Mastürbasyon; Latince bir kelime olup, kişinin (kadın ve erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması ve cinsel doyuma ulaşması için yaptığı eyleme denmektedir. Bu yabancı kelimeyi kullanmamak için, bu eyleme kendi kendini tatmin de diyebiliriz.

Demek ki; “Kendi kendine tatmin”, karşı bir cinse ihtiyaç duymadan, biyolojik cinsel isteğin sanal olarak doyuma ulaştırılmasıdır.

Peki, kendi kendine tatmin sadece cinsellikte mi olur? Tabii ki hayır.

Kişi, kişiler veya toplumun, aç kalmış vicdan ve benliklerini tatmin etmesi ve doyurması eylemine; “Sosyal veya Kitlesel Tatmin” diyoruz. Örneğin; bir insanın nefret ettiği bir kişiye uzaktan, duymayacağı şekilde küfürler yağdırarak rahatlaması, bu tatmin şekli içine girer.

Anımsıyor musunuz “Kurtlar Vadisi Filistin” filmini? Filmin senaryosu; Mavi Marmara’ya baskın emrini veren İsrailli komutan Moshe’nin Polat Alemdar ve arkadaşları tarafından yakalanıp öldürülmesi üzerine kurgulanmıştı. Biliyorsunuz, Türkiye ve İsrail arasında büyük bir krize neden olan ve 9 Türk’ün yaşamını kaybettiği Mavi Marmara trajik olayından sonra; Türkiye’nin tüm ısrarlı gayret ve çabalarına rağmen İsrail, uluslararası platformlarda yaptırımlarla karşı karşıya kalmamış, Sayın Başbakanımızın ve vizyon sahibi Sayın Dışişleri Bakanımızın İsrail’den özür ve tazminat talepleri ise karşılıksız kalmıştı.

Fakat üç paralık olan bu toplumsal itibarımızı ve ülkemizi yönetme sorumluluğunu üzerinde bulunduran AKP Hükümetinin bu başarısızlığını “Kurtlar Vadisi Filistin” kurtardı.

Nasıl mı?

Sanal, kitlesel tatmin yolu ile.

Hatırlıyor musunuz, Sayın Başbakanımızın gerek ülkemizde gerekse İslam aleminde çok sükse yapan ve ismini parlatan “One minute” olayını? Bilemiyorum olay bilinçli miydi, yoksa kendiliğinden mi gelişti ama bu olay da bir kitlesel tatmin unsuruydu.

İsrail’in, ABD’nin kayıtsız şartsız desteğini arkasına alarak, güçlü olmanın haklılığı beraberinde getirdiği davranış biçimi ile Ortadoğu’da kural tanımaz tavırları ve 1948’den beri hep kazanan taraf olmasının, Arap ve İslam Aleminde “Aşağılık Duygusu” yarattığı yadsınmaz bir gerçektir.

İşte Başbakanımızın “One minute” ve onu söylerken İsrail Cumhurbaşkanı’na yaptığı tavır ve hareketleri; bu duyguya başkaldırışın ve isyanın bir tezahürü olarak görüldüğü için çok puan topladı.

Soruyorum; gerçekten bu davranış biçimi ile İsrail’in çıkarlarına zarar verilmiş midir? Kocaman hayır. Sadece kitlesel tatminin bir aracı olmuştur.

“Kurtlar Vadisi Irak” filmine ne diyorsunuz?

Türk Askerinin başına çuval geçiren Amerikalılara karşı, bizim öç alma isteğimizi doyuma ulaştırmış ve bizi rahatlatmıştır. Final sahnesindeki seyirci alkışını da, bu boşalımın tepe noktası olarak değerlendirebilirsiniz.

Öğrenim seviyesi düşük, aklın ve bilimin egemen olmadığı ve sorgulama yeteneğinden yoksun toplumlarda; sanal ortamda kitlesel tatmin girişimleri ile yöneticilerin başarısızlıklarını örten ve toplumun gazı ile gerilimini topraklayan kitlesel tatmin operasyonları çokça olur.

Esasında, aynı mastürbasyon gibidir. Kararında yapılırsa, çok zararlı olmaz. Ama İslam Dünyası’nda ve az gelişmiş ülkelerde bu, çokça olur. Sanırım televizyonlardaki haberlerde, üstünde salya sümük tepinilen, sloganlar ve naralar atılarak yakılan ABD ve İsrail bayraklarını çokça izlemişinizdir. Haklı gerekçeleri bile olsa, siz esasında böyle yaparak ABD ve İsrail çıkarlarına zarar vermiş olur musunuz? Kesinlikle hayır! Siz böyle yaparak; hem öç alma veya misilleme yapma duygunuzu bastırmış, hem de enerjinizi tüketmiş olursunuz.

Ayrıca ABD ve İsrail de aslında, sizin ondan gerçek anlamda rövanş almanızı istemezler.

Ne isterler?

  1. Onların çıkarlarına zarar vermeyecek gösteriler ve bayrak yakma eylemleri ile yetinmenizi ve kitlesel olarak sanal ortamda tatmin olmanızı isterler.
  2. Yöneticilerinizin boyundan büyük laflar etmesine ve pratikte bir değeri olmayan, sanal ortamlarda kendilerine sözlü olarak saldırmasına müsaade ederek, toplumsal gazınızın ve geriliminizin sönümlemesini sağlarlar.
  3. En önemlisi, bu ülkeler sizin bu eylemlerinizle; kendileri için nasıl bir tehdit olduğunuzu, bu tehditle mücadele edebilmek için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulduğunu gösteren delilleri medya yolu ile, kendi toplumu üzerinde ikna edici olarak kullanma imkanını elde ederler.

Şöyle bir gözlemim var ,ne dersiniz?

Çok yakını öldüğünde çok aşırı tepki veren ve kendini yerden tere atanlar, o yakınlarının anılarını ilk unutanlardır. Yakınınızı kaybedişinizin üzerinden 40 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen hala rüyanızda görüyorsanız; biliniz ki başlangıçta aşırı tepki vermemiş, onu içinize gömmüşsünüzdür.

Lanet okuyarak, Allah’a havale ederek, beddua okuyarak ve sövüp sayarak sorunlar çözülemez. Fakat karşı taraf, sizin canınızı yakmasından, onurunuzu kırmasından ve çıkarlarınıza el koymasından dolayı sizde olaşan negatif duyguların bu yolla doyuma ulaştırılmasını ister.

Misilleme yapabilecek yol ise buradan değil, akıl ve bilimden ve de biat etmemekten geçer. Fakat bu yol, uzun yoldur. Bu yol; çalışmayı, hem de çok çalışmayı gerektirir.

O nedenle; batılının umurunda değildir sizin laik ve bilim egemen kafalı bir toplum olup olmadığınız. İşte Kemalist Devrim; doğudaki aydınlanmanın, aklı ve bilimi esas alan kafanın yaratılması ve haksızlıklara başkaldırışın ifadesidir. Bu böyle biline.

Bazen bu haksızlıkların öcünün alınması, karşı tarafın sahip olduğu orantısız güç nedeniyle çok zaman alabilir. Hatta bu görevi genetik mirasçılarınıza bırakmanız bile gerekebilir. Buna hazır mısınız? Ya da içi boş tepkiler koyarak, küfür ederek ve bayrak yakarak da sanal olarak yapabilir ve bu yolla enerjinizi de tüketebilirsiniz. Hangisini tercih edersiniz?

Sözlerime son verirken; bugün idrak ettiğimiz Dünya Kadınlar Günü Münasebeti ile tüm kadınlarımızı kutluyor, onlara Ortaçağ düşünce sistemlerinin layık gördüğü ikinci sınıf insan muamelesinden, erkeklerle beraber yan yana ve omuz omuza olma hakkı veren özgür birey mücadelesinde kat edecekleri yol için başarılar diler,

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...