Birinci Paylaşım Savaşı (1914-1918) öncesinde dünyada bağımsız sayılabilecek 20 devlet vardı. Halen 21.Yüzyılın ilk çeyreğini yaşarken yaklaşık 200 devlet var. Emperyalizmin yeni güç merkezi Kapital-Finans bu yüzyılın sonuna doğru 2 bin devlete ulaşmayı planlıyor. Halen Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin yaşadığı sıkıntıların bir bölümü bu planın yansımalarıdır.

Emperyalizm, hegemonyaya direnecek güç istemiyor. Ulus devletler, hele bizim gibi iricileri en büyük düşman. Bu devletlerin etnik, dinsel ve mezhepsel fay hatları üzerinden kaşınması, bölünüp ve parçalanması planlanmış. Bugün için emperyalizmin başat enstrümanı konumunda bulunan Batı bile sonunda bu plandan nasibini alacak.

Emperyalizm bir yandan ulus devletleri bölüp parçalarken diğer yandan küresel tek düzeni sağlayabilmek, kolayca yönetebilmek ve sömürebilmek için bu küçük parçaları gevşek yapıda federasyonlar şeklinde birbirine bağlamak istiyor.

Düzenbazlık

İslam dünyasında planlanan şu; Sünni-Şii ekseninde devamlı düşmanlık ve çatışma ortamı yaratmak ve Sünni dünyanın bir bölümünü her an dağıtılabilir gevşek yapıda bir hilafet altında toplamak. Bunun için düşünülen ülke tarihsel geçmişi nedeniyle Türkiye. Emperyalizmin hilafet makamına bugün için düşündüğü isim Fethullah Gülen. Yarın şartlar ne gösterir bilinmez.

Murat Bardakçı’nın “Hilafet esasında kaldırılmadı geçici olarak donduruldu” şeklinde yazıları ve konuşmaları, Aytunç Altındal’ın “Atatürk’ün ölümünden 50 yıl sonra açıklanmasını istediği ama Kenan Evren’in 25 yıl daha ötelediği gizli bir vasiyetinin olduğu içinde Hilafet ile ilgili konuların bulunduğu” safsatası, Emeleddin İhsanoğlu’nun Atatürk’ün Hilafeti övdüğü ve istediği algısını yaratabilmek için kitabında “Nutuk” üzerinden yaptığı düzenbazlık aynı planın parçalarıdır.

Sinan Meydan’ın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yaptığı bu düzenbazlığı Halk TV’de canlı yayında ortaya çıkarırken ekranın karartılması da aynı planın parçasıdır.

Deliğe süpürün

Evet, Taksim Gezi olayları ile başlayan halk hareketlerini kullanarak, çığırından çıkararak ve manipüle ederek Gülen’in dönüşünü sağlayabilecek ortamı yaratmak istediler ama olmadı. İran İslam Devrimi öncesinde Şah’a karşı ayaklanan ve Tahran sokaklarına hakim olan halk hareketi de Humeyni dönsün ve başa geçsin isteğinde değildi. Ama şartlar onu yol açtı!

ABD’nin AKP zihniyeti ile sorunu yoktu. Ama Erdoğan ile devam etmek istemiyordu. Erdoğan’ı cerrahi bir operasyonla devirmek için ikici girişim F Tipi Örgüt unsurlarınca 17 Aralık 2013’de başlatıldı. “Yolsuzluk ve Rüşvet” operasyonun adıydı. Ama hırsızlık ve yolsuzluk yeni şeyler değildi ki! Zaten beraberce yaptılar. O güne kadar neredeydiler? Esas neden patronları ABD’nin “Erdoğan’ı deliğe süpürün” emriydi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan deliğe süpürülmek istendiğini biliyor. Haziran Genel Seçimleri onu için hayat memat meselesi. Bu nedenle anayasa, yasalar ve tarafsızlık umurunda bile değil. Yeni halk hareketinin engellemek için her şeyi yapacak. “İç güvenlik paketi” ne ihtiyacı çok var.

Bir taşla iki kuş

Erdoğan’ın ABD’ye direniyor olması onun antiemperyalist çizgiye geldiğini gösterir mi? Tabi ki, hayır. Erdoğan’ın ABD’ye direniyor olması onun hala ABD tarafından kullanılmasına engel mi? Kesinlikle hayır.

Saddam da emperyalizmin uşağı idi, çok kullanıldı, ABD onu deliğe süpürmek isteyince direndi, direnirken bile “çıkmamış canda umut vardır” yaklaşımı içinde ABD’ye taviz vermeye devam etti ama nihai sonunu engelleyemedi. Evet, Erdoğan’da direniyor, kurtulmak için de ülkemizin çıkarlarından taviz vermeye devam ediyor.

ABD Erdoğan’ı devirmekten vazgeçmedi! Öyle ya da böyle! Seçenekleri arasında seçim, halk hareketi, askeri darbe ve suikast bile var. Son seçenek olursa suçu ulusalcıların üzerine yıkar, bir taşla iki kuş vururlar!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...