Yaklaşık 2 hafta önce İran’daydım. Orada gördüklerimi ve yaşadıklarımı daha önce size söz vermeme rağmen yoğun gündem nedeniyle bugüne kadar yazmaya fırsat bulamadım. Bugün ve haftaya Salı günkü köşe yazılarımda size orada yaşadığım 6 günün izlenimlerini özetlemeye çalışacağım.

İran 75 milyon nüfusu ve 1,6 milyon km² ( Türkiye’nin iki katından daha fazla ) ile yüzölçümü olarak bizden büyük tek komşumuz. Dünyanın en dağlık ülkelerinden biri olan İran, M.Ö. 4000’lere dayanan tarihi ile yer küremizin en eski ve sürekli uygarlıklarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Avrasya coğrafyasında sahip olduğu stratejik konumu İran’a her dönem bölgesel güç olma potansiyelini bahşetmiştir.

Ülke nüfusunun yüzde 46’sı Fars, yüzde 33’ü Azeri Türkü, yüzde 2’si Türkmen, yüzde 1’i Kaşkay Türkü, yüzde 7’si Kürt, yüzde 2’si Arap, geriye kalan yüzde 9’u da Gilekler, Mezdaranlılar, Beluciler, Lurlar ve diğer etnik yapılardan oluşuyor. İnanç olarak İran’ın yüzde 90’ı Şii Müslüman yüzde 8’i Sünni Müslüman yüzde 2’si ise Bahailer, Zerdüştler, Hindular, Sabiiler, Yezidiler Yahudiler ve Hıristiyanlar.

Türkçe İran’da yaygın ve geçerli

Türkler için İran iletişim kurmak açısından hiç zorlanmayacağı bir ülke. Orada kaldığım süre içinde gittiğim her yerde farklı ağızla da olsa mutlaka Türkçe konuşabilecek birilerini buldum. Sadece bu gerçek bile büyük keyif verici ve biz Türkler için orada yaşamı kolaylaştırıcı bir unsur. İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi 2012 yılı içinde verdiği bir demeçte ‘’ İran nüfusunun yüzde 40’ı Türkçe konuşmaktadır ‘’ diyor. İran’ın dini ve İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarının tanımlanmasından ve denetiminden sorumlu lideri olan Ayetullah Ali Hamaney’in Türk olduğunu biliyor musunuz?

İran’ın davetlisi olarak 8 kişiden müteşekkil bir grupla bu ülkeyi ziyaret ettik. Hepimizin ortak yönü basın ve gazetecilik alanında faaliyet göstermemizdi. Farklı dünya görüşlerine sahiptik. Sanırım aralarında tek Kemalist bendim. Grup üyeleri olarak ilk defa bir araya gelmemize rağmen aramızdaki ilişkiler uygarca gelişti ve herhangi bir sorun yaşamadık.

Tahran İmam Humeyni havalimanına sabah ezanı vakti vardık. Varışımızı zaman olarak değil de vakit olarak belirtmemin nedeni ise havalimanında karşılaştığım ilk şeyin derinden gelen ve tüm terminal kompleksinde duyulabilen ezan sesi olmasıydı. İslam Devrimi’nin egemen olduğu bir ülkeye gelmiştik bu nedenle bunu pek garipsemedim. Fakat bir şey çok dikkatimi çekti, İran’dan ayrılıncaya kadar ibadethanelerin çok çok yakını dışında ezan sesini bir daha duymadım. Çünkü İran’da ezanlar hoparlörden okunmuyordu.

Kadınlar başını açmak istiyor

İlgimi çeken diğer bir husus da uçakta çok az başı örtülü bayan olmasına hatta bir çoğunun moda dergilerinin kapaklarına yaraşır kıyafette, güzellikte ve makyajda olmasına rağmen Tahran’da uçaktan inerken hepsinin isteksiz kapanışlarıydı. İran’da kaldığım süre içinde kadınların örtünme şekillerini gözlemlemeye çalıştım. Değerlendirmemin bilimsel bir veriye dayanmadığı biliyorum ama şunu söyleyebilirim; bugün yasak kalksa İran kadınlarının yüzde 65’i başını hemen yüzde 20’side zaman içinde açar. En fazla yüzde 15 başını örtmeye devam eder gibi geliyor bana.

İslam Devrimi’nin 33’uncu yılında olduğu bugün bile İnkılabi örtünme (saçlar gözükmeyecek şekilde veya çarşaf) şekli İranlı kadınların çok azı tarafından tercih edilmektedir. İran Yargıtay Başkanı Sadık Laricani’nin ‘’ Kadınların başının örtülmesi dini değil siyasi bir tercihtir. ‘’ beyanatını bana anlattılar.

İran’da bulunduğumuz süre içinde Tahran, Şiraz, Persepolis ve Kum’u görebilme şansını bulduk. Kayhan gazetesi ve Arapça yayın yapan El Alem televizyon kanalı ziyaretlerini ve burada basın mensubu ilgililerle yaptığımız görüşmeleri saymaz iseniz İran gezimiz tamamen kültürel ve turistikti denebilir.

İran’da diğer anlamaya çalıştığım konu yaptırımların bu ülkeyi ne kadar etkilediğiydi. Size şunu ifade edebilirim; İran’ın parası Riyal’in değerinde bir miktar düşmeyi, ithal mallardaki pahalanmayı ve bankacılık sistemindeki engeller nedeniyle bizler ( turistler ) için bu ülkede kredi kartı kullanmanın mümkün olmamasını saymaz iseniz piyasayı çok canlı buldum. Yiyecekler bol ve ucuz, özellikle enerjinin ( petrol, doğal gaz ve elektrik ) çok ucuz olması nedeniyle yaşam şartları orta ve düşük gelir grubuna mensup aileler için oldukça kolay. Hele yaşam koşulları ve pahalılık açısından Türkiye ile kıyaslarsanız sanki biz yaptırımların ağır yükü altında yaşıyoruz.

Haftaya Salı’ya İran’a devam edeceğiz

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...