Geçtiğimiz Çarşamba “Hepinizin Kapısına Dayanacaklar” başlıklı yazımda Tekirdağ’da “Sessiz Çığlık” eyleminde yaptığım konuşma nedeniyle yargılandığımı anlatmıştım. Bize karşı yapılan suçlamanın hiçbir hukuki dayanağı yok. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gerekse Yargıtay ve mahkeme kararları çok net.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasi ile işi olmadığı, otoriter yönetim arzusunda olduğu, hukuku kendisine ayak bağı olarak gördüğü, istikrarlı bir biçimde Anayasa ve yasa ihlalleri yaptığı ve siyasi hoşgörüden nasibini alamadığı doğru. Ama bize hakaretten dava açan o değil.

Taksim Gezi Olaylarının 1.Yıldünümünde Tekirdağ’da yaptığımız konuşmayı Tekirdağ Polisimiz kayda almış, deşifre ederek kağıda dökmüş ve konuşmamızın bazı bölümlerini boyayarak ve işaretleyerek iddianame hazırlaması için savcının önüne koymuş. Yani bize karşı açılan dava bu şekilde tetiklenmiş.

Suç duyurusu

Günahlarını almayayım ama bu Cemaatin yöntemine benziyor. Ergenekon ve Balyoz gibi gayri hukuki davalar da bu şekilde polis zoruyla yönlendirilerek başlatılmış, uygun savcı ve hakimlerle geliştirilmişti. Geçen hafta çıktığımız Anadolu Adliyesi 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde konuşma tapelerini savcıyı yönlendirmek maksadıyla işaretleyen polisler hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Evet, Cemaatin bizle sorunu var. Çünkü görevdeyken bulunduğumuz her yerde F Tipi Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmasını engellemeye çalıştık ve hoşgörü göstermedik. İstifa edip ayrıldıktan sonra da mücadeleye devam ettik. Hatta herkesin Pensilvanya’ya gidip el ayak öptüğü ve şefaat dilediği bir ortamda biz de gittik ama yalvarıp yakarmaya değil, hesap sormaya ve eylem koymaya. Bu yüzden F Tipi Örgütün artan oranda hedefi olduk.

Bu suç örgütü bizi yok edebilmek ve savcılara hedef gösterebilmek için Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olduğunu iddia ettiği şahıs ile bizim aramızda ilgi kuran yalan ve iftirasını önce www.gasteci.tv internet sitesinde ortaya attı. Cemaatin operasyonel yalanlarını önce bu tip sitelerde ortaya atıp daha sonra gazetelerine ve televizyonlarına alması standart bir yöntemdir. Amaç büyük gazetelerini ve televizyonlarını hukuken sorumluluktan kurtarmak, operasyonların ve talimatların kaynağını gizlemek ve husumetleri Tayyip Erdoğan’ın üzerine yöneltmektir. Sorarlarsa “bizde bu haberi o siteden aldık” diyecekler.

Ters manyel

F Tipi Örgüt talimatlarını, fetvalarını ve operasyon emirlerini iki türlü vermektedir. Birincisi şifreli olup ters manyel yöntemidir. Bu mesaj tipinde devletin içinde yuvalanan örgüt elemanlarından talimatın tam tersi yapması istenir. Bu tür talimatlar biraz fetva şeklinde ve din motiflidir. Mesela Taksim Gezi Olaylarında polise şiddet uygulaması için talimat “kitlelere şefkat uygulayın” şekilde verilmiştir.

İkinci tip açık mesaj yöntemidir. Talimatlar, kişisel ve örgütsel operasyonlar için işaretler açık olarak verilir. Bu mesajlar Cemaatin sahibi olmadığı izlenimi verecek internet sitelerinden başlatılır. Daha sonra Cemaatin yayın organlarına taşınır. Dava açsan veya suçlasan haksız duruma düşersin. Masumdurlar, onlarda haberi başka yerden almışlardır!

İşte www.gasteci.tv F Tipi Örgütün açık tip mesajlarını yayımladığı ama örgütle bağlantısı yokmuş gibi davranılan bir sitesiydi. Bizi savcılara hedef gösterme operasyonu burada başlatıldı ve sonra diğer taraflara taşındı. Ne zaman Erdoğan-Gülen çatışması başladı ve arkasından Cemaatin uzantılarına karşı operasyonlar geldi, bu site önce bizle ilgili olan yalan haberi kaldırdı, ilerleyen zaman içinde site ortadan yok oldu. Çünkü Cemaate ait olduğu iyice deşifre olmuş arşivi suç unsurları ile dolmuştu. Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Dün akşam Bremen’de “Çanakkale Zaferinin 100.Yılı ve Tarihteki Önemi”ni anlattım bu akşam Delmonhorst’ta “Türkiye nereye Gidiyor? Çıkış Yolu Nedir?” konularını anlatacağım.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...