ABD’de gerçekleştirilen ve dünya tarihinde çok büyük değişikliklere neden olan ve bazı bakımlardan milat sayılabilecek terörist saldırının 11’inci yılını idrak etmemiz nedeniyle geçtiğimiz 11 Eylül tarihinde planladığım bu yazıyı daha güncel ve ivedilikli konular nedeniyle ancak bugün yazabildim.

Sevgili okurlar, sonuçları itibarıyla dünya tarihini en çok etkileyen ve hala etkilemeye devam eden iki büyük hava saldırısı olmuştur. 56 yıl ara ile olan bu saldırılardan birincisi Amerikan malı B-29 tipi bombardıman uçakları ile yapıldı. 2 sortide (Sorti; Havacılıkta uçağın her bir kalkışı için kullanılan terimdir.) gerçekleştirilen bu saldırının ilk sortisi; 6 Ağustos 1945’de Little Boy kod adlı Uranyum-235 tipi atom bombasının Hiroşima’ya atılması ile ikinci sortisi ise; 3 gün sonra 9 Ağustos 1945’de Fat Man kod adlı Plütonyum-239 tipi atom bombasının Nagazaki’ye atılması ile gerçekleştirildi.

Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine yapılan bu Amerikan katliamında yaklaşık 225 bin sivil insan yaşamını kaybetti.

İkinci büyük hava saldırısı ise 4 sorti halinde yine Amerikan malı ama bu sefer sivil yolcu uçakları ile 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Birinci ve ikinci sortiler; Boeing-767 tipi iki uçakla New York’daki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine, üçüncü sorti; ABD Savunma Bakanlığı’nın Washington DC’de bulunan karargahı Pentagon’a yapılmış, dördüncü sorti ise; yolcularla teröristler arasında çıktığı söylenen mücadele sonucunda hedefine varamadan Pennsylvania kırsalına düşmüştür.

ABD’de 4 sorti halinde yapılan ancak birisi başarısız olan bu saldırıda toplam 2974 insan yaşamanı yitirmiştir. Fakat bu saldırı gerekçe gösterilerek ve teröre karşı tüm dünyada savaş ilan edildiği söylenerek İslam dünyasına karşı başlatılan savaşta yalnız Irak’ta yaşamını kaybeden Müslüman sayısı bugün itibarıyla 1.455.590’dır.

Saldırı öncesinde ihbar vardı

Geçtiğimiz günlerde New York Times gazetesinin verdiği habere göre 6 Ağustos 2001 tarihinde yani saldırıdan 35 gün önce Başkan Bush’a verilen günlük brifingde “Usame Bin Laden’in ABD’yi vurmak için kararlı olduğunu ve çok yakında saldıracağı” istihbaratı CIA tarafından “Top Secret” (Çok Gizli) gizlilik derecesi ile rapor edilmiştir. Böyle bir rapor olmasına rağmen alınan tedbir ve gösterilen reaksiyon bir hiçtir. Çünkü hesap başkadır!

11 Eylül saldırısı hem ABD hem de dünya tarihinde gerçekten büyük değişikliklere neden olmuştur. ABD bu saldırıyı bahane ederek tek kutuplu küresel liderliğini ve hegemonyasını sürdürmek için sahip olduğu askeri üstünlüğü kural tanımaz bir biçimde kullanabilme şansını elde etmiştir.

ABD yine bu saldırı sayesinde ülke içinde daha fazla polis devleti olabilme ve sivil özgürlükleri güvenliği gerekçe göstererek kısıtlama fırsatını yakalamıştır.

Bu saldırının ABD’ye verdiği diğer bir kazanımda “Soğuk savaş” bitiminden sonra ihtiyaç duyduğu düşman için yapay olarak yarattığı “Köktendinci İslam tehdidini” somutlaştırma ve dünya kamuoyunu bununla inandırma imkanıdır.

Saldırının hemen sonrasında Bush tarafından terör düşman ilan edilmiş ve teröre karşı küresel savaş başlatılmıştır. Bugüne kadar 11 yıl geçmesine rağmen bu savaş artan ve yayılan boyutlarda hala devam etmektedir.

ABD’nin diğer açmazı terörü düşman ilan etmektir. Çünkü terör düşman olamaz, ancak muhtemel düşmanlar için kullanılabilecek bir yöntem veya silahtır. Örneğin bugün Suriye’de günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş olan terörizm Suriye’nin düşmanı değildir. Buradaki terör Suriye’ye düşmanca tutum takınan, ABD, İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin hedeflerine ulaşmak için yöntemi veya silahıdır.

11 Eylül saldırısı olmasaydı?

“Düşman terörizmdir” demek ve düşmanı belirsizleştirmek dünyanın her yerine kural tanımaz bir biçimde müdahale edebilmenin gerekçesini yaratmak içindir. Eğer 11 Eylül saldırısı olmasaydı uluslararası kurallar hiçe sayılarak Afganistan’a, Irak’a, Libya’ya müdahale edilebilir miydi? ABD Ortadoğu’ya ve Körfez’e tüm ağırlıklarıyla yerleşebilir miydi? Suriye’ye ve İran’a karşı şu anda sürdürülen örtülü savaş yapılabilir miydi?

11 Eylül saldırısının akşamında “Usame Bin Laden ve El kaide” sorumlu ilan edildi. Bir hafta geçmeden Afganistan’ın istilası gündeme geldi. Seneler bile sürebilecek Afganistan’a karşı savaş planları hazırdı bile! Halbuki “Soğuk savaş” döneminde Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaline direnilmesi için El Kaide ABD tarafından kurdurulmuş, lideri Usame CIA kamplarında eğitim almıştır.

CIA, Arap orjinli ajanları vasıtası ile daha önce kendisi tarafından kurdurulan El Kaide içinde hep var oldu. 11 Eylül 2001 öncesi neler planlandığını öğrendiler. Belki de bu planlamayı içeride bulundurdukları ajanlar vasıtası ile özendirdiler! Daha sonra derin ABD devleti bu planın gerçekleştirilmesinin önünü açtı. 2974 Amerikalı, ABD’nin büyük çıkarları için kurban edilebilirdi!

Evet, her iki hava saldırısından da ABD sorumludur. Birincisinde direkt olarak sorumludur, ikincisinde ise sorumluluk azmettirici ve özendirici olma seviyesindedir.

1945’de Hiroşima ve Nagazaki‘ye yapılan hava saldırısı; Uzakdoğu’nun yükselen bölgesel gücü Japonya’yı dize getirmek, uydu yapmak ve bölgeye yerleşmek içindi. 2001’de yapılan hava saldırısı ise; düşmanı somutlaştırmak ve ABD kamuoyunu düşmanın varlığına inandırmak, Ortadoğu bölgesine yerleşmek, tek kutuplu dünya düzenini sürdürebilmek ve küresel hegemonyaya direnen güçlere terör bahanesi ile müdahale edebilmek için yapıldı.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...