Erdoğan ve AKP iktidarına karşı tepkili olan demokratik halk hareketi hem yayılıyor hem de daha pasifist ve barışçıl eylemlerle tüm dünyayı kendisine hayran bırakıyor.

Bu eylemler Türklerin yoğun olarak yaşadığı yer kürenin her yerinde de yayılmaya devam ediyor. Bugün Londra’da eylem var. İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği ( İADD ); “Değerli Yurtseverler Türkiye’de AKP diktatörlüğüne karşı direnen milletimize destek amacıyla 21 Haziran Cuma günü Londra’da İngiliz Parlamentosu önünde toplu bir şekilde duran adam oluyoruz. Eylem saat 6’da başlayacak ve gün batımında bitecektir” duyurusu yapmış.

Sevgili okurlar önünde “Duran adam” eyleminin yapılacağı İngiliz Parlamentosu geçmişi, tarihi ve özellikleri ile bizimki de dahil olmak üzere diğer parlamentolardan epeyce farklıdır.

Dünyada demokratik sisteme sahip devletlerin hemen hepsinde anayasanın üstünlüğü ilkesi geçerlidir. Örneğin ABD, Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerde parlamentolar anayasalarının çizdiği sınırlar içinde ve kurucu ideolojilerinin çerçevelerine göre yasama yetkisini kullanırlar. Ülkemizin parlamentosu olan TBMM’de bu sınıflandırmaya dahildir.

Yani bunun anlamı şudur; Meclisimiz kurucu ideolojimizi, tekil yapımızı, Türk kimliğini, hukukun üstünlüğü ilkesini, egemenliğin kaynağını değiştiremez ve toplumsal yaşamı dini referans yaparak düzenleyemez. Bunlar Anayasamızın değiştirilemez maddelerinde özetlenmiş olup bunları değiştirmeye çalışmak çatışmadır, savaştır, kandır ve gözyaşıdır. Aynı şey ABD ve Fransa içinde geçerlidir.

Kadını erkek, erkeği kadın yapmak

İngiltere’de ise bu sistemin tam karşıtı vardır. İngiliz Parlamentosu hukuken sınırsız yasama yetkisine sahiptir. Bugün önünde eylem yapılacak Parlamentonun maddeten imkan dahilinde olan her şeyi yapabileceğine inanılır. Hatta bunu daha iyi anlatabilmek için “İngiliz Parlamentosu’nun kadını erkek, erkeği kadın yapmak müstesna her şeyi yapabileceği” söylenir.

İngiliz Parlamentosu’nun yetkisi hukuki olarak sınırsız gözükmesine rağmen ve üzerinde onu bağlayacak bir anayasa olmamasına rağmen fiili olarak durum böyle değildir. Onu sınırlandıran görünmez kurallar vardır. Halkın duygularını, ülkenin tarihini, geçmişini ve geleneklerini dikkate almak zorundadır.

Biliyorsunuz İngiltere’de trafik bize ve tüm Avrupa’ya göre terstir ve soldandır. Örneğin Parlamentoları bu tersliğe ve Avrupa ile uyumsuzluğa son vermek maksadı ile trafik düzenini değiştirip sağa alabilir. Bunu yapmaya hakkı vardır. Ama yapamaz! Daha açık olarak ifade etmek gerekirse İngiltere’de iktidar sahipleri son 11 yılda AKP’nin ülkemizde yaptıklarının yüzde birini yapsalar halk onları Londra’nın içinden geçen Thames nehri boyunca kriket sopası ile kovalar.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde sandıktan çıkarak iktidara gelenler ülkelerini keyfince yönetmek ve her istediklerini yapmak hakkına sahip değildir. Demokrasi sandık demek değildir. Demokrasinin olmaz ise olmazlarının başında basın özgürlüğü ve düşüncelerin özgürce açıklanabilmesi gelir. Bu anlamda ülkemiz AKP iktidarında çok gerilere gitmiş ve sınıfta kalmıştır. İkide bir referandum diyor ne kadar demokrat olduğunu anlatmak için. Bu yaklaşım bile diktatör olduğunu ve Hitler’e özendiğini gösterir. O da başı sıkışınca referandum yapardı.

Geçende Arınç “Duran adam” eylemleri ile ilgili açıklama yaparken aklınca dalga geçmeye çalışıyor. Bu eylemlerin nedeni sizsiniz! Erdoğan ve AKP iktidarının ülkemize, değerlerine, özgürlüklerimize, yaşam tarzlarımıza, kahramanlarımıza olan düşmanlığınız ve emperyalist işbirlikçiliğinizdir. Sorun sizsiniz! Siz gitmeden bu ülkeye ne yazık ki huzur gelmeyecek.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik açıklama yapıyor, sosyal medyada etik değerlerden bahsediyor ve tehditler savuruyor. Ayrıca sosyal medya aracılığı ile “İnsanların isyana teşvik edildiğini, öfkenin kabarmasına yol açıldığını, kin ve nefret duygularının körüklendiğini” söylüyor.

Erdoğan’ın sicili bozuk!

İnsanda biraz utanma duygusu olması lazım. Etik değerlerden bahsedebilmek için etik değerlerin ne olduğu bilmek ve bunları içselleştirmek lazım. Ayrıca kin ve nefret duygularını körüklemek suçunun işlendiğinden bahsetmeden önce lütfen çevresine ve biat ettiğine baksın bir kere!

Başbakan Erdoğan halkı sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge farklılığını göstererek kin ve düşmanlığı açıkça tahrik etmek suçunda dolayı hüküm giymiş, hapis yatmış olup sabıkalıdır. Sayın Erdoğan’ın bu konuda sicili bozuktur. Temiz kağıdı vermezler!

Ayrıca cezasını çekmiş bunlar geride kalmıştır diyebilir miyiz? Kesinlikle hayır. Bu olaylar başladığından beri açıklamalarına, söylemlerine bakın notu verin. “Eylemciler Cami’ye girdiler ve içki içtiler” açıklamasını nasıl izah edeceğiz. Yalan olduğunu bile bile söyledi! Bu halkı birbiri ile kapıştırma gayreti değil mi? Normal bir ülkede olsak böyle bir başbakan ya istifa ettirilir ya da görevden alınır.

Eylemlerde dikkati çeken şey taşınan Türk Bayrakları, Atatürk posterleri ile Erdoğan ve AKP’ye yönelik nefret içeren dövizlerdir. Sanırım bunun anlamı Milli değerlerimizin, özgürlüklerimizin tehdit altında olduğu ve bu tehdidi gerçekleştirenin de Erdoğan ve AKP iktidarı olduğudur. Bunu anlamaz veya anlamamakta direnirseniz sorunu çözemeyiz.

Sanırım İngilizlerin kriket sopası ile yapacağını biz kızılcık sopası ile yapmalıyız.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...