“Haydut devlet” tanımlaması ilk defa ABD tarafından 1990’lı yılların sonunda yapıldı, uluslararası siyasi literatüre girdi ve NATO planlarında yer aldı. Orijinal dilinde “Rogue state” olarak adlandırılan “Haydut devlet” genel olarak çevresine istikrarsızlık yayan, otoriter olan, özgürlükleri kısıtlayan, demokrasiyi yeşertmeyen, terörizme destek veren ve kitle imha silahlarının yaygınlaşmasına yardım eden devletler için kullanılmaktadır.

Esasında bu tanımlama ABD’nin yüksek çıkarları için kısa veya uzun dönemde müdahale etmeyi planladığı devletleri işaret etmek ve müdahaleye meşruiyet sağlamak için yapılır. ABD’nin geçmişte (Afganistan, Irak, Libya, Eski Yugoslavya) ve halen (İran, Kuzey Kore, Suriye, Sudan) “Haydut devlet” olarak tanımladığı ülkelere bakarsanız sanırım ne kastettiğim daha kolay anlaşılacaktır.

Küresel olarak yaptıklarından dolayı ABD’yi de “Haydut devlet” olarak nitelendiren devletler ve akademik çevreler vardır. Ama bu iddiaların arkasında yeterli güç olmadığından pratikte bir değeri şimdilik yoktur.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu yönetiminde Türkiye’nin Batı tarafından her geçen gün “Haydut devlet” tanımlamasının içine doğru taşındığı anlayabilen için aşikardır.

Dubai

Batı medyasının ve devlet adamlarının söylemlerinde Türkiye’de sansürün yaygın olduğu, diktatörlüğe doğru koşar adım giden otoriter bir yönetimin bulunduğu, özgürlüklerin her geçen gün kısıtlandığı, teröre destek verildiği, IŞİD, El-Nusra, El-Kaide ve Hamas ile işbirliği içinde olunduğu ve terörün finansmanında Yasin El Kadı gibi adamlarla hangi fırıldakların çevrildiği ve Afrika’da hangi ortaklıkların bulunduğu artık sıkça dile getirilmektedir.

Geçen gün uluslararası ticaret yapan bir sınıf arkadaşım anlattı; Ticaret için sıkça gittiği ve oturma izni olduğu Dubai’de oturma iznini uzatmak için başvurmuş. Genel olarak en geç 10 gün içinde gelen izin bu sefer 1 ay geçmesine rağmen gelmemiş. Şahsen başvurmuş, ne olduğunu ve niye geciktiğini anlamak için.

Yetkili Türkiye’nin artık Irak ve Suriye ile aynı kategoriye alındığını, titiz bir çalışma yapmak zorunda olduklarını söylemiş ve devam etmiş; “İş adamı diye vize veya oturma izni veriyoruz sonrasında IŞİD militanı çıkıyorlar.”

Arap Yarımadası’nda yer alan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan 7 emirlikten birisi olan ve yüzölçümü olarak Türkiye’nin 200’de biri büyüklüğünde Dubai Türkiye’yi ABD’nin “Haydut devlet” sınıflandırmasına dahil ettiği devletler kategorisine alıyor. Bu tesadüf olabilir mi? ABD’nin bilgisi haricinde yapıldığını söyleyebilir misiniz?

FATF

Uluslararası para aklama ve terörün finansmanını takiple görevli FATF (The Financial Action Task Force) yani Finansal Eylem Görev Gücü Türkiye’yi riskli ülkeler statüsünde tutuyor. FATF sizden (Türkiye’den) teröre finansman desteği sağladığınız konusunda şüphe ediyoruz demek istiyor.

Türkiye’nin Suriye’ye terör ihraç ettiğini, teröristlere silah ve mühimmat gönderdiğini, durdurulan tırlarda neler olduğunu biliyorlar ve ellerinde belgeleri var. Paris’te 17 masum insanın ölümüne neden olan terör eylemin arkasından yapılan ve 50’ye yakın devlet, hükumet başkanları ve bakanların katıldığı yürüyüşte Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Başbakan Davutoğu’na tavrı çok açık. “Siz teröre destek veriyorsunuz” demek istiyor.

Erdoğan ve Davutoğlu’nu bu yola Batı soktu. Gerçekte Suriye’de yaklaşık 4 yıldır devam eden vekalet savaşının ve dış destekli terörün arkasında Batı var, bizimkiler kullanıldı diyorsanız, haklısınız derim. Ama onlar güçlü ve hukuku çiğneme hakları var. Eğer yeterince güçlü değilseniz hukuku çiğneyen ve yok sayan en son siz olmalısınız. Bu hatayı yaptınız, sizi tepe tepe kullandılar şimdi ipinizi çekmek istiyorlar.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...