Biliyorsunuz günümüzde darbeler Askeri ve Sivil darbeler olarak ikiye ayrılmaktadır. Amerikanofil ve Rövanşist Kardeşlerimiz bu fikre katılmasalar da biz böyle bir tasnifi daha bilimsel buluyoruz.

Geçmişte halkına ve dünya insanlığına en uzun süre acı çektiren ve en kalıcı psikolojik travmalar yaratanların sivil darbeler olduğunu biliyor musunuz? Örnek mi istiyorsunuz? Hitler ve Mussolini.

Portekiz’de yaklaşık 40 yıl diktatörlük yapan Salazar’ın asker değil, hukukçu olduğunu biliyor muydunuz?

Öncelikle şunu söylemek isteriz. Darbeler nedeni ne olursa olsun haklı gösterilemez. Darbenin sağcısı, solcusu, ilericisi, gericisi ve demokratı olamaz.

Evet, ülkemizde çok partili yaşama geçtiğimizden beri 1960, 12 Mart 1970, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007’de askeri darbeler veya müdahaleler olmuştur. Ne kadar iyi niyetle yapılırsa yapılsın başlangıçta planlanan hedeflerine ulaşabilen bir darbe veya müdahale görülmemiştir Cumhuriyet tarihimizde. Darbeler sadece Cumhuriyet tarihimizin bir geleneği midir? Kesinlikle hayır.

Osmanlı tarihi adeta bir darbeler tarihidir. Oğulların babalarına, kardeşlerin birbirine, devşirmelerin birbirine ve padişaha, hem de çok kanlı olarak, böyle sürüp gider. Sadece resmi tarihi göre 36 padişahın 12 si darbeler ve isyan sonucunda devrilmiştir. Resmi olmayanı çok daha fazla! Anlayacağınız Cumhuriyet tarihinde olanlar devede kulak kalır.

Tekrar dönelim Cumhuriyet tarihimize. Askeri müdahalelerin yanlışlığı ve sakıncaları olduğu, zaman içinde bizzat yapanlar tarafından anlaşılmasına rağmen müdahalelerin sürüp gitmesi engellenememiştir. Askeri darbelerin niçin yapıldığı, yapılmaya devam ettiği ve hedeflerine niye ulaşamadığının cevabını dış dinamikte, daha doğru bir ifade ile ABD’de aramak gerekir. Çünkü askeri darbeler için elverişli ortamı hazırlayan ve tetikleyen ABD’nin darbeye alet olan Türk Silahlı Kuvvetleri ile darbeyle ulaşmak istedikleri hedef her zaman farklı olmuştur.

Çünkü ABD açısından nihai hedef Türkiye’de yandaş ve işbirlikçi yönetimi iktidara getirmektir. Türkiye’nin sorunlarını çözmek değil, Türkiye’yi istediği rotaya ve yörüngeye oturtmaktır. Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Kafkasya ve Orta Asya’da kendi menfaatlerine uygun davrandırmak, çıkarları için savaştırmaktır. Ülkemizi de içine alan bölgemiz için yaptığı planların (Soğuk savaş öncesi Yeşil Kuşak, soğuk savaş sonrası için Büyük Ortadoğu Projesi) gerçekleşmesine katkı sağlattırmaktır.

Bu nedenle ABD darbelerden sonra kendince arzu ettiği hedeflere ulaşıldığını değerlendirdiğinde yönetimin sivillere devredilmesi için baskı yapar ve gerçekleştirir.

Siz tüm müdahalelerden sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kısa sürede kışlasına dönmesine nasıl bir yorum getiriyorsunuz bilmiyorum. Ama şunu bilmenizi isterim TSK’nın ideolojisi vardır. Bu nedenle Latin Amerika ülkelerinde veya dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi TSK’nın uzun süre iktidarda kalmasını istenmemiştir.

Gelelim sivil darbelere

Sanırım merak ediyorsunuz ABD bu işi askeri darbeler yolu ile yaparken nereden çıktı bu sivil darbe? Bir kere zaman değişmiş, soğuk savaş bitmişti. ABD soğuk savaş dönemimde ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde askeri darbe yöntemine çokça baş vurmuş, bu konuda ipliği pazara çıkmıştı. Artık yöntem değişikliği elzem olmuştu. Çünkü askeri darbeler dünyada anti-amerikancı akımları besliyordu. Artık askeri darbelerin top, tüfek ve tank gibi Sert Silahları (Hard Kill) yerine sivil darbelerin, sivil toplum kuruluşları, Soros gibi vakıfları, interneti, medyası, toplum mühendisliği, etki ajanları gibi daha birçok Yumuşak Silahları (Soft Kill) vardı. Söylem daha fazla demokrasi ve insan haklarıydı.

Ayrıca Türkiye’de soğuk savaş döneminde laikliğe ve kurucu ideolojiye bağlılığı nedeniyle kerhen işbirliği yaptığı TSK, ülkemiz ve bölgemiz için yaptığı planlar için engeldi.

Biliyorsunuz bu sivil darbeler bizim de bulunduğumuz coğrafyada epeyce vizyona kondu ve hala konmaktadır. Kuzeyimizdeki ülkelerde yapılanlara Renkli Devrimler diyoruz. Bizim ülkemizdekine ise ona benzemesine rağmen Gülsuyu Darbesi diyoruz. Niçin mi?

Çünkü bizimkinde ağır dinsel istismar var. Ayrıca Renkli Devrimlerdeki gibi sadece yandaş ve işbirlikçi yönetimi iktidara getirmek yetmiyor. Cumhuriyetin kurumlarını ve TSK’yı dönüştürmek için onları değersizleştirmek ve etkinsizleştirmek gerekli. İşte bu görev için canla ve başla çalışan CIA güdümünde Pensilvanya’dan sevk ve idare edilen çetenin varlığı halen sürdürülen sivil darbenin Gülsuyu olarak adlandırılmasına neden olmuştur.

Ne diyorsunuz ülkemizin en büyük darbecisi kim? Tetiği çeken mi, yoksa çektiren mi daha suçludur? Kullanılan hep biz ama malı hep onlar götürüyor. Bugün için askeri darbe olur mu? Kesinlikle olmaz.

Niçin? ABD istemez. Çünkü istediklerini yaptırıyor. Şimdilik daha iyisini bulamaz. Karadeniz’in Temel’i gibi mesela diyelim. “ABD destek vereceğini işaret etse askeri darbe olur mu?” Ülkemize yazık olur. Bu işareti, Türkiye’ye kendi önderliğinde yapılacak uluslararası müdahalenin yolunu açabilmek için gönderir. Buna ters manyel denir.

Çağdaş, demokrat, bağımsız, özgür ve hukukun ayaklar altına alınmadığı bir Türkiye özlemi ile,

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...