Kuduz Köpek


ABD
’nin 20 Ocak 2017’de görevi devralacak olan yeni başkanı Donald Trump, ekibini belirlemeye başladı. Kritik bakanlıklara kimleri getirdiğine bakarak yaptığım ilk tespit; adeta savaş kabinesi oluşturduğu yönünde. İkinci tespitim ise; ABD’nin Soğuk Savaş (1947-1990) sonrası oluşan tek kutuplu dünya düzenini sonsuza kadar sürdürebilmek için başlattığı mücadeleden ve 11 Eylül 2001’den sonra küresel boyuta ulaştırdığı bu savaştan vazgeçmeyeceği ve stratejik olarak değişiklik yapmayacağıdır.

Donald Trump’tan beklenebilecek değişiklikler, sadece taktik alanda olacaktır. Bu kapsamda; öncelik Çin’e, Asya-Pasifik Bölgesine verilecek, Rusya ilişkileri düzeltilerek, işbirliği yapılabilir hale getirilecek. İran gibi hegemonyaya direnenler mutlaka ezilecek ve rejim değişikliğine tabi tutulacak. Ortadoğu başta olmak üzere; radikal İslami örgütlerle amansız bir savaş yapılacak, “Ilımlı İslam” olarak adlandırdıkları Siyasal İslam’ı desteklemekten vazgeçecekler. Ayrıca, İslam’ın reformasyonu için gerekli girişimleri yapacaklar.

SAVAŞÇI KEŞİŞ

Trump, ABD Savunma Bakanlığı’na “Kuduz Köpek” lakabı ile bilinen Emekli Deniz Piyade Orgeneral James Mattis’i getiriyor. Mattis; “Tüm Müslümanlar terörist değil ama tüm teröristler Müslüman” diyen birisi. Amerika’da “Kuduz Köpek” lakabı, bir aşağılama sözü değil. Çılgın, sıra dışı, bildiğini söylemekten, inandığını yapmaktan vazgeçmeyen ve aşırılıkların bile ötesine geçebilen insanlar için kullanılıyor.

Mattis; söylediğini yapan, yaptığını söyleyen birisi. Hele bizim ülkemizde bilinen, yaygın siyasetçi türünden hiç değil. Zarar göreceğini bilse bile, bildiği doğruları yüksek sesle söylemekten çekinmeyen biri. E. Orgeneral Mattis’in Deniz Piyade kariyerinde elde ettiği diğer bir takma isim ise; “Savaşçı Keşiş”. Savaşın, savaşçılarla yapıldığını biliyor Trump ve Amerika!

SAVAŞ SAVAŞÇILARLA YAPILIR

Mattis, ABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu politikalarını, kamuoyu önünde açık ve sert bir dille eleştiriyordu. Neler yapacağını hep birlikte göreceğiz. Esasında ABD tarihinde, Savunma Bakanlığı’na getirilen ikinci asker olacak Mattis. ABD, Türkiye gibi değil. ABD’de, güvenlik ve savunma alanında üst düzeyde eğitim görmüş ve deneyime sahip çok sayıda sivil politikacı var, savunma bakanı olabilecek. Ama buna rağmen asker, çünkü savaş savaşçılarla yapılır.

Trump’ın İç Güvenlik Bakanı (Homeland Security) da bir asker. ABD Silahlı Kuvvetlerine 50 yıl hizmet eden Emekli General John Kelly de deniz piyade, ABD Savunma Bakanlığı’na aday Mattis gibi. Oğlunu 2010’da, Afganistan Savaşında kaybetmiş. Bu yüzden, halkın Kelly’e sevgisi çok büyük. Savaşta olan bir ülkenin, iç güvenliğinin de bir savaşçıya emanet edilmesi normal karşılanmalı.

İSLAM’IN REFORMA İHTİYACI VAR!

Trump’ın CIA’in (Merkezi İstihbarat Örgütü) başına getireceği isim de bir asker.  ABD Kara Harp Okulu (West Point) mezunu olan Mike Pompeo; Irak Savaşı’na katılmış olup, ordudan ayrıldıktan sonra siyasete girmiş, 2011’den beri Temsilciler Meclisi’nde, Cumhuriyetçi Parti’den Kansas Eyaleti Temsilcisi.

Trump tarafından, 20 Ocak’ta başlayacak yeni dönem için Baş Danışman ve Baş Stratejist olarak görevlendirilen Steve Bannon da asker. Uzun yıllar ABD Deniz Kuvvetlerinde, harp gemilerinde, Pasifik Filosunda ve Pentagon’da görev yapmış bir denizci.

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığına (National Security Advisor) getireceği diğer bir asker olan Michael Flynn, “Ultra Milliyetçi” olarak biliniyor. Yazdığı “Savaş Alanı” (Field of Fight) başlıklı kitabında; Radikal İslam ile savaşılması gerektiğini, Siyasal İslam’ın karşısında olduğunu, Ortadoğu’da Mısır, Ürdün ve İsrail ile işbirliği yapılmasını ve İslam’ın reforma ihtiyacı olduğunu söyleyen bir emekli general.

İYİ İNSAN VE İYİ BABA OLMAK YETER Mİ?

Ya biz! Ülkemiz de iliklerine kadar savaşta! Hem de bu savaş; bizim için yaşamsal değerde, yani hayat memat meselesi! Ya bizim bakanlarımız ve danışmanlarımız! Hiç incelediniz mi? Mutlaka iyi insanlardır, iyi aile babalarıdır ama yeter mi?

Milli Savunma Bakanımıza baktım; ODTÜ’den Fen Bilimleri, Matematik Öğretmenliği mezunu. İzmit ve İstanbul’da özel okullarda İngilizce ve matematik öğretmenliği yapmış ve gıda sektöründe yönetici olarak çalışmış.

İçişleri Bakanımız; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu ve ticaretle uğraşmış. Bu kadro ile, biz bu savaşı kaybederiz.

BAŞ KEMANCI HASTA, YERİNE ÇALAR MISIN?

Geçen gün, Borusan Filarmoni’nin Viyana-2 konserindeydim. Tüm müzik türleri gibi, klasik müzikten de gerçekten çok hoşlanıyorum. Dinlerken bir ara müziğin tınısına dalmış ve kendimi adeta orkestrayı idare eden şef durumunda bulmuştum. Sonra kendime geldim ve bir an düşündüm; Ben bu işi yapabilir miyim? diye. İstekliydim ve arzuluydum ama yapamazdım. Çünkü; bu konuda ne becerim ne eğitimin ve öğretimim vardı!

Bu filarmoni orkestrasının şefi veya baş kemancısı hasta olsa, bu görevi bir akşamlık Meclis’te bulunan Milletvekillerimizin birisinden yapmasını istesek; mutlaka affını ister ve bu konuda yeteneğinin ve eğitiminin olmadığını söyler, değil mi? Ama “Milli Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanı olur musun?” desek, hiç düşünmeden hemen görevi kabul eder. Hiç düşünmez “Bu konuda eğitimim, öğretimim, birikimim ve deneyimim var mı?” diye!

Türker Ertürk

 

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...