Yerel seçimlere sayılı günler kala Erdoğan, ailesi ve yakın çevresi hakkında sızdırılan kaset sayısı arttırıldı. Bu kasetlerde gördüklerimiz ve duyduklarımız yürekler acısı. Cumhuriyet tarihimiz süresince ülkemiz yöneticileri eliyle bu kadar kepaze ve onursuz bir duruma inanın hiç düşürülmemişti.

Sanırım Bilal’in olduğu iddia edilen telefon konuşmalarını dinlemiş, bir başkasından duymuş veya basından öğrenmişinizdir. İçeriği hiç önemli değil hatta ilişkisi bile, onun özel yaşamı. Ama bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sen türbanı, başörtüsünü, çarşafı savun ve istismar et ama onu sadece çocuk bakıcısı, anne, hizmetçi ve aşçı olarak gör ama sevgili olarak kendine çağdaş kıyafetli bir kadını seç. Mümkünse de sarışın, mavi gözlü ve dekolte kıyafetli olanı! Bu ikiyüzlülük değil midir?

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler arasında geçen ve basına sızdırılan konuşmalara ne dersiniz?

Cerrahi operasyon

“Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırırım ve savaş gerekçesi üretirim” diyor Fidan. Olayın vahametini tam olarak anlamanız için konuşmaların tapelerini okumanız lazım. “Süleyman Şah türbesine saldırı bir imkan olarak değerlendirilmeli” söyleminde bulunuyor Davutoğlu. Umarım bu tapelerden sonra AKP yalakalığı yapan bazı kıdemli eski büyükelçiler popolarına kına yakarlar!

Müsaade ederseniz bugünkü yazımda adeta havada uçuşan bu kasetlerin içeriği hakkında değil, bunları kim servis ediyor ve bunlarla ne yapılmak isteniyor onu anlatmaya çalışacağım.

Kasetlerin amacı Erdoğan’ı ve yakın çevresini cerrahi bir operasyonla deliğe süpürmektir. Bu operasyonu yönetenler kamuoyu yoklamaları ile duruma bakıyorlar ve Erdoğan’ı fazla yıpranmamış görünce kasetlerin sayısını ve şiddetini artırıyorlar.

Merkel ve Erdoğan

Şunu söylemek istiyorum; Almanya Başbakanı Merkel’i kim dinlediyse Başbakan Erdoğan ve yakın çevresini dinleyenler aynı! Daha açık olmak gerekirse bu dinlemeler ve sızdırmalar ABD’ye ait Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (National Security Agency) işi.

Bu örgüt dünya üzerinde yaşayan herkesi ama herkesi dinliyor, görüntülüyor, kaydediyor ve bilgi bankası oluşturuyor. ABD’nin küresel ve bölgesel planları açısından hedef olarak değerlendirilmesi durumunda tetiğe basıldığında kullanılacak hedef bilgileri bu bilgi bankasından alınıyor.

Sizin bile bilgileriniz depolanıyor. Yarın gerektiğinde size karşı da kullanılacak. “Hayır, ben sıradan biriyim, siyaset yapmayı da düşünmüyorum” derseniz bile kurtulamazsınız izlenmekten. İz bilgilerinizi depolanmaya devam edecekler. Belki 30 yıl sonra oğlunuza veya kızınıza, belki 60 yıl sonra torununuza karşı kullanılabilir eğer hedef olurlarsa! İşte günümüzde teknolojinin bahşettiği imkanlarla küresel savaşın geldiği yer burasıdır. Artık özel hayatımızın gizliliği kalmamıştır.

Aklınıza mutlaka geliyordur; sızdırılan bu kasetler montaj olabilir mi? Operasyonu yapanlar açısından olmasına imkan ve ihtimal yoktur. Çünkü küçük bir montajın bile kanıtlanması durumunda güven unsuru yıkılır ve tüm kasetlerin inandırıcılığı düşer. Eğer montaj varsa bilin ki, güveni sarsmak için hedef olanlar yapmıştır. Sosyal medyaya düşmanlık ve yasaklama bu gerçeklerin geniş halk kitlelerine ulaşmasını engellemek için yapılmaktadır.

Radikal değişim istenmemekte!

Erdoğan’ı deliğe süpürmeye çalışan irade operasyonu çok dikkatli olarak götürmektedir. Çünkü dikkatli olmaz iseler kontrol dışı gelişen bir halk hareketi sonucu iktidara istemedikleri kişiler gelebilir. Türkiye’de radikal değişim istenmemektedir. Berkin olayında da bunu gördük. Berkin’in öldürülmesi sonucu yükselen infialinin bir halk hareketine dönmemesi için Batı basını bunu görmemezlikten geldi ve desteklemedi. Kiev sokaklarına verdiği desteği Türkiye’den esirgedi. Çünkü Türkiye’de gelişen halk hareketi Kiev’de geliştirilen gibi çıkarına değildi!

Hiç şüphe yok ki, Erdoğan ve yakın çevresi gidicidir insanlık suçu ve savaş kışkırtıcılığından yargılanacaklardırlar. Onları kimse kurtaramaz. Ama bu bizim inisiyatifimizle değil dış dinamiklerin isteği, operasyonu ve toplumsal mühendisliği ile olmaktadır.

Erdoğan’ı deliğe süpürme hamlesini yapan irade yerine yenisini planlama avantajına sahiptir. Aynen Ecevit’i götürüp Erdoğan’ı getirdikleri gibi! Halen bu rotada seyrediyoruz! Bu durumdan sorumlu olanlar ise toplumsal mühendisliğe maruz kalan halkımız değil görevini yerine getirmeyen, özveride bulunmayan, duyarlı olmayan siyasetçilerimiz, aydınlarımız ve askerlerimizdir.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...