Geçtiğimiz hafta sınıf arkadaşım ve dostum Cem Gürdeniz’in Meclis’e soruşturma önergesi verilen LPD (Havuzlu Çıkarma Gemisi) hakkında Oda Tv’de değerlendirmesi çıktı. Sn. Gürdeniz, yazısının başında LPD projesinin “Hangi tersaneye verildiği ve maliyet farklılığı bu yazının ilgi alanına girmiyor” diye başlamış ve Türkiye’nin LPD’ye olan vazgeçilemez ve ertelenemez ihtiyacını çok güzel ortaya koymuş. Kendisine yürekten katılıyorum.

Biz de görevdeyken LPD projesine emeği geçenlerden olduk. Başında bulunduğum Deniz Kuvvetleri Komuta Kontrol Daire Başkanlığı olarak bu gemiye olan harekat ihtiyacımızı ortaya koyduk, geminin hangi özelliklere ve niteliklere sahip olması gerektiğini belirledik ve Amiraller Kurulu’ndan onayını aldık.

RMK, SEDEF, DESAN

Bugün size Sn. Gürdeniz’in yazısında değinmediği LPD’nin ihale sürecinden bahsedeceğim. Esasında bu konuyu yaklaşık 1,5 yıl önce yazmıştım. Ama şartlar ve özellikle yarın genel seçimin olması, paranızı kimlere emanet edeceğinizi bilmeniz açısından faydalı olacağına inandığımdan konuyu tekrar gündeme getiriyorum.

Projenin çıplak maliyeti yaklaşık 650 milyon avro. Gemiye takılacak silahlar, sistemler, taşıyacağı küçük çıkarma gemileri ve üzerinde bulunduracağı helikopterler bu maliyete dahil değil. Başında zamanın başbakanı Erdoğan’ın bulunduğu Savunma Sanayi İcra Komitesi, 26 Aralık 2013 tarihinde teklif değerlendirme çalışmalarını tamamlar ve LPD ihalesini Sedef Gemi İnşaatı AŞ’ye verir. Esasında LPD ihalesine RMK Marine, SEDEF ve DESAN olmak üzere üç tersane girmişti. RMK’nın önerdiği LPD yüzde yüz milli dizayndı.

Yerli değil İspanyol

İhaleyi kazanan Sedef Tersanesi projeye İspanyol Navantia Tersanesi ile girdi. İspanyol Juan Carlos sınıfı LPD inşa edilecekler. İnşa süresince mühendislik hizmetleri İspanyollar tarafından verilecek. Sedef Tersanesi’nde inşa edilecek gemi yerli olmayacak. Türkiye’de yapılmış her şeyi ile İspanyol gemisi olacak. Bu arada İspanyol Navantia Tersanesi’nin büyük mali sıkıntı çektiğini ve kapanmak üzere olduğunu, bu proje ile şimdilik kurtulduğunu da İspanyol basınından öğreniyoruz.

İhale sırasında en düşük teklif RMK tarafından verilmesine rağmen kazanan Sedef Tersanesi olarak açıklanıyor. Bu tersanenin mali sıkıntı içinde olduğu, 400 milyon avro borcu olduğu ve personel maaşlarını ödemede güçlük çektiği sektörden aldığımız duyumlar arasında. Diğer taraftan projenin 200 milyon avroyu aşan teminat yükümlülüğü de var. Sıkıntı içinde olan, işçilerinin asgari ücretlerini bile ödeyemediği söylenen bu tersane teminatı acaba nereden buldu?

Ülkemizin çıkarına değil

Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın vizyonu; Ülkemizin stratejik savunma ve güvenlik ihtiyaçlarına teknolojik gelişmeler doğrultusunda özgün yurt içi çözümler sunan, uluslararası pazara entegre ve rekabetçi bir savunma sanayine yön veren uzman tedarik kurumu olmaktır. Vizyon böyle iken RMK Tersanesi’nin tamamı milli olan LPD dizaynı ihalede ayak oyunları ile yarışma dışında bırakılmıştır. Çünkü RMK’nın sahibi Koç Grubu’dur ve düşman olarak görülmektedir.

Sonuç olarak LPD ihalesinde yapılan tercih tarafsız ve ülkemizin çıkarına değil. Çok iyi biliyoruz ki, bu Erdoğan’ın seçimidir. Bunun ipuçlarını 17-25 Aralık 2014 Yolsuzluk Operasyonları sırasında medyaya sızan Tayyip Erdoğan-Metin Kalkavan telefon görüşmelerinde bulabilirsiniz.

Gemi inşaat sektörünü yakından tanıdığımızdan hemen hemen herkesle konuştuk. Genel kanı “ihalede şaibe” olduğu. Keşke yalnız LPD olsa! Son 13 yıldır yapılan büyük çaplı tüm ihaleler şaibelidir demek abartı sayılmaz. İhaleler çalmanın, yandaşlara kaynak aktarımının ve yeni zenginler yaratmanın hiçbir dönemde olmadığı kadar yaygın enstrümanı olmuştur. Varın gerisini siz tahmin edin! “Çalıyorlar ama hizmet ediyorlar diyorsanız” ve içinize siniyorsa vurun “evet” mührünü gitsin, acı çekmeye devam!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...