Geçtiğimiz Perşembe İskoçya’da yapılan bağımsızlık referandumunda sandık başına giden İskoçlar az bir farkla “hayır” dediler. Bunun anlamı İskoçlar ile İngilizler arasındaki 307 yıllık gönüllü birlikteliğe devam edilecek olması ve İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’dan meydana gelen Birleşik Krallık’ın (BK) şimdilik bölünmemesidir.

Şimdilik dedik çünkü İskoçların içlerinde bulunan ve tarihin derinliklerinden gelen bağımsızlık ateşi alınan bu sonuç ile söndürülemez. Sadece ertelenir! İskoçların başka bir bağımsızlık referandumu için bugünden tezi yok çalışmaya başlayacağından şüpheniz olmasın.

Bağımsızlık taraftarları kaybetti çünkü Batı dünyası bütün kurumları ile referandumdan “hayır” çıkması için İskoçya üzerinde büyük baskı kurdu. Emperyalizm bu işe şimdilik hayır dedi. Çünkü halen devam eden küresel savaşta kullanılan BK’nın güç kaybetmemesi lazım!

Bir zamanların üzerinde güneş batmayan imparatorluğu, böl ve yönet siyasetinin en usta uygulayıcısı, sanayi devriminin gerçekleştiği topraklar, emperyalizm kavramının doğduğu yerler ve geçmiş dönemin emperyalizmin ağababası olan bir ülke nasıl oldu da, bölünmenin eşiğinden kıl payı kurtuldu? Bugün bu konuyu kısaca işleyeceğiz ve biraz ezber bozmaya çalışacağız.

Günümüzde emperyalizm nedir?

Farklı dünya görüşlerine göre çok çeşitli emperyalizm tarifleri var. Hepsi kendi içinde tutarlı ve doğru! Ben ise günümüzde aldığı pozisyon itibarıyla emperyalizmi; Bir devletin veya bir grubun başka devlet, devletler veya topyekun dünya halkları üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunma ve hegemonya kurma çalışmasıdır diye tanımlıyorum.

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) sonunda Avrupa odaklı emperyalist güç merkezi batıya Amerika’ya kayar. Eskinin başat gücü İngiltere görevi eski kolonisi ABD’ye bırakmak zorunda kalır. İkinci Dünya Savaşı’nın (1939-1945) bitmesi ile birlikte ABD iyice rakipsiz kalır. Artık emperyalistler arasında çelişki ve rekabet bitirilmiş, ABD liderliğini ilan etmiş ve sıra dünyayı yeniden şekillendirmeye gelmiştir. Ama buna büyük bir itiraz gelir. Bu karşı gelişin merkezi Sovyetler Birliği ve onun başkenti Moskova’dır.

Soğuk Savaş (1947-1991) yaşanır, Sovyetler Birliği kuşatılır, silahlanma yarışına sokulur ve sonunda iflas ettirilerek çökertilir ve dağıtılır. Tek kutuplu dünya düzene geçilir. Bu düzenin merkezi ABD ve onun başkenti Washington’dur. ABD bu düzeni sonsuza kadar devam ettirmek istemektedir.

Yeni emperyalist güç kimdir?

ABD’nin bu düzenine ve küresel hegemonyasına karşı yine itirazlar vardır. Aynı zamanda dünyanın ekonomik, siyasi ve askeri ağırlık merkezi doğuya ve özellikle de Asya Pasifik bölgesine doğru kaymaktadır. ABD, her tarafta hegemonyaya direnenleri ezmek, yer kürenin siyasi ve ekonomik düzeni şekillendirmek ve ağırlık merkezinin kayışını durdurmak için 11 Eylül 2001 bahanesini kullanarak halen devam eden 3’üncü küresel savaşı başlatır.

Dünyada bunlar olurken emperyalist güç merkezi yine el değiştirir. Yeni güç kapital-finans sistemidir. ABD’den görevi devralan yeni emperyalist güç artık milliyeti olamayan karargahı dünyanın her yerinde olabilen dev şirketlerdir.

Bu gücün oluşumu 19.Yüzyılın sonlarında özellikle Batı’da sanayi şirketlerinin ortaya çıkması ile başlar, zaman içinde satın almalar, birleşmeler ve tekelleşmelerle dev boyuta ulaşır. Bir görüşe göre dünyayı 7 kız kardeş yönetiyor. Bunlar 7 dev petrol şirketi; Exxon, Chevron, Gulf, Texaco, Shell, BP ve Mobile’dir. Hakim olan görüş ise 10 büyük aile şirketinin dünyayı yönettiğidir.

Küresel düzen, tek pazar ve yeni siyasal haritalar onların hedefidir. Ulus devletleri küreselleşmenin ve kendi çıkarlarının önünde engel olarak görüyorlar. Zamanı gelince, değil Birleşik Krallık, ABD bile bölünebilir! ABD, kapital-finans odaklı emperyalist güç merkezinin elinde sadece bir enstrümandır. Yalnız biz değil Amerikan halkı da emperyalizmin baskısı altında ezilmekte olup dünyada neler olduğunun farkında değildir.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...