Geçtiğimiz günlerde; İşçi Partisi’nin 9. Genel Kurultayı Ankara’da toplandı ve Sayın Doğu Perinçek tekrar Genel Başkan seçildi. Kendisini ve İşçi Partisi’ni kutluyor, önümüzdeki dönemde onlara üstün başarılar diliyorum.

Ülkemiz gerçekten zor bir dönemden geçerken, varlığı yaşamsal olarak tehdit altındayken, koşar adım iç savaşa, bölünme ve parçalanmaya doğru giderken İşçi Partisi, onun yarattığı örgütler ve medya gerçekten bir destan yazdı. Hele Perinçek’in dört duvar arasından bile örgütünü yönetebilmesi, her türlü takdirin üzerindedir. Sanırsınız ki, zindanda değil de, namütenahi iletişim imkanlarıyla donatılmış bir parti genel merkezinde bulunmaktadır.

Bunlar doğru da, sadece bu mücadeleye dayanarak ülkemizin felakete doğru gidişini durdurmak mümkün müdür? Kesinlikle hayır! Şunu bilmenizi isterim! Hayır değerlendirmesini çalışma odamda teorik veriler üzerine inşa etmedim. Anadolu’yu ve Türk insanının yaşadığı tüm dünyayı dolaşarak ve azımsanmayacak sayıda yurttaşımızla konuşarak, sohbet ederek, iletişimde bulunarak ve onların kıymetlendirmelerini veri olarak çalışmalarıma katarak bu sonuca ulaştım.

Bakınız emperyalizm, sorunları olmakla birlikte, hala çok güçlüdür. Emperyalizmin bölgemizi ve ülkemizi dönüştürecek, başkalaştıracak, bölüp parçalayacak projeleri adım adım gerçekleşmektedir. Emperyalizmin yerli işbirlikçisi olduğundan tereddüt bile etmediğim Erdoğan ve AKP’nin açılımları, emperyalist projenin ülkemize yönelik sindire sindire gelen merhaleleridir.

Mücadele hamasetle olmaz

Emperyalizmle ve onun canımıza kast etmeyi planlamış projeleri ile başa çıkmanın yolu, birleşmekten geçmektedir. Geniş kitleleri kucaklamayan veya kucaklayamayan bir antiemperyalist mücadele ekseninin başarısız olması kaçınılmazdır.

Emperyalizmle, onun plan ve projeleri ile mücadele; duygularla, hamasetle ve sloganlarla olmaz. Akıl ile olur! Bu nedenle, geçtiğimiz cumartesi günkü yazıma; “Bir elimde iskota diğerinde yeke” başlığını atmış, bugünkü yazıma da başlangıç olacak girizgahı yapmıştım. Çünkü yelken kullanımı; rüzgar gücünün akıl ile dizginlenmesi, kontrol edilmesi ve arzu edilen amaçlar doğrultusunda kullanılabilmesi feraseti ve becerisidir.

Emperyalizmi durdurabilmek için birleşmeye, birleşmeyi sağlamak için aklımızı kullanmaya ihtiyacımız var. Ünlü bilim insanı Albert Einstein “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur” diyor.

Evet, bugün tehlike bu kadar yüksek boyutlara ulaşmasına rağmen; hala birleşememiş olmamızda önyargılarımızın çok büyük katkısı var! Şimdi önümüzde iki seçenek var: Ya “niçin böyle önyargılarımız var” diye sinirleneceğiz ve bunu yok sayacağız, ya da önyargılarımızı da bir veri olarak değerlendirip, problemin çözümüne katacağız.

Mustafa Kemal Atatürk Anadolu’ya çıktığında; geçmişi, deneyimi, yaygınlığı ve programıyla İttihat ve Terakki adı altında bir örgüt vardı. Ama Atatürk; mücadelesinde bu örgütün insanlarını ve fedailerini çok kullanmasına rağmen, başka bir örgüt kurdu. Çünkü Atatürk akıl adamıydı, İttihat ve Terakki ile birleştirici olamayacağını biliyordu.

İlk hedef AKP’nin defi!

Bugün; bizim hiç kimseyi ama hiç kimseyi öteleyecek, dışlayacak ve antiemperyalist mücadeleden uzaklaştıracak lüksümüz yoktur. Geniş ve kitlesel birlikteliğe ihtiyacımız vardır. Ortak paydamız Atatürk’te birleşmek, antiemperyalist yaklaşım göstermek ve milli bakış açısına sahip olmaktır. Payda sadeleştikçe, basit anlatımla ifade edildikçe ve ayrıntı içermedikçe birleşme kitleselleşir. Herkes bana gelsin demekle, birleşme olmaz!

Birleşme hedefine varabilmek için; yelkenlerimizi sağcımızın, solcumuzun, milliyetçimizin, ülkücümüzün ve dindarımız yani milli olan tüm kesimlerin rüzgarı ile doldurmamız gerekmektedir. Her konuda mutabakat sağlamamız gerekmez. İlk hedef; Türkiye’ye yönelik emperyalist projeyi akamete uğratmak için, işbirlikçi AKP iktidarının ve zihniyetinin derhal defedilmesidir.

Eğer yelkenleriniz yeterince rüzgarla dolmuyorsa; iskota (Ana yelkeni idare eden halat ve palanga donanımının adı) laçka (Gevşetilir) edilir ve dümen açısı bir miktar değiştirilir.

Savaş gemileri; fırtınalı havalarda, çok ağır deniz şartlarında ve çatışma ortamında, akıllı komutanların akıl dolu kararları ile salimen hedeflerine doğru ilerlerler. Aksi durum, hedefe ulaşmayı sağlamadığı gibi mürettebatınızın, size inananların ve mücadele arkadaşlarınızın telef olmasına neden olur.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...