Bilmiyorum yeterince farkında mısınız? Bugün ülkemizde bir iç savaş yaşanmaktadır. Bu savaşın iki tarafı var.

Birinci taraf, harcında son 200 yıl yaşadıklarımızın deneyimini, Kurtuluş Savaşımızı, Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türk Devrimlerini barındıran ve demokrasiye yürekten inanan Cumhuriyetçilerdir.

Diğer taraf ise, aydınlanmaya karşı olan fakat aydınlanmanın nimetlerinden de nasiplenmeyi seven, Kutsal Kurtuluş Savaşımızı küçümseyen, Türk Devrimleri ile travmalı hale gelen, Atatürk’ü deccal olarak niteleyen, demokrasiyi istenilen durakta inmek için bir tramvay olarak gören, dinsel istismarı geniş halk kitlelerini kandırmak için kullanan, hınç, intikam ve öç alma duyguları içinde yaşayan kardeşlerimizdir.

İkinci taraf AKP ile iktidardadır. Devleti tamamen ele geçirmek, dönüştürmek ve öç almak istemektedirler. Bu kardeşlerimiz yıllar önce genetik büyüklerinin yaşadıkları travmalarının ve öğretilerinin esiri olup sağlıklı düşünme yetilerini kaybetmişlerdir.

Bugün başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere cumhuriyetimizin kurumlarına karşı darbeler yapılmaktadır. Kahraman askerler ve yurtsever insanlar uydurma ve sehven delillerle zindanlarda çürütülmektedir. Bu operasyonlar CIA eşgüdümünde Pensilvanya ile paslaşarak ve devlet içinde yuvalanmasına müsaade edilen piyonlar vasıtası ile icra edilmektedir.

12 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin anayasa değişikliği de yapabilecek oranda güçlü bir şekilde meclise girmesi durumunda, Türkiye Cumhuriyetine son darbe vurulacaktır. Bu nedenle seçim sonrası emperyalizmin desteği ve yol göstericiliği ile ana hatları çatılan federasyon anayasasına şiddetle direnecek insanlara ve kurumlara karşı operasyonlara ve kaset savaşlarına hız verilmiştir.

Evet, MHP yurtsever bir partidir. Federasyon anayasasına ve Türk Üst Kimliğinin yok edilmesi projesine kuvvetle direnç gösterecektir. Bu nedenle operasyona tabi tutulmalı ve baraj altında bırakılarak meclise sokulmamalıdır.

Bu operasyonları kimin yaptığını gerçekten merak ediyor musunuz? ‘’Zengin ve yaşlı bir koca dün gece evine giderken silahla öldürülmüş.’’ Araştırmaya kimden mi başlayalım? Bence siz mirasın üzerine oturacak genç eşinden başlayın.

Bir ülkede demokrasi olup olmadığı çok kanallı televizyonlarda uyuşturucu nitelikli dizi ve futbol maçı seyrederken anlaşılmaz. Polis ve yargı ile işiniz olduğunda, gördüğünüz muamele ve özel hayatın gizliliğine gösterilen saygı, demokrasinin varlığı ve yokluğu konusunda size ciddi bir emare verir. Ne diyorsunuz bizim ülkemizde demokrasi var mı? AKP iktidarı demokrat mı?

Şu anda sürdürülen operasyonların esas amacı ABD tarafından dikte ettirilen anayasanın meclisten geçirilmesi için gereken çoğunluğun ele geçirilmesidir.

Federasyon anayasası için AKP’ye en büyük desteğin BDP’den geleceği aşikar. MHP baraj altında kalır meclise giremez ise işlem kolaylaşır. Peki, girerse alternatif çözüm nedir? Buda operasyonlarla muhalefet partileri içine sokulan Truva Atları içinden çıkacak vekiller olacaktır. Bu konuyu şimdilik daha fazla kaşımayacağız, emperyalizmin ve AKP’nin ekmeğine yağ sürmemek için.

Gelelim yazımızın başlığına. Niye mi iç savaş değil de civil war? Görüyorsunuz ülkemizin her yerinde, alışveriş merkezlerinde ve çarşılarında yabancı dille yazılıyor ve yerli bile olsa markalar yabancı dilde. Buna çok üzülüyorum ama yetkili bir konumda değilim. Ticaretle uğraşan çok yakın bir arkadaşım söyledi. Markanın, dükkanın veya iş yerinin adı yabancı dilde olursa ilgi daha yüksek oluyormuş. Beni bu seferlik affedin, yazıma böyle bir başlık seçtiğim için. Bu hatayı ülkeme daha faydalı olabilme ve aydınlatma görevimi daha iyi başarabilme endişesi ile yaptığımın bilinmesini isterim.

Sanırım aklınıza geliyordur bu ne biçim iç savaş, hiç toplarla, tüfeklerle ve ateşli silahlarla yapılan Amerikan(1861-1865), İspanya(1936-1939) ve Lübnan(1975-1991) İç savaşlarına benzemiyor diye.

Doğrudur benzemiyor. Biliyorsunuz soğuk savaş sonrası nasıl dünyanın her yerinde emperyalizmin yüreklendirdiği ve vizyona konduğu askeri darbelerin yerini sivil darbeler aldıysa, iç savaşlarda böyle nitelik değiştirdi. Şimdi ateşli silahlar yerine yandaş medya, suyun öbür tarafındaki kutsal topraklardan sevk ve idare edilen internet siteleri, kasetler, CD’ler gibi yumuşak silahlar (soft kill) var. Bu silahlarda kişileri mücadeleden saf dışı bırakır. Örnek mi istiyorsunuz. Eskiden olsa Sayın Deniz Bölükbaşı suikasta kurban giderdi. Şimdi değişen koşullar var kasete kurban gitti. Bu ülkede özel hayatın gizliliğinden kim sorumlu? Sorun şu. Sorumlu ile suikasttan nemalanan aynı kişi. Bu cinayet çözülmez.

Savaşların en pervasızı, en kural tanımayanı, en ahlaksızı, içinde en çok ihaneti barındıranı ve en şerefsizi kardeşin kardeşle mücadele ettiği iç savaşlardır. İşte böyle zor bir dönemden geçiyoruz.

Sevgili yurttaşlar demokratik sürece mutlaka katılın, çevrenizi aydınlatarak oyların kullanılmasını sandığa gidilmesini sağlayın. Oyunuzu barajı geçecek partilere CHP’ye ve MHP’ye veriniz. Özellikle MHP en az yüzde 15’i geçen oranda mecliste olmalıdır. 12 Haziran sonrası oluşacak mecliste deneyimleri, birikimleri, enerjileri ve yurtseverlikleri ile Cumhuriyetten yana taraf olacak Cumhuriyetçi Güç Birliği adaylarını mutlaka destekleyiniz.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...