Bugün size geçen yazımda bahsettiğim gibi 2004’de Malta adasında yaşadıklarımı anlatacaktım. Fakat hızla değişen gündem ve Musul Konsolosluğu’muzun teröristler tarafından basılarak burada çalışanların rehin alınması nedeniyle planımda değişiklik yapmak zorunda kaldım.

Öncelikle bir gerçeğin altını çizmek isterim; Türkiye’nin de bulunduğu bu coğrafyada hiç bir şey göründüğü ve medya vasıtası ile size sunulduğu gibi değildir.

Aldığımız haberlere göre Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denen ve güney sınırlarımızı saran terörist yapılanma önce Musul’u sonra Kerkük’ün bir kısmını alarak Suriye’de Rakka’dan Irak’ta El Anbar ve Felluce’ye kadar uzanan bölgeye hakim duruma geldi. IŞİD, Vahabi-Selefi gelenekten gelen ve bölgede Sünni, şeriatçı ve cihatçı bir devlet kurma iddiasında olan bir terör örgütüdür.

Aklınızı karıştırmasın!

Batı basınına göre IŞİD’in Suriye’de 7 bin Irak’ta ise 10 binin üstünde savaşçısı var. Esasında bu sayının halen ellerinde tuttukları bölge için yeterli olmadığının altını çizmek isterim. Demek ki, dışardan ve bölgedeki Sünnilerden çok sıkı destek var!

Hiç şüphe yok ki, IŞİD ABD’nin bölgede kullandığı bir taşerondur. Zaten Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaline direnilmesi için CIA tarafından kurdurulan El-Kaide’nin bir kolu olarak kurulmuştur. Özgür Suriye Ordusu’nun başarılı olamaması üzerine Suriye’de aktif olarak devreye sokulmuştur. Bugün Suriye’de yine El-Kaide’nin bir kolu olan El-Nusra ile çatışıyor olması sakın aklınızı karıştırmasın.

Emperyalizm tek taşerona veya kiralık katile bağlanmaz. Kimi zaman birbirlerine rakip olan birden fazla taşeron kullanır. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi yumurtalarını aynı sepete koymamak, ikincisi ise aynı zamanda birer suç örgütü olan bu taşeronlarını bir diğeri ile kontrol etmek ve silahın bumerang gibi kendisine dönmesini engellemektir. Sonuç olarak taşeronlar çatışsa bile hizmet ettikleri nihai amaç oyunu kurgulayan ve senaryoyu yazan işverenin (emperyalizm) hedeflerine uygundur.

Olmaz ise olmazları

O zaman cevap vermemiz gereken soru şudur; IŞİD’in en son Irak operasyonuyla yapılmak istenen nedir? Her şey Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) uygun olarak adım adım geliştirilmektedir. Bu projenin olmaz ise olmazları; Bölgede etnik, dinsel ve mezhepsel çatışma ve bölünme sağlamak, mevcut siyasi sınırları silmek ve fiili olarak geçersiz kılmak, Arap Milliyetçiliğine son vermek, bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve ABD’nin hakemliğine mecbur kılmak, Kürt Devleti’ni bir süreç içinde kurmak bu maksatla farklı egemen yapılar içinde olan parçalarını ana gövdeden ayrıştırmak ve birbirleriyle zaman içinde entegre etmek.

Şimdi BOP’un yukarda özetlemeye çalıştığımız olmaz ise olmazları açısında bakarsak emperyalizm 1991’e (I. Körfez savaşı), 2003’e (II. Körfez Savaşı) ve 2011’e (dış destekli Suriye iç savaşının başladığı tarih) göre yenilmiş midir, yoksa hedeflerine merhale merhale ilerlemektedir mi?

IŞİD’ın kurmaya çalıştığı devlet Sünni ve şeriatçı bir devlettir. Bu, emperyalizmin bölgede mevcut tekil yapılara son vererek Alevi, Sünni, Şii ve Kürt devletleri yaratma hedefini desteklemektedir. Ayrıca bu hareket Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ni, seçimleri yeni kazanan ve Irak’ın bütünlüğünü sağlamaya çalışan Maliki liderliğindeki Irak Merkezi Hükümetine karşı koruma operasyonudur. Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin Türkiye üzerinden ham petrol satışına muhalefet eden Maliki’ye İŞİD ile balans ayarı verilmektedir.

Rehinelere bir şey yapmazlar!

Saddam’ın devrilmesi ile bölgede güçlenen, Şii azınlıklara sahip körfez ülkelerini tehdit eden ve emperyalist hegemonyaya direnen Şii hilali ( İran, Irak, Lübnan Hizbullah) bölgede kurulacak radikal Sünni bir devletle dengelenmek istenmektedir. IŞİD bu amaca da hizmet etmektedir.

IŞİD kendisine biçilen görevde sınırları aşarsa ABD tarafından hava operasyonu da yapılır. Bu onun taşeron olmadığını asla göstermez. Musul Konsolosluğumuza baskın ve rehin alma operasyonu da Türkiye’ye ayar verme işlemidir. Merak etmeyin, rehinelere bir şey yapmazlar! Maksat hasıl olunca serbest bırakacaklar. Emperyal kırmızıçizgileri aşarlarsa başka taşeronlar vasıtası ile veya bizzat ABD tarafından İŞİD’e de ayar verilir.

Bugün ülkemiz kelimenin tam anlamıyla bölünme, parçalanma, çözülme ve dönüştürülme sürecindedir. Her gün bir önceki güne göre işler Türkiye açısından daha kötüye gitmektedir. Hizmet ettikleri emperyalist hedefler açısında IŞİD, PKK ve AKP arasında zerre kadar fark yoktur. Üçü de emperyalizmin alt yüklenicisidir! Erdoğan liderliğinde AKP iktidarı yalnız ülkemiz için değil bölgemiz içinde bir güvenlik sorunudur.

Bugün yaşadığımız bu sürece gelmemizi, konsolosluğumuzun basılmasını ve bayrağımızın bir çaput gibi alaşağı edilmesini daha iyi anlamanıza yardım edecek olan Dz. P. Kur. Alb. Yusuf Afat’ın “Vatan Nasıl?“ adlı kitabını okumanız için tavsiye ediyorum.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...