suriye kuzeyinde, isyanı ülke geneline yayabilmek ve muhalefeti örgütleyebilmek için ‘’ Güvenli bölge ‘’ yaratmanın yollarını aramakta ve planlarını yapmaktayız. Bunun için İngiltere ve Fransa ile anlaşmalar yapıyoruz.

Sevgili okurlar biliyorsunuz, tarih ondan ders almayan, tarihsel derinliği ve bilgisi olmayan toplumlar için daima olumsuz sonuçlarla tekrarlanır. Ulusal Marşımızın yazarı ve ünlü şair Mehmet Akif ‘’ Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? ‘’ diyor. Bakınız; Büyük Savaş ( 1’inci Paylaşım Savaşı 1914-1918 ) öncesi ve sırasında zamanın emperyalizmin ağababası İngiltere Ortadoğu’da bir kısım Arapları, Osmanlı Devleti’ne karşı kullandı. Hemen hemen bu olaydan 100 yıl sonra bu sefer günümüzde emperyalizmin ağababası ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte Türkleri ve bir kısım Arapları diğer Araplara karşı kullanıyor. Kullanılan bölge ve kullananlar aynı, kullanılanlarda bazı değişiklikler var. Kullanma nedeni ise, sadece ‘’ DUYGUSAL ‘’.

Daha önce emperyalizmle işbirliği yaparak Osmanlı’yı, Halife ve Cihat Ordularını arkadan vuran Vahabiler’e ( Suudi Arabistan Kralı ) ve Haşimiler’e ( Ürdün Kralı ) bunu yakıştırırım çünkü eski memurdurlar, ama bunu Türkler‘e yakıştıramam.

Suriye Cumhurbaşkanı, Başbakanımızı ve Dışişleri bakanımızı şöyle suçluyor ‘’ Bana ABD Başkanı Obama’nın söylediklerini tekrar ediyorlar. Bunları bana Şam’da ki ABD Büyükelçisi de söylüyor’’. Ne kadar acı değil mi?

Denizciler iyi bilirler. Sözlü emirlerin ulaştırılması için gemi içinde kullanılan personele ‘’ Pasaparola ‘’ denir.

Biz bunu hak etmiyoruz.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...