Ülkemizin güneyinde bulunan Suriye’de olduğu gibi kuzeyinde Ukrayna’da da işler iyice karıştı ve kriz tırmanıyor. Fakat burada yaşanan krizin esas nedeni bu bölgenin iç dinamiklerinin ortaya koyduğu koşulların bir sonucu değil. Ukrayna’da gördükleriniz, Suriye’dekiler gibi aynı büyük resmin birbiriyle çok yakından ilişkili parçalarıdır.

Ukrayna’da olaylar sandıktan çıkarak demokratik yollardan gelen iktidarın ikinci dalga “Turuncu Devrim” ile iktidardan darbeyle uzaklaştırılması sonucu başlamıştı. Biliyorsunuz bu ülkede ilk dalga “Turuncu Devrim” 2004’de arkasında emperyalizmin bireysel taşeronlarından biri olan George Soros tarafından sahneye konmuştu. Ama daha sonraki gelişmelerle bu ilk dalga geriye püskürtülmüştü!

ABD’nin lideri olduğu Batı, Ukrayna’yı önce Avrupa Birliği’ne (AB) daha sonra NATO’ya alarak doğuya doğru genişlemeye devam etmek ve Rusya’yı kuşatarak boğazını sıkmak istemektedir. Ukrayna’da ekonomik sorunların olduğu, gelir bölüşümündeki adaletsizliğin aşırı boyutlara ulaştığı, işsizliğin yüksekliği, yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlığı doğrudur ama bu ülkedeki halen yaşanan krizin esas nedeni bunlar değildir.

Çeteler yönetmekte

Bugün Ukrayna’yı emperyalist operasyonla iktidara gelmiş işbirlikçi çeteler yönetmektedir. İşbirlikçiler ülkelerinin sorunlarını çözemediği gibi sorunları katmerleştirir ve ülkelerini emperyalizmin hedeflerine uygun bir biçimde böldürürler. İşte bu nedenle Ukrayna bölünme, parçalanma ve istikrarsızlık sürecine girmiştir. Kısa ve orta vadede bu bölgede suların durulması mümkün değildir.

Bu yanlış ve işbirlikçi politikalar nedeniyle Ukrayna Kırım’ı kaybetmiştir. Bu konuda geriye dönüş artık imkansızdır. Gelişmeler göstermektedir ki, kopuş ve bölünme sadece Kırım ile de sınırlı kalmayacaktır. Ukrayna’nın ağırlıklı olarak Rusça konuşan ve sanayi bölgesi olan doğusu da hızla karışmaktadır. Bu bölgeye Rusya’nın açık müdahalesi çok muhtemeldir. Böyle olmasına rağmen Ukrayna yönetimi ülkenin doğusunda tansiyonu düşürecek hamleler yapmadığı gibi yangına körükle gitmekte ve Rusya’yı kışkırtmaktadır. Darbe ile iktidara gelen Ukrayna yönetiminin Rusya’ya karşı kışkırtıcı politikalarının arkasında ABD’nin olduğu bilinmeyen bir gerçek değildir.

Ukrayna’nın bir bütün olarak AB ve NATO’ya alınmasının Rusya tarafından yaşamsal tehdit olarak algılanacağı, bu konuda geri adım atmayacağı ve müdahale edeceği çok açıktı. Rusya gibi nükleer bir güçle açıktan silahlı çatışmanın göze alınamayacağı da aşikardı. O zaman ABD niçin Ukrayna krizinin tırmandırdı ve Rusya’yı köşeye sıkıştırmakta, hiç düşündünüz mü?

Kuşatmak, kaşımak, yarışa sokmak

Bunun cevabını küresel resimde aramak gerekir. ABD küresel liderliğini ve askeri üstünlüğünü devam ettirmek, enerji ve stratejik hammadde kaynaklarını üretimden tüketimine kadar kontrol etmek istemekte ve dünyanın hiçbir bölgesinde hegemonyasına direnen güç istememektedir.

Evet, dünyamız halen tek kutupludur ama ekonomik, siyasi ve askeri ağırlık merkezi doğuya doğru kaymaktadır. Yakın bir gelecekte ABD’nin liderliğinde bulunan Atlantik merkezli gücün karşısına Asya-Pasifik bölgesi tam tekmil çıkacaktır. Bunun emareleri şimdiden gözükmektedir.

İşte bu nedenle ABD, Asya-Pasifik bölgesinin küresel güç olma yeteneğine sahip ülkesi Çin ile Avrasya’nın bölgesel gücü Rusya’yı kuşatmaya, çevrelerinde istikrarsızlıklar yaratmaya ve onlara hasım ittifaklar tesis etmeye çalışmaktadır.

Kuşatmak, hassasiyetleri kaşımak ve silahlanma yarışına sokarak rakip ekonomiyi iflas ettirmek ABD’nin Çin ve Rusya’ya karşı kullanmaya çalıştığı en önemli silahlarıdır. Soğuk Savaş (1946-1990) döneminde Sovyetler Birliği bu silahlarla iflas ettirilmiş ve çökertilmiştir.

Yakasına yapışacaksınız!

ABD günümüzde NATO’yu da kullanarak tek kutuplu dünya düzenini sonsuza kadar sürdürebilmek için tüm cephelerde tam saha baskı uygulamaktadır. Afrika’da yapılan operasyonlar bile Çin’i kuşatmaya ve hareket serbestisini kısıtlamaya, enerji ve hammadde kaynaklarına ulaşmasını engellemeye yöneliktir. Türk Deniz Görev Grubu’nun 4 harp gemisi ile 27 Afrika ülkesine ziyareti ve Gine Körfezi’nde ABD Deniz Kuvvetleri ile beraber “Obangame Express 2014” tatbikatına iştirak ediliyor olması bu emperyal politikaya ülkemizin çıkarlarımız hilafına verdiği desteğin işaretidir.

Türkiye’de Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla darbe yapılmamış olsaydı gemilerimizi her an sıcak çatışmanın çıkabileceği Karadeniz’de veya yakınında bulundurmak yerine Afrika’ya gönderir miydik?

Ukrayna’da emperyalist operasyonlarla iktidara gelenler nasıl ülkelerini böldüler ve bölmeye devam ediyorlarsa, bugün ülkemizde iktidarı elinde bulunduran işbirlikçiler ülkemizi fiili olarak bölünme ve parçalanma sürecine sokmuşlardır. Ya bu sürece ve kaderinize razı olacaksınız ya da korkmadan ve sinmeden mücadele edecek, işbirlikçilerin yakasına yapışacaksınız.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...