Bu hafta size İran’dan yazıyorum. Geçtiğimiz Cuma gününden beri buradayım. Daha önce hiç ziyaret imkanı bulamadığım bu ülkeyi tanımaya, anlamaya ve Batı tarafından uygulanan yaptırımların etkisini tespit etmeye çalışıyorum. Müsaade ederseniz izlenimlerimi ve tespitlerimi size başka bir yazımda anlatacağım.

ABD ve İsrail tarafından İran’a karşı nükleer silah üretmeye çalıştığı yönünde yapılan suçlama nedeniyle burada bulunduğum süre içerisinde sağa-sola, köşe-bucağa ve etrafa daha dikkatli baktım ki belki bu suçlamayı doğrulayacak bir şey bulur muyum diye. Fakat şu ana kadar bu suçlamayı doğrulayacak herhangi bir delile rastlamadım.

Şaka bir yana bugüne kadar İran’ın nükleer silah üretmeye çalıştığını doğrulayan ve uluslararası kamuoyunu ikna edecek bir bulguya rastlanmamıştır. Fakat İran’a karşı bu suçlamaları ısrarla yapan İsrail’in nükleer silah kapasitesini doğrulayan, hatta ona ikinci darbe kabiliyeti kazandırdığını gösteren kanıtlar çoktur.

Kimlerin nükleer silahı var?

Haziran 2012 itibarıyla dünyada nükleer silaha sahip ülkeler ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail’dir. Bu ülkelerden ilk sekizi deklere edilen ve bilinen ülkelerdir. İsrail’in 500 civarında nükleer silahı olmasına rağmen sessiz kalmakta ve resmi olarak ‘’ bende nükleer silah var veya yok ‘’ dememektedir. Ayrıca Nükleer Silahsızlanma Anlaşması‘na da taraf olmamış ve imzalamamıştır.

İsrail Ortadoğu’da ABD hariç olmak üzere tek nükleer silaha sahip güç olmasının yanında halen yürüttüğü silahlanma politikaları ile ikinci darbe yeteneğini de geliştirmektedir.

Kısaca tarif etmek gerekirse nükleer silahlarla misilleme yapma imkanına ikinci darbe yeteneği denir. Kavramı daha iyi anlatabilmek için biraz açalım. İki ülke düşünelim ikisinin de nükleer silahları var. Ülkelerden biri diğerine yapacağı ilk darbede onun nükleer silahlarını tamamen imha ederse yani onun misilleme ( karşı saldırı ) yapma imkanını elinden alırsa onu teslime zorlar. Eğer tamamını imha edemez ise onun nükleer silahlarla misillemesine maruz kalır.

İlk nükleer saldırının veya ilk darbenin başarısı; sahip olunan nükleer başlık sayısı, saldırılan ülkedeki nükleer silahların yerlerinin tam olarak saptanabilmesi ve karşı tarafın ikinci darbe yeteneğinin gelişmişliği ile yakından ilgilidir.

İkinci darbe yeteneğinin gelişmişliği ise yer altı silolarına, uydu/müttefik ülkelerde bulundurulan nükleer silahlara ( ABD’nin Türkiye’de bulunan nükleer silahları bu kapsama girer ) ve özellikle denizaltılardan atılan nükleer silah kapasitesine bağlıdır.

İsrail’in nükleer füzeli denizaltıları

Almanya’da haftalık olarak yayınlanan Der Spiegel dergisinin raporuna göre İsrail Kiel/Almanya’da bulunan HDW tersanesinde 3 Dolpfin sınıfı denizaltı inşa ettirdi ve teslim aldı. Siparişini verdiği ve şu anda inşa halinde olan diğer 3 denizaltıyı ise 2017’ye kadar teslim alacak. Bu denizaltıların en büyük özelliği nükleer başlık taşıyan füzelerle donatılmış olmasıdır.

HDW tersanesi İsrail’e yaptığı denizaltılara nükleer başlıklı füze atabilme imkanını kazandırmaktadır. Nükleer başlıklı füzeler ise denizaltı gemileri İsrail’e intikal ettikten sonra İsrail Deniz Kuvvetleri tarafından yüklenecektir. Almanya bu gerçeği bilmesine rağmen yapılan anlaşma gereği bunu gizlemektedir. Ayrıca Almanya İsrail’e denizaltıların alımı konusunda finansal olarak ta kolaylıklar sunmaktadır. Der Spiegel bu haberi Alman Savunma Bakanlığı’ndan emekli olan üst düzey bir görevliye dayandırmaktadır.

İsrail için yapılan bu denizaltıların diğer önemli bir özelliği Havadan Bağımsız Tahrik ( Air-Independent Propulsion ) sistemine sahip olmasıdır. Bu sistem sayesinde denizaltıların sualtında kalış süresi artmaktadır.

İsrail’in halen envanterde bulunan ve adları Dolphin, Leviathan, Tkuma olan denizaltıların sayısı 2017’de 6’ya çıkacaktır. İsrail Savunma Bakanlığı Almanya’ya 3 denizaltı daha yaptırmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Eğer buda gerçekleşirse İsrail’in denizaltı sayısı 9’a çıkacaktır. İsrail küçük bir ülkedir. Antalya ilimizin sahil uzunlu kadar bile sahili yoktur.

Nükleer başlıklı füze atabilen denizaltılara sahip olmak savunma endişeleri ile açıklanabilecek bir durum değildir. Bu açıkça ikinci darbe yeteneğini artırmaktır. Ama kime karşı? İsrail’in çevresinde kimsenin nükleer silahı yoktur. Buna yüz ölçüm olarak kendinden yaklaşık 30 kat daha büyük Türkiye bile dahildir.

Nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu’da ve barış içinde bir dünyada yaşamak dileği ile,

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...