Geçen Salı günü Londra izlenimlerimi anlattığım yazımın bir bölümünde Trafalgar meydanından ve burada bulunan Amiral Nelson anıtından bahsetmiştim. Bazı okurlarımın ilgisini çekmiş ki bu konuda bayağı soru aldım. Gelen sorulardan en fazlası “ Amiral Nelson’ın heykeli niçin bu kadar yükseğe konmuş? “ şeklinde idi.

Anıtın dizaynı, parasal kaynağın yeterli olmaması ve yapılış ile ilgili hikaye uzun. Fakat 5,5 metrelik Nelson heykelinin yerden yüksekliği 45,5 metre bir sütun üzerine konmasının hikayesi ise çeşitli. Resmi söylem anıtın yüksekliğini, daha görkemli ve haşmetli görünebilmesi ile Amiralin bulunduğu yerden okyanusu görebilmesi gerekçelerine dayandırmaktadır.

Halk arasında dolaşan diğer söyleme göre; Amiral çok başarılı bir komutan olmasına rağmen özel yaşamı düzensiz ve özensizdir. Anıtın proje yarışmasının ve inşasının yapıldığı tarihlerde ( 1839-1843 ) 64 yıl saltanat yaşayan Kraliçe I. Victoria ( 1837-1901 ) iktidardadır. Kraliçe özel yaşamı nedeniyle Nelson’u sevmemekte fakat Amiralin kahramanlıklarını ve ülkesine yaptığı eşsiz hizmetleri de görmemezlikten gelememektedir. Bu nedenle anıtın yapımı için şöyle direktif verir; “ Öyle bir anıt yapın ki yanına gelenler Amiralin suratını göremesinler “ Bu hikaye doğru mudur bilinmez!

Türkler arasında birlik yok

Londra’da iken en çok dikkatimi çeken hususların başında burada yaşayan Türklerin her geçen gün daha fazla birbirinden ayrıştığıdır. Geçen sene ile bu sene arasında bile bu konuda kötüye gidiş var. Bu duruma mutlaka dur demek lazım. Yurttaşlarımız Türk-Kürt, Alevi-Sünni, AKP’li-diğerleri, laik-dindar, türbanlı-başı açık, yurtsever-işbirlikçi ve tarikatçı ( Gülenci, Süleymancı vb. ) olarak birbirlerine düşmanca bakmaktadır. Türk toplumu içindeki geçimsizlik öyle bir safhaya ulaşmıştır ki aynı dünya görüşüne sahip fakat ilgi alanları farklılığı nedeniyle ayrı örgütlenme içinde bulunan dernekler dahi birbiri ile kavgalıdır.

Bunun baş sorumlusu ülkemizde de insanlarımızı ayrıştıran ve birbirlerine karşı kamplaştıran AKP’nin yanlış politikalarıdır. İngiltere’de 300 bini Kıbrıslı olmak üzere yaklaşık 500 bin Türk yaşıyor. Bunun çoğu Londra’da. Büyük güç ama ne yazık ki birlik değiller. Bir araya gelme fırsatını bulduğum Londra’da yaşayan çeşitli gelir gruplarına ve eğitim seviyelerine sahip insanlarımıza sordum, Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuz bu konuda ne yapıyor? Diye.

Üzülerek söylüyorum iyi şeyler söylemediler. Her şeyden önce Başkonsolosun Büyükelçi ile geçinemediğini ifade ettiler. Başkonsolosun Davutoğlu’nun adamı olduğunu Büyükelçiyi devre dışı bıraktıklarını belirtiler. Daha bir sürü kötü ifadeler. Doğru mudur bilemem ama Türk toplumundaki algı budur.

Artık yeni Türkiye’miz var

İsterseniz gelin Başkonsolos Ahmet Demirok’u yakından tanıyalım. Demirok geçen ay Londra’daki Sivil Toplum Kuruluşu ( STK ) temsilcilerine verdiği resepsiyon sırasında “ Artık eski Türkiye yok yeni bir Türkiye’miz var “ demiş. Konuşmasına devamla “ Türkiye artık her yerde sözü geçerli olan bir ülke haline geldi, ülkemize artık büyük ilgi var. “ diyor ayrıca istikrar, ekonomik kalkınma, yaşam standardımız ve Avrupa Birliği ( AB ) çerçevesinde yapılan reformlardan bahsediyor.

Sevgili okurlarım bırakınız yeşil renklisini kırmızı pasaportumuzu taşıyanların bile İngiltere’ye vize ile girdiğini biliyor musunuz? Bunun anlamı şu; üst düzey devlet memurlarımız, diplomatlarımız, bakanlarımız hatta Başkonsolosumuz bile görev yaptığı bu ülkeye vizeyle girmektedir. Sözü geçerli ülke bu olsa gerek.

AKP döneminde hırsızlık, uğursuzluk ve yolsuzluk almış başını gitmiş. Kadına şiddet, çok eşlilik, sübyancılık vakayı adiyeden olmuş. Katillerin, insan yakanların ve teröristlerin serbest bırakılması kahramanların ve yurtseverlerin içeri atılması normal hale gelmiş. Basın özgürlüğü ve özel yaşamın gizliliği ayaklar altında alınmış. ‘’ Yurtta barış dünyada barış ‘’ ilkesi yerine içerde kavga, ayrışma ve iç savaş beklentisi, dışarda ise tüm komşularımızla düşmanlık geliştirilmiş. İleri demokrasi adı altında faşizm uygulamaları yaygın hale gelmiş. Cari açık ve işsizlik rakamları tavan yapmış. Ülkemizin ulusal onuru karada ( Süleymaniye çuval ), denizde ( Mavi Marmara ) ve havada ( düşürülen uçağımız ) beş paralık edilmiş. Sanırım Başkonsolosun yeni Türkiye’si bu olsa gerek.

Namık Kemal’i düşman görüyorlar

Başkonsolosun incileri bunlarla bitmiyor. Modaya uyuyor o da Londra’da yaşayan Osmanlı hanedanı mensuplarına yemek veriyor. Kimler yok ki! Fakat yemeğe Namık Kemal’in torunun torununu olan ve Londra’da yaşayan Osman Streater’i çağırmıyor. Osmanlı hanedanı ile Namık Kemal’in ne ilgisi var demeyin. Çünkü Namık Kemal Padişah III. Ahmet’in torununun torunudur. Namık Kemal’de Osmanlıdır ve “ Ulu Hakan “ II. Abdülhamid’in akrabasıdır. Ama isyancıdır, Abdülhamid’e başkaldırmıştır, vatan şairidir, Atatürk ve silah arkadaşları için ilham kaynağıdır. Bu nedenle mi çağırmadı acaba?

Osmanlı hanedanına yemek veren Başkonsolos Britanya ile İrlanda arasında bulunan Man Adasında ( Isle of Man ) yatan I. Dünya Savaş döneminden kalma 7 Osmanlı Askerini yani Şehitlerimizi bugüne kadar ziyaret etmiş ve ruhlarına Fatiha okumuş mudur?

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz günlerde “ Sadece Türkler değil, bu topraklardan göç eden herkes bizim için diasporadır ‘’ demiş ve El Turco açılımını başlatmış. Davutoğlu Ermeni, Yahudi, Rum, Latin Amerika’daki El Turco’lar ve Arjantin’deki Araplar dahil Anadolu’dan giden herkes ile temasa geçileceğini söylemiş.

Bunlar gerçekten haddini bilmiyor. Sen daha dışarda yaşayan yurttaşlarımızın sorunlarını çözmemişken, onlara ulaşamazken, diaspora Türklerini bile organize edememişken daha büyük bir hedefe soyunuyorsun. Bakanımızın ayağı yere basmıyor. Sanırım bununda sonu sıfır olsa gerek.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...