İslam dünyasında sular hiç durulmuyor ve durulacak gibi de görülmüyor. Bu sefer savaş Yemen’de. Arap, Arap’a karşı! Müslüman, Müslüman’a karşı! Uluslararası hukuku yok sayan, her gün insan hakları ihlali yapan ve Filistinli Müslümanları bahanelerle katleden ortak tehdit İsrail’e karşı birleşemeyen Araplar ve Müslümanlar emperyalizmin ve İsrail’in çıkarları için birbirlerine karşı Yemen’de hemen birleştiler.

Yemen’de “Kararlılık Operasyonu” adıyla devam eden emperyalist saldırıların 7’inci günündeyiz. Yaygın söylenenlere ve yazılanlara bakarsanız Husiler hedef alınıyor. Yine yaratılmaya çalışılan algıya göre göre Yemen’de mezhep savaşı var. Şiilerle-Sünniler karşı karşıya ve İran bölgeyi karıştırıyor.

Ne yazık ki, gerçekler böyle değil. Esas sorun Yemen’in stratejik önemi nedeniyle emperyalizmin bu ülkeye olan ilgisi ve onu rahat bırakmaması. ABD, 2011’den beri El-Kaide ile mücadele kapsamında özellikle İnsansız Hava Araçları (İHA) ile bu ülkeye saldırılarda bulunuyordu. Halbuki Afganistan’da Sovyetler Birliği ile savaşması için El-Kaide’yi ABD kurdurdu ve destekledi. Yemen bu örgüte en çok insan kaynağı sağlayan bölgelerden biriydi. Ama savaş sonrası Yemen’e dönen El-Kaide militanları bu ülkede zaman içinde istikrarın bozulmasının başlıca nedeni oldu.

Aşiretler savaşı

2011’de Tunus’ta başlayan, Mısır’la devam eden Arap Baharı Yemen’de 33 yıllık Ali Abdullah Salih’in sonunu getirdi ve yerine Mansur El Hadi başkan oldu. Ama Yemen’de değişen bir şeyin olmaması, istikrarsızlık, merkezi otoritenin güçsüzlüğü, ekonomik sorunlar, El-Kaide ve uzantılarının yarattığı terör, yaygın rüşvet ve yolsuzluk nedenleriyle Husiler ve müttefikleri kuzey aşiretleri Eylül 2014’de ayaklandılar ve Ocak 215’de Başkent Sana’yı ele geçirdiler. Başkan Hadi 6 Şubat 2015 istifa etti ve 21 Şubat 2015’de Aden’e kaçarak burasını geçici başkent ilan etti, ABD ve Suudi Arabistan’ın desteğini alarak sürgünde hükümet kurdu ve savaşa başladı. Fakat Husiler ve müttefiklerinin 25 Mart’ta Aden’e girmesiyle buradan da kaçarak Suudi Arabistan’a sığındı.

Yemen’de savaş; görüldüğü üzere mezhep savaşı değil, kaybolan merkezi otoritenin, geniş halk kesimlerindeki memnuniyetsizliğin, El-Kaide’nin yarattığı terörün, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın bu ülkeye yönelik müdahalelerinin tetiklediği bir aşiretler savaşıdır. Husiler Şii olmasına rağmen müttefikleri olan kuzey aşiretlerinin birçoğu Sünni’dir.

İran’ın Yemen’de parmağı olabilir mi? Yemen İran’ın yanı başında, ilgisiz kalması düşünülemez. Husileri ve kuzey aşiretlerini muhtemelen destekliyorlar. Yemen Amerika’ya 10 bin kilometre uzakta onun ilgisine ne demeli! PKK’nın, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denen teröristlerin, IŞİD’in, El-Nusra’nın arkasında bulunanların İran’a Husileri destekliyorsun deme hakkı sanırım yoktur.

Sokotra Adaları

ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri (Katar, Bahreyn, Kuveyt, BAE ve Umman) için Yemen çok önemli. Yemen düşerse domino tesiri yapar, Körfez Baharı gelir ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin emperyalizmle işbirliği yapan zorba yönetimleri de düşer.

Yemen’in stratejik önemi ABD ve İsrail için çok büyük. Yemen emperyalizm tarafından yaratılmış yapay devlet olan Cibuti ile birlikte Kızıldeniz’in güney girişini kontrol ediyor. Körfezden Akdeniz’e giden petrol tankerleri buradan geçiyor. Ayrıca Yemen sahip olduğu Sokotra adaları ile Aden Körfezi’nin girişini denetliyor. Arabistan yarımadasının 350 km güneyinde yer alan bu adalarda binlerce Amerikan askeri, deniz ve hava üsleri var. Bu üsler ABD’nin bölge çıkarları için yaşamsal değerde. Gerekirse Yemen Kuzey-Güney olarak tekrar bölünür ve güneye ait olacak bu adalarda ABD var olmaya devam eder. İsrail’in Körfez’de İran’a karşı konuşlandırdığı nükleer başlıklı füze atabilen denizaltılarını da buradan geçirmek zorunda olduğunu bilmenizi isteriz.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...