Uzun süredir ötelenen 2. Cenevre görüşmeleri, geçtiğimiz Çarşamba Günü (22 Ocak 2014),  önce Montrö’de geniş katılımlı olarak başladı, iki gün sonra Cenevre’ye alındı ve halen devam etmektedir. Dünya kamuoyunun beklentisi Suriye’de akan kanın durdurulması, bölgeye barış ve istikrar gelmesi.

Suriye’de akan kanın durması ve barışın gelmesi için; ABD’nin halen sürdürdüğü pozisyonunu değiştirmesi, bölgeyi istikrarsızlaştırma ve Suriye’de rejim değişikliği hedefinden vazgeçmesi gerekmektedir. ABD’nin yapabileceği bu değişiklik; hem dünya ve bölge barışı, hem de uzun vadeli kendi çıkarları için şarttır. Bu değişikliği ABD ya kendi isteği ile yapacak, ya da bölge ülkeleri birleşerek, Çin ve Rusya’nın desteğini alarak ABD’yi böyle bir politika değişikliğine zorlayacaklardır. Aksi taktirde, durum bölgede daha da kötüye gidecektir!

Ortadoğu bölgesi, 1990’dan beri aralıksız müdahale altında ve savaşıyor. Bölge, bu 24 yıl içinde 1990 öncesine göre iyice istikrarsızlaştırıldı. Suriye’ye karşı başlatılan dış destekli savaş, neredeyse 3’üncü yılını dolduruyor. Bu süre içinde 130 bin insan yaşamını kaybetti, ülke nüfusunun üçte biri evini ve barkını terk etmek zorunda kaldı. 2,5 milyon yurtdışına göç etti. Sadece Türkiye’ye, 600 bin Suriyeli geldi. Suriye’de dış destekli terör vahşeti, bu satırları okuduğunuz anda bile kol geziyor. Suriye’de ekonomi çöktü, ülkede taş taş üstünde kalmadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim görüşmeler sırasında; “Erdoğan’ın Türkiye topraklarını teröristlere açtığını, ülkesine terörist ve teröristlere başta silah ve cephane olmak üzere lojistik destek sağladığını” söyledi. Üzülerek söylemek gerekirse; Muallim’in söylediklerinde eksik var, fazlası yok.

Başarının nedenleri!

Suriye; Mart 2011’de başlayan ve halen tüm şiddeti ile devam eden bu gayriahlaki ve gayriinsani savaşta, gerçekten çok iyi dayandı ve Suriyeliler ülkelerini kahramanca savundular. Suriye’nin gösterdiği bu başarının nedenlerini şu şekilde özetlemek mümkün;

Arap Baharının bölgeye ne melanetler getirdiğinin görülmüş olması, Sünni radikalizmin ve onun bölgeye yaşattığı vahşet, Suriye’nin Arap dünyası içinde etnik, dinsel ve mezhepsel olarak en hoşgörülü ve en demokratik ülke olması Suriyelilerin Beşar Esad’a yüzde 70’lerin üzerinde destek vermesine neden olmuş ve çözülmenin olmasını engellemiştir.

Ekonomisinin kapalı bir ekonomi olması, küresel sisteme tam olarak entegre edilmemiş olması ve dış ekonomik manipülasyonlara hassas olmaması, Suriye’nin bu savaşta avantajı olmuştur.

Suriye’nin bu hayasız saldırılara göğüs gerebilmesinin diğer bir nedeni; siyasi, hukuki, mali ve askeri dış destektir. Çin, Rusya, İran, Maliki yönetiminde Irak ve Lübnan Hizbullah’ı, bu desteğin önemli oyunculardır. Bu dış destekte İran ve Rusya başrolleri oynamıştır.

Geldiğimiz bu noktada Suriye bu savaşı kazanmış, ABD kaybetmiş ve bölgeyi terk edecektir diyebilir miyiz? Cenevre’de yapılmakta olan görüşmeler sonucunda akan kan durur ve barış gelebilir mi? Bu sorulara evet yanıtı verebilmek mümkün değil.

Şu anda Suriye’de yaklaşık 29 ülkeden, 100 bin savaşçı var. 10 bin kişilik bin tane grup mevcut. Ülkenin her yerinde terör yaratıyorlar, sivil halk dahil adam öldürüyor, katliamlar yapıyorlar ve alt yapıyı tahrip ediyorlar. Hatta son günlerde birbirleri ile de savaşıyorlar.

Pazar Küçükyalı’da, Pazartesi Çağlayanda!

Bunları öldürdükçe, yenilerini gönderiyorlar ayrıca lojistik olarak destekliyorlar. Kuzey komşusu Türkiye, tabur tabur terörist ve tırlar dolusu silah ve cephane gönderiyor. Buna can dayanır mı?

Bu düşmanlığın nedeni; Büyük Ortadoğu Projesi, bu projenin bölgede çizmeye çalıştığı siyasi harita ve bu haritanın gereği olan etnik, dinsel ve mezhepsel ayrışmayı tetikleme isteğidir. ABD, Büyük Ortadoğu Projesi içinde Suriye’ye yönelik hedeflerinde halen bir değişiklik yapmamıştır. Sadece zaman zaman yöntem değiştirmektedir. ABD Cenevre’de, Suriye’nin kısa ve orta dönemde çözülmesinin önünü açacak girişim peşindedir. Bu nedenle, Cenevre’den dişe dokunur bir sonuç çıkmaz.

Geçtiğimiz Perşembe, Hasdal’a ziyaret yaptım. Birkaç asker hariç hepsi denizci! Maltepe’de kalanlar da hep denizci. Bunun bir anlamı olsa gerek! Görüştüğüm denizciler “Başbakan suçüstü yakalanan adamlarına bile sahip çıktı ama, vatanına hizmetten başka suçu olmayan, kumpasa kurban edilmiş bizlere Genelkurmay Başkanı sahip çıkmadı ve çıkmıyor” dediler. Ve ilave ettiler “Yargıda ve poliste Cemaatin uzantıları temizlenirken, TSK niye bunlara karşı operasyon yapmıyor ve Donanma’ya CD’yi yerleştirenleri bulmuyor. Yoksa……!”

Pazar günü saat 14:00’de, Küçükyalı Adnan Kahveci Parkı’nda olacağım ve bu konuları anlatacağım. Pazartesi günü de Poyrazköy davasını izlemek için, Çağlayan Adliyesi’nde bulunacağım.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...