Esasında inişli çıkışlı olarak Pakistan-Hindistan gerginliği hep vardı ama son gerginlik; geçtiğimiz hafta salı günü (26 Şubat 2019) Hindistan’ın, Keşmir’in Pakistan tarafında bulunduğunu iddia ettiği terör örgütü hedeflerine hava saldırısı yaptığını açıklaması ile başladı. Ertesi gün, Pakistan hava sahasını ihlal ettiği gerekçesi ile Hindistan’a ait iki savaş uçağını düşürdüğünü ve bir pilotu esir aldığını bildirdi. Arkasından, her iki ülkede sivil uçuşlar büyük oranda durduruldu.

Bu gelişmeler, bir anda hem bölgeyi hem de dünyayı büyük bir endişeye sevk etti. Endişenin büyük olmasının iki nedeni; her iki ülkenin Keşmir nedeniyle üç kere savaşmış olması ve her iki ülkenin de nükleer silahlarının bulunması idi!

Bugüne Kadar Üç Kez Savaştılar

Pakistan ve Hindistan için İngiltere’den bağımsızlığını kazandıkları 1947’den bu yana Keşmir, devamlı kanayan bir yara. Bu bölge, bir anlamda eski sömürge gücü İngiltere’nin giderken kasıtlı olarak yarattığı ve geriye bıraktığı bir problem alanı. Amaç; terk ediyor bile olsa yine de bir şekilde bölgeyi kendisine bağımlı tutmak ve kendi hakemliğine mecbur etmek.

Pakistan ve Hindistan, Keşmir nedeniyle bugüne kadar 1947, 1965 ve 1999’da olmak üzere üç kez savaştı. Bu savaşlar Keşmir sorununu çözmediği gibi, daha da büyüttü. Hatta iki ülke arasındaki bu gerginlik, 1971’de Doğu Pakistan sorunu sırasında da kendini gösterdi, Hindistan, Doğu Pakistan’ın bağımsızlık taleplerini destekledi, Pakistan bölündü ve Bangladeş kuruldu.

Hindistan, En Fazla Müslüman’ın Yaşadığı Üçüncü Ülke

Keşmir, stratejik önemi yanında önemli yer altı kaynaklarına (Yakut, Linyit, Boksit, Alçıtaşı gibi) ve dünyaca ünlü doğal güzelliklere de sahip. Dünyanın en yüksek sıradağlarının yer aldığı Himalayalar ile Karakum, Pir ve Pancal dağlarının uzantıları Keşmir’de birleşir. Keşmir’in yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın, yüzde 20’si ise Çin’in kontrolünde. Ama Keşmir’in nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman. Bu arada; 1,3 milyarlık Hindistan nüfusunun 180 milyonunun Müslüman olduğunu, bu hali ile Hindistan’ın, Endonezya ve Pakistan’dan sonra en fazla Müslüman nüfus barındıran üçüncü ülke olduğunun da altını çizmek isteriz.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948’den itibaren aldığı kararlarla Keşmir‘in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini istiyor. Hindistan, halk oylamasına yüksek Müslüman nüfus nedeniyle sıcak bakmazken, Pakistan, BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasını talep ediyor.

Pakistan, Eski Pakistan Değil!

Hindistan’ın, geçen hafta Keşmir’in Pakistan tarafındaki terör hedeflerine yaptığını söylediği hava saldırısı öncesinde de 14 Şubat’ta, 40 Hindistan askerinin ölümü ile sonuçlanan bir intihar saldırısı yapılmış, sorumluluğu Ceyş-i Muhammed adlı cihatçı bir örgüt üstlenmişti.

Ne yazık ki Pakistan, eski Pakistan değil. Bunu biz değil, bizzat Pakistanlı yazarlar ve aydınlar söylüyor; “Maalesef 1979’da ABD’nin çizgisini takip ettik, mücahitler geldi, destekledik, Afganistan’a savaşa gönderdik, İslam radikalleşti, ülkemiz şiddete ve teröre boğuldu, 40 bin can kaybettik ve hala kaybediyoruz.” Terörle Keşmir sorununu çözebilmek mümkün değil. Hatta, Müslümanlar haklı iken haksız duruma düşüyorlar!

ABD Ne Yapmak İstiyor?

Görülen o ki; Keşmir, Radikal İslami örgütler ve terörizm üzerinden bölgede tırmanma ve kaos yaratılacak. CIA’e yakınlığı ve danışmanlığı nedeniyle, “Gölge CIA” olarak tanınan düşünce kuruluşu Stratfor’un sahibi, stratejist George Friedman; “ABD, başka bir gücün yükselebileceği alanlarda istikrarı önlemek istemiştir. Hedefi istikrar sağlamak değil, istikrarsızlaştırmaktır. ABD’nin, Avrasya’da barışı sağlamaya dönük özel bir çıkarı yoktur. Çatışmaların amacı; yeni bir gücün ortaya çıkışını engellemek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır” diyor.

ABD; tek kutuplu dünya düzenini sonsuza kadar sürdürmek, dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi ağırlık merkezinin doğuya ve özellikle Asya-Pasifik bölgesine doğru kayışını durdurmak, Çin’i kuşatarak, çevresini istikrarsızlaştırarak, silahlanma yarışına sokarak ve sorunların içine çekerek aynen Sovyetler Birliği’ne yaptığı gibi, iflas ettirmek ve parçalamak istemektedir. Özellikle; Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” projesini engellemek istemektedir.

Avrasya’yı Birbirine Bağlama Projesi

Çin‘in “Bir Kuşak, Bir Yol Projesi”; ekonomik olarak kendi liderliğinde, Avrasya‘yı ticari olarak birbirine bağlama projesidir. Bu projeye Hindistan da şüphe ile bakıyor. Bu proje, bir anlamda II. Dünya Savaşı‘ndan sonra ABD‘nin geliştirdiği Marshall Planı‘na benziyor, içeriği farklı olsa da! ABD, bu ekonomik proje sayesinde Atlantik bölgesinin liderliğine ulaştı ve Türkiye dahil, Avrupa’yı kendine bağladı.

“Bir Kuşak, Bir Yol Projesi”; biraz da Çin‘in ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Bu projenin deniz bağlantıları olsa da ana arter karadan, yani iç hatlardan Avrasya‘yı birbirine bağlamaktadır. Çünkü; okyanusların şimdilik tek hâkimi ABD‘dir. Aynı şeyi 100 yıl önce Almanlar da denemiş; Bağdat Demiryolu ile Avrupa‘yı Asya‘ya bağlamaya çalışmışlardı. Çünkü o zaman da denizlerin hâkimi; Almanya‘nın rakibi ve düşmanı olan İngiltere idi! İşte bu yüzden Almanya da iç hatları kullanmak zorunda kalmıştı.

Uygur Türklerine Yardım Etmek İstiyorsak!

Çin’in içindeki ve etrafındaki Radikal İslami hareketler, aynen Sovyetler Birliği’ne karşı kurulan Yeşil Kuşak benzeri operasyonlar olarak destekleniyor. Uygur Özerk Bölgesi ve Myanmar’daki radikal İslami hareketler bu nedenle destekleniyor ve provoke ediliyor. Uygur Türklerine yardım etmek istiyorsak; bunun yanıtı emperyalizmin taşeronluğuna hizmet demek olan bu bölgedeki Radikal İslami örgütlere yardım etmekten geçmiyor. Çin’le karşılıklı dostluğa ve iş birliğine dayanan bir ilişki kurarsanız, tehdit algısını düşürürseniz, soydaşlarımıza faydanız daha çok olur. Kırım Tatarları vatanlarını, Alman emperyalizmine kendilerini kullandırdıkları için kaybettiler.

ABD Başkanı Trump, Pakistan’ın Hindistan savaş uçaklarını düşürdüğünü Vietnam’ın başkenti Hanoi’de, Kuzey Kore lideri ile yaptığı zirve sırasında öğreniyor, hemen itidal tavsiye ediyor ve arabuluculuk öneriyor. Ama ABD yönetiminin en yetkili ağızları; “Hindistan’ın terörizme karşı kendini savunma hakkı olduğunu, Pakistan’ın Keşmir’de terörizme destek verdiğini” söylüyorlar. Yani Hindistan’ı kışkırtıyorlar. Strateji çok net; Çin’le mücadelede Hindistan’ı tamamen yanlarına almak. Çin ise Keşmir gerginliğinde tarafsız olmaya gayret etmesine rağmen, arka planda Pakistan’a destek veriyor.

Mehmet Ali Güller’in Kırmızı Kedi Yayınevi’nden piyasaya yeni çıkan “Amerikan Hegemonyasının Sonu” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...