Batılı devletlerin 1 Temmuz’dan itibaren İran’a karşı uygulamaya başladığı petrol ambargosuna karşı ilk reaksiyonlar gelmeye başladı. İran aynı anda 3 gün süreli Büyük Peygamber-7 ( The Great Prophet-7 ) kod adında bir füze tatbikatı başlattı. İranlı yetkililer “ Tatbikatın hedefinin yaşamsal çıkarlarımızı ve ulusal değerlerimizi koruyabileceğimizi göstermektir “ dediler.

Tatbikatta orta menzilli Şahap-3 ( 1300 km, İsrail’e erişebilir ) ve kısa menzilli Şahap-1 ve Şahap-2 füzeleri de denendi. Bu denemelerden sonra İranlı komutanlar “ Bu testler İran’a karşı askeri müdahale masadadır diyenler için yapılmıştır “ açıklamasını yaptılar.

İran aynı zamanda dünyada deniz yolu ile taşınan petrolün yüzde 40’ının geçtiği Hürmüz’de kontrolleri sıklaştırdı. Bazı İranlı parlamenterler İran Meclisi’ne petrol ambargosuna destek veren ülkelerin gemilerinin Hürmüz’den geçişinin yasaklanmasına dair önerge verdiler.

Gerek yukarda özetlemeye çalıştığım son 5 günlük gelişmeler gerekse geçen ay İran’da bulunduğum süre içinde edindiğim izlenimlere dayanarak size şu somut değerlendirmeyi yapabilirim. İran’ın nükleer enerjiye sahip olma ve uranyum zenginleştirme hedefinden asla vazgeçmeyeceğini, bunu ulusal onur sorunu olarak gördüğünü, her türlü baskıya direnme kararlılığında olduğunu ve askeri müdahale tehdidi ile korkutulup rota değişikliğine zorlanamayacağını düşünmekteyim.

Mollalar kenti Kum

İran’da bulunduğumuz süre içinde Tahran’dan başka ziyaret etme şansını bulduğumuz diğer bir kent Kum’du. Burası İran İslam Devriminin temellerinin atıldığı bir yer. Günümüzde mollalar şehri olarak bilinmekte. Tahran’ın 156 km güneybatısında olan Kum Şiilerce önemli bir ziyaret yeri.

Kum’da İmam Ali ibn Musa al-Rida’nın kız kardeşi Fatima’nın Şiilerce kutsal kabul edilen türbesi var. Bu türbe; ibadet yerleri, avlusu, yatılı öğrenciler için kalacak yerleri ve medresesi ile adeta bir kampus gibi.

Biz de arkadaşlarımla birlikte burasını hem de çok özel zamanda Peygamberimiz Muhammed’in peygamberlikle görevlendirildiği gecede ziyaret ettik. Bu nedenle çok kalabalıktı ve “ iğne atsan yere düşmez “ bir durumdaydı. Bu kutsal gece Türkiye’de bir gün farkla Miraç kandili olarak kutlanmaktadır. Türbenin ihtişamı ve mimarisi gerçekten göz alıcıydı.

Yetkililerden aldığımız bilgiye göre burada 100 bin talebe İslami konularda eğitim alıyor. Bunun 70 bini erkek kalan 30 bini kadın. 100 ülkeden 10 bin yabancı öğrenci var. Türbede gezerken 3 Türk öğrenci ile muhabbet etme imkanını yakaladım. Öğrenciler Caferi olduklarını, her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını, ayda 300 riyal harçlık aldıklarını ve eğitimleri bitince Türkiye’ye döneceklerini söylediler.

Şarap Pers icadı

İran’da gezme şansını elde ettiğimiz diğer bir şehirde Şiraz. Pers İmparatorluğu’nun yıllarca başkenti olması ile bilinen, şarabı, şiirleri ve çiçekleri ile meşhur bir yerleşim yeri. Dünyaca ünlü Şiraz üzümü ve şarabı bu bölgeye aittir. Yapılışı bugünkünden farklı da olsa şarap esasında bir Pers icadıdır. Şiraz üzümü ilk defa İslam Devriminden sonra Kanada’ya göçmüş İranlı Musevilerce yanlarında götürülerek orada yetiştirilmeye başlanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Şiraz üzümünün en önemli özelliği çekirdeksiz, çok tatlı ve siyah olmasıdır.

İran’da yemek alışkanlıkları ve lezzet bize çok yabancı değil. Daha fazla baharat, renkli pilavlar, safran biraz Hint yemeklerine benzeme en büyük farklılıklarımız. Kebap orada da kebap, aç kalmazsınız. İçki yok ve satılmıyor. Fakat içkinin kolayca bulunabileceğini ve evde içilebileceğini söylediler.

Şiraz’da gezilecek çok yer var. Burası İran’ın kültür başkenti sayılır. Persepolis ve Hafız Şirazi’nin türbesi burada gidilecek yerlerin başında olmalıdır.

MÖ 600’ncı yüzyılın sonlarında Pers Kralı 1. Darius ( Dara ) tarafından kurulan Persepolis Şiraz’ın 55 km kuzeydoğusundadır. Tarihteki Pers İmparatorluğu’nu daha iyi anlayabilmek için gerçekten görülmeye değer bir yer.

14’üncü yüzyılda yaşamış gerçek adı Şemsettin Muhammed olan ve Farsçanın en büyük şairlerinden biri kabul edilen Hafız Şirazi’de Şiraz’da doğdu ve şöhreti sağlığında tüm İslam alemine yayıldı. Olağanüstü dil inceliği, insanın duygularını harekete geçiren lirik anlatım yeteneği ile yazdığı gazelleri tüm dünyada ün kazandı. Hafız Şirazi Türk şairlerini ve Avrupa şiirini de etkilemiştir. Yahya Kemal Beyatlı’nın “ Rindilerin Ölümü “ şiiri Hafız’ı konu eder. Hafız’dan esinlenen Alman şairi Goethe “ West-Östlicher Divan “ ( Batı-Doğu Divanı ) adlı yapıtını kaleme almıştır.

İşte bu şairin anıtmezar haline getirilen türbesini Şiraz’da ziyaret ettik. Gerçekten etkilenmemek mümkün değildi. Anıtmezara yaklaşırken müzik eşliğinde gazellerini dinlemeye başlıyorsunuz. Türbede sessizlik değil Hafız’ın beyitleri çınlıyor. Mermer mezarın üstünde Şirazi’nin beyitleri yazıyor. Türbede her yerde insanlar, çiftler, sevgililer yan yana oturmuşlar Hafız’ın duygulara hitap eden beyitlerini dinliyorlar ve mırıldanıyorlar. Bir çift sevgili gördüm mezarın başında, göz göze ve diz dize gelmişler Hafız’ın beyitlerini okuyorlar karşılıklı olarak. Görmeliydiniz!

İran gezimizden aktardıklarımıza şimdilik son noktayı koyuyoruz.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...