Hep düşünmüşümdür; “Bir insan ne kadar kötü olabilir?” diye. Kötülüğün matematiksel bir birimi olsaydı, bunu anlatmak gerçekten kolay olurdu. Bilirdik kimin kaç birim kötü olduğunu. Hatta, topluma kötülük etmesinler diye belli bir birimden yukarısını halkın içine sokmaz, tecrit ederdik.

Bu konuda yapılan bilimsel çalışmaları bir yana bırakırsak, kötülüğü anlatabilmek için en iyi yöntem kıyaslama yapmaktır. Örneğin; “Mussolini’den ve Hitler’den bile daha kötüdür” veya “Frankenstein’a, Karındeşen Jack’a, Darkula’ya bile rahmet okutur” deriz.

Bugün, size son günlerde bana karşı yapılmaya çalışılan kötülük ve saldırıdan özetle bahsetmeye çalışacağım. Arkasında Cemaatin olduğu internet sitelerinden beni hedef gösteren, tehdit eden, karalama ve iftira içeren uyduruk haberler çıkarıyorlar.

Bakın bir tanesinde ne diyorlar! “Türker Ertürk ve Mihraç Ural aynı karede” başlığı taşıyan haberde “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir üyesi Mihraç Ural denen katili niçin ziyaret eder? Mihraç Ural ile ne konuşur? Mihraç Ural ile fotoğraf verecek kadar pervasız hareket etmesini gerektiren güç nedir?” denmektedir.

Bahse konu fotoğraf; 12 Nisan 2012 tarihinde Suriye’nin başkenti Şam’da, 5 yıldızlı bir otelin benle yapılacak mülakat için stüdyo haline getirilen balo salonunda, orada bulunanların katılımı ile çekilen anı fotoğraflarından biridir.

On binlerce insanla fotoğraf çektirdim

Bu köşenin yazarı, Suriye’de bulunan özel bir televizyon kanalı olan Dünya Televizyonu’nun davetlisi olarak THY’nın tarifeli uçağı ile Beyrut üzerinden 11 Nisan 2012 tarihinde Şam’a gitmiş ve yine THY ile 13 Nisan 2012 tarihinde İstanbul’a dönmüştür.

Şam’da, Suriye’nin anchorwoman’ı olarak isim yapmış olan Bayan Hanna ile yaklaşık 1,5 saat süren ve birçok televizyon kanalında da yayımlanan mülakat yapılmıştır.

Orada bulunanlardan Prof.Dr. Mehmet Yuva hariç; kimseyle daha önce tanışılmamış, karşılaşılmamış ve konuşulmamıştır. Orada bulunanlardan sadece mülakat sırasında Türkçe-Arapça çevirmenliğimizi yapan Sayın Yuva ile daha önce İstanbul’da katıldığım bir panel sırasında tanışmıştım.

Gelelim Miraç Ural ile aynı karede bulunma işine. Aynı karede 8 kişi var, bir tanesi de Miraç Ural! TSK’dan istifa ederek siyasete girdiğimden ve gazeteciliğe başladığımdan beri yaklaşık 3 yıldır yurtiçinde ve yurtdışında 100’ü aşkın konferans ve panele konuşmacı olarak katıldım, çok fazla sayıda televizyon ve radyo programına iştirak ettim. Hiç abartmadan söylüyorum; on binlerce insanla fotoğraf çektirdim, bunların yüzde 98’ini de daha önceden tanımıyordum.

Suriye’ye davet üzerine gitmeme, kendileri gibi gizli işler çevirmememe ve orada yaşadıklarımı köşe yazılarımla kamuoyu ile zamanında paylaşmama rağmen; beni Miraç Ural ile görüşmeye gitti diye suçlamaktadırlar. Çünkü Miraç Ural’ı, Reyhanlı bombalaması ile suçluyorlar ve benimle onun arasında ilişki kurdurarak, beni terörizme yardım ve yataklık suçu ile itham etmeye ve hedef göstermeye çalışıyorlar. Halbuki Reyhanlı’nın sorumluları; Özgür Suriye Ordusu ve El-Nusra’dır! İşte bunlar, bu kadar kötü insanlar.

Öğrencilerime sahip çıkmak için gittim

Çünkü ben geçtiğimiz günlerde ABD’ye gittim, Gülen ve Cemaatinin ne olup olmadığını anlattım, ipliklerini pazara çıkardım ve Amerikan toplumunda farkındalık sağlamaya çalıştım.

Niçin mi Amerika’ya gittim? Operasyonlara kurban giden ve zindanlara atılan öğrencilerime, sınıf arkadaşlarıma, silah arkadaşlarıma, gazetecilere, aydınlara, bilim insanlarına, siyasetçilere, intihara sürüklenen Yarbay Ali Tatar’a, telefonuna teröristlerin numaraları yüklenen Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye sahip çıkmak için gittim. Çünkü Cemaat; Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmeye yönelik saldırıların, Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi operasyonların tetikçisi ve silahşörüdür.

Bu insanlar, karalama ve iftira makinesidir. Amerika’da iken beni; “O Türkiye’nin bilinen bir komünistidir” diye suçluyorlar, çünkü Amerika’da bu suçlama ses getirebilir. Türkiye’ye geliyorum; “Pensilvanya’da, Amerikan bayrakları önünde konuştu” diyorlar. Çünkü, burada da bu suçlama ses getirir.

Bir karar verin; ben komünist miyim, yoksa Amerikancı kapitalist mi? Katılır mısınız bilmem; bence bunlar makyevelist, yani hedefe ulaşmak için her yol mubahtır yaklaşımı içindeler. Etik değerler, ahlak, erdem, doğruluk, dürüstlük ve evrensel ilkeler, bunlar için zerre kadar önemli değildir.

Sevgili okurlarım; bilmenizi isterim ki, benim, ailemim, akrabalarımın ve yakınlarımın başına bir şey gelirse, sorumlusu bunlardır. Ekim’de tekrar Amerika’ya davetliyim. Bu sefer Batı sahiline. “Atatürk kimdir?” ve “Türkiye’de neler oluyor?”, bunları anlatacağız. Bu saldırılar devam ederse; FBI’a suç duyurusunda bulunacağımın bilinmesini isterim!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...