Cesaretin ve Yüreğin Varsa

Yeni Şafak Gazetesi’nden birisi; “Cehaletin rütbelisi rütbesizi olmaz Türker Ertürk” başlığı altında bir yazı yazarak veya sipariş üzerine harekete geçerek, bize saldırmış. Saldırmış diyorum; çünkü eleştiri yapabilmek için bilgi, birikim, sağduyu ve daha da önemlisi önce kendine bakabilmek, özeleştiri yapabiliyor ve haddini bilebiliyor olmak gerekir.

Zat-ı muhterem, saldırısına adım ve soyadımla başlamış. Açıkça ifade edemese de Türklüğe alerjisi olduğu belli! Ne de olsa; Türklüğe düşman olan, Türklüğü ayaklarının altında ezmeye çalışan, bunu açıkça da ifade etmiş olan bir iktidar iradesine yandaşlık ediyor. İktidarın çağdaş bir kimlik olan Türk Milli Kimliğinin yerine çağdışı ümmet kimliğini inşa ettiğini anlamamak için, zekâ özürlü olmak lazım.

Cahillerin Ferasetine Güveniyorum

Yazısında bizi cahil olmakla suçlamış ama sanırım evrensel anlamda “cahil” ne demek, bilmiyor. Yandaşlığını yaptığı iktidarın en yetkili ağızları; “Eğitim seviyesi arttıkça AKP’nin oyları düşüyor”, “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum” diyor.

Yazarımızı anlamakta zorlanıyorum. Çünkü hem cahillikten beslenen iktidara yandaşlık yapıyor hem de bu iktidara muhalefet ettiğimiz için bizi cahillikle suçluyor. Her şeyden önce, tutarlı ve çağdaş bir dünya görüşünün temsilcisi olmadığı izlenimini veriyor.

15 Temmuz Darbe Girişimi Yapılamazdı!

Yeni Şafak gazetesini okumam, çünkü geçmişini ve ne olup ne olmadığını iyi bilirim. Çünkü bu gazete; Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik kumpas ve itibarsızlaştırma operasyonları sırasında başrolü oynayan gazetelerden birisi olmuş ve zamanında Deniz Harp Okulu Komutanı olarak bana ve öğrencilerime saldırmıştı. Hatta bu mesnetsiz operasyonel karalamaları için çok defa gazeteyi mahkemeye vermiştim. O hukuksuzluk ortamında bile sanırım bir hukuk vahasına denk gelmiş olmalıyım ki; gazeteye karşı tazminat davasını kazandım ve tahsil ettim.

Yazar kardeşim biliyor musun; o günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yapılan kumpas ve itibarsızlaştırma operasyonları ile ben ve benim gibi komutanlar tasfiye edilmeseydi, 15 Temmuz Darbe Girişimi yapılamaz ve darbe gecesi gördüğün amiral ve generaller bulundukları rütbelere ve makamlara gelemez ve hatta çoğu tasfiye olurdu.

Ben Eylem Koyuyordum, Onlar El Öpüyordu

Yazar, yazısında bana yönelik olarak; “Güya FETÖ’cülere çok kızmışsın…” demiş. Hayır, kızmadım; hem üzerimde üniforma varken hem de çıkardıktan sonra dibine kadar mücadele ettim ve ediyorum. Ya senin yandaşlığını yaptığın iktidar ne yaptı? Hatta Pensilvanya’ya gittim, Gülen’in malikânesinin önünde eylem koydum, onun ve cemaatinin ne olup ne olmadığını, darbe hazırlığı içinde olduğunu, Humeyni gibi Türkiye’ye gelmeyi planladığını anlattım. Ben bunları dışarıda anlatırken; senin yandaşlık yaptıkların, içeride Gülen’in elini eteğini öpüyor ve emirlerini alıyorlardı. Bu siyasiler hala yargı önüne çıkmadı, biliyor musun? Bu konuda bir şey yazmayacak mısın?

15 Temmuz Darbe Girişimi başarılı olsaydı, bizim başımıza nelerin geleceği belliydi! 50 kişilik ilk infaz listesinde 12. sıraya adımızı yazmışlar, ilk sıraya da Erdoğan’ı! Şimdi soruyorum; yazarımızın ve gazetesinin durumu ne olacaktı! Yazarımız üç yıl önce “İnşallah Fethullah Gülen’i Vermezler…” başlığı ile bir yazı yazmış ve yazısında “Yeni Türkiye’nin inşası tamamlanmadı, süreç devam ediyor, her türlü ihtimali düşünmek ve ona göre hareket etmek lazım derim” demiş. Yani “Kavgaya lüzum yok, yıkmak istediğimiz hedef ortak; Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’dir” demek istemiş.

Bizim Din Anlayışımız Belli! Ya Sizinki?

Yazar, yazısında din ve İslam üzerinden de bizi vurmak istemiş! Kendisinin din anlayışını bilmiyorum ama bizim anlayışımızda; kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak, ihalelerden komisyon almak, evrakta sahtecilik yapmak, insanlara kumpas kurmak, hapse attırmak ve bunu desteklemek, küçük çocuklara tasallut etmek, asansörde kadınlarla halvet olmak, kadını aşağılamak ve ikinci sınıf görmek yok! Din, inanç ve itikatla sınırlandırılmalıdır. Aksi, iyi işler üretmez. İslam Dünyasının yürekler acısı durumu ortada!

Yazar, dedemizden miras İstiklal Madalyasına da laf etmiş. Bizim başka madalyalarımız da var! Hepsinin beratları da! Yandaşlık yaptığın iktidar mensupları üç aşağı beş yukarı bizle yaşıt sayılırlar. Sor bakalım; onların dedeleri hangi cephede savaşmış ve çocukları nerelerde askerlik yapmış?

Konuyu Şehit Annelerine Havale Ediyorum

Yine aynı gazeteden başka bir tetikçi de geçen hafta aynı yazımızda PKK’ya güzelleme yaptığımızı iddia etmiş. Alakası yok! Bizim duruşumuz ve mücadelemiz; geçmişte yazdıklarımız, söylediklerimiz ve fiillerimizle ortada. Ama yandaşlık yapılan iktidarın en yetkililerinin PKK’ya ve liderine ithaf ettikleri güzelleme, methiye ve kasidelerin, pazarlıklar dahil yaptıklarının isterlerse inkar edilemeyecek belgelerini gönderebilirim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik; “Afrin’de 50 küsur şehit verdik ama iki önemli kazancımız var… Oradaki ihalelerde büyük pastayı Türk müteahhitler alacak” demiş. Yazarımızın buna bir lafı var mı? Benim danışmanım olsa, ertesi günü kapının önüne koyarım. Bu konuyu şehit annelerine havale ediyorum.

İşgalcilerin Bile Aklına Gelmedi!

Bana saldıran yazarımız, yazısının sonunu şöyle bitirmiş; “Şu kapatılan askeri liseler vardı ya hani, o liseleri kapatmak yetmez, beton dökün kapılarına beton!..”

Askeri liselerimiz ilk defa kapatılmadı! Daha önce işgal sırasında, işgal kuvvetleri tarafından da kapatılmıştı. İşgalciler denize döküldükten ve kurtuluştan sonra tekrar açıldı. Ama kapılarına beton dökmek, işgalcilerin bile aklına gelmedi!

Reklam Ücreti Talep Etmem Lazımdı!

Bize saldıran yazarın adını yazmadım. Değil yazarlığından, böyle birisinin varlığından bile haberim yoktu. Yazısından haberim olmasını “Google Alert” hizmeti sağladı. Adını yazarak reklamını yapmak istemedim. Eğer yazarsam, reklam ücreti talep etmem lazımdı!

Değerli kardeşim, umarım hatanı anlamışsındır. Çünkü şimdi birbirimizle uğraşacak zaman değil. Ülkemiz felakete doğru gidiyor. “Hayır, ben haklıyım” diyorsan, en son Doğan Grubu’na yapılan operasyonla birlikte, tüm merkez akım televizyonlar elinizde. Konuş bir tanesi ile ve çık karşıma! İstediğin kadar uzman da alabilirsin yanına! Ergenekon ve Balyoz tipi kumpas operasyonları, Cemaat, FETÖ, 15 Temmuz Darbe Girişimi, emperyalizm, Suriye’deki vekalet savaşı, Ortadoğu’da neler oluyor, kupon araziler, ihalelerden alınan komisyonlar, offshore şirketler ve hesaplar, hatta din ve İslam konularını da dahi tartışabilir, Yüce Türk Milletinin ve mazisi şan ve şerefle dolu Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının hakemliğine başvurabiliriz. Cesaretin ve yüreğin varsa tabii!

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...