Güleni İade Ederler mi

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Trump, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı (Homeland Security), FBI (Federal Araştırma Bürosu) ve CIA’den (Merkezi İstihbarat Örgütü) ayrı ayrı olmak üzere, 1990’lı yılların sonundan beri Pensilvanya-ABD’de yaşayan Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilebilme durumunun ve şartlarının araştırılmasını istedi. Daha da önemlisi; ABD Başkanı Trump’tan böyle bir isteğin yapıldığı basına sızdırıldı.

Trump yönetiminin buradaki amacı Gülen’i iade etmek değil; iade edilebileceği olasılığı üzerinden Türkiye’deki iktidar iradesine yönlendirme yapmak, hatta yine bu haber üzerinden Türkiye’deki iktidar iradesine kendi halkını kandırabilmesine yönelik imkân sağlamaktı. 15 Temmuz 2016’da yapılan darbe girişiminden hemen sonra yazmıştık; “ABD’nin Fetullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmesine imkân ve ihtimal yoktur” diye. Bugün itibarıyla, yine aynı noktadayım.

Ayrıca; iktidarın Gülen’in iadesinde samimi olduğuna da inanmak güç. İadesi peşinde olan, geçen yıl 5 Haziran 2017 Tarihli Resmî Gazetede Gülen’in vatandaşlıktan çıkarılması ilanını yayınlatmazdı.

En İyi İhraç Ürününüz Ordunuz!

Diyelim ki; ABD Başkanı Trump gerçekten samimi ve Gülen’i Türkiye’ye iade etmek istiyor. Buna ABD derin devlet sitemi asla müsaade etmez, yargı veya başka bir yöntemle engellerler. Çünkü ABD derin devlet sistemi, Gülen ile iş yaptı ve yapmaya devam etmek istiyor. Ayrıca; darbe girişiminin öncesinde de haberleri vardı! Tabii ki hiç kimse ABD için vazgeçilmez değil. Gülen’den de vazgeçerler! Ama karşılığını da beklerler! Mesela; İran konusunda öne atılmanızı ve çocuklarınızı ölüme göndermeniz gibi! Zaten, ABD derin devletinin sesi olan Soros; “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur” dememiş miydi?

Yine geçen ay ABD’nin, PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan için 12 milyon dolar ödül koyması da manipülasyona yönelik bir girişimdi! Yoksa; ABD bölgede Kürt Devleti kurma girişiminden vazgeçiyor ve bugüne kadar bu konuda kat ettiği mesafeyi yok sayıyor değildi. Burada ana amaçlar;

  1. PKK’ya ayar vermek,
  2. Tekrar gündeme sokmayı planladıkları açılımların önünü açmak,
  3. Suriye’yi parçalamak için iş birliğini geliştirmek,
  4. Türkiye’yi İran’a karşı konumlandırmaktır.

Amaç; Cinayetin Üstünü Örtmek

Gülen’in iade edilebileceği haberleri üzerinden epey bir zaman geçmesine rağmen; ABD’de görüşleri istenen kurumlardan henüz bir yorum gelmedi. Bu suskunluğa Gülen’in avukatları da dahil. Yani herkes durumu biliyor, bilmeyen ise iktidarın elindeki merkez akım medya ile her gün kandırılan ve aldatılan Türkiye’de yaşayan kitleler.

Trump yönetiminin Gülen’in iade edilebileceği haberleri de dahil olmak üzere, son iki ayda (Ekim-Kasım 2018) Türkiye’ye yönelik açık ve kapalı operasyonların önemli hatta birinci hedeflerinden biri de Kaşıkçı cinayetinin üstünün örtülmesine yönelik Türkiye’deki iktidarın susturulmasıdır.

Dört Ülke Farklı Tavır İzliyor

Bildiğiniz gibi; Suudi Arabistan vatandaşı, halen Suudi Arabistan’ı fiili olarak yöneten Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın enerjik muhalifi, Washington Post yazarı, Müslüman Kardeşler’in (İhvan) destekçisi ve Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi ile sıkı fıkı ilişkiler içinde olan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de, İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda hunharca katledilmişti. Tüm dünya bu cinayetin arkasında Muhammed bin Selman’ın olduğunu biliyor ama sadece dördü çok farklı bir tavır izliyor.

ABD ve İsrail, bu işi bazı günah keçilerinin üzerine yıkarak kapatmak istiyor. Ortadoğu’da kotardıkları planları için Muhammed bin Selman’ı şimdilik vazgeçilmez görüyorlar ve harcanmasını istemiyorlar! Çünkü bu ülkeleri yönetenler, ülkelerinin çıkarlarının bu hunharca cinayetin üstünün örtülmesinden yana olduğunu düşünüyor, insani ve evrensel ilkeleri ve değerleri menfaatleri için yok sayıyorlar. Suudi Arabistan’ın durumu malum; zaten çağdışı bir rejim ve her zaman radikal İslami terör örgütlerinin arkasında bulunmuş bir yapı.

Bu Siyaset Ülkemize Kazandırmaz, Kaybettirir!

Türkiye’nin bu cinayete karşı tavrı farklı. Farkın nedeni ise Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi. Bu iradenin yönetiminde Türkiye, Kaşıkçı cinayetini en başından itibaren ayrıntıları ile tespit etmesine, cinayeti dinlemesine ve bilmesine rağmen ikircikli davranış biçimini benimsiyor. Türkiye’yi yöneten iktidar, bilgileri basına yavaş yavaş sızdırıp cinayeti ayrıntıları ile bildiğini göstererek, pazarlık gücü elde etmeye çalışıyor.

Amaç;

  1. ABD ile arayı iyice düzeltmek, Zarrab, Halk Bankası, İran’a yönelik ambargonun devlet eliyle kısa devre edilmesi ve kişisel menfaatler sağlanması konularında ABD tarafından kesilecek faturanın bedelini azaltmak,
  2. İflas durumunda bulunan ekonomi için Suudi Arabistan’dan para sızdırmak,
  3. Sünni İslam dünyasının liderliği için Suudi Arabistan’a karşı durumsal ve itibar üstünlüğü sağlamaktır.

Ezcümle iktidar, Kaşıkçı cinayetine başından itibaren ilkeler ve değerler manzumesi ile Türkiye’nin menfaatleri ve itibarı açısından değil; kendi çıkarları açısından bu olayı nasıl kullanabilirim, fırsata çevirebilirim ve pazarlık gücü olarak istismar edebilirimin içinde olmuştur. Bu siyaset; ülkemize ve milletimize kazandırmaz, sadece kaybettirir.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...