Tam tamına 15 yıl önce bugün Roma’daydım ve bir İtalyan arkadaşımın davetlisi olarak öğle yemeğindeydim. Yemekten sonra Roma’nın eski ve tarihi şehir bölümünde gezerken geçtiğimiz bir meydanın ortasında gördüğüm heykelin kim olduğunu sordum arkadaşıma.

Heykelin yakınına kadar yürümemizi istedi ve ona yaklaşınca anlatmaya başladı “Burası Campo de Fiori meydanı, Engizisyon mahkemesinin kararı ile Bruno burada yakıldı. Bu gördüğün Bruno, şimdi buradan tüm dünyaya bilimin ışığını gönderiyor ve meydandan geçenleri selamlıyor. Ama onun yakılmasına karar veren mahkemenin yargıçları olan sefil yaratıkları şimdi kimse hatırlamıyor bile.”

Anlatılanlardan çok etkilenmiştim! Yaklaşık 15 dakika süre ile heykele, meydana, gelip geçenlere ve çevresinde Bruno’nun yontusu ile fotoğraf çektirenleri izledim ve 399 yıl öncesini beynimde canlandırmaya çalıştım.

Giordano Bruno soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548’de İtalya’nın Nola kasabasında dünyaya gelir. Dindar birisi olarak büyütülür ve daha 16 yaşında iken Dominiken adlı bir Katolik tarikata girer. Bu tarikatın amacı İsa’nın mesajını yaymak ve cehaletle savaşmaktır.

Ödün vermez

Daha sonra Polonyalı astronom Nikolas Kopernik’in ortaya koyduğu Kopernik Sistemi ile tanışınca, Bruno tarikat mensubu olmaktan çıkar ve Hıristiyan inancı ile arasındaki bütün bağları koparır.

Derhal din sapkınlığı ile suçlanır, o da Engizisyon (Katolik kilisesine bağlı mahkeme sistemi) baskısından kurtulmak için önce kuzey İtalya’ya ardından Cenevre’ye daha sonra da Fransa’ya geçer. 1582’de Sorbonne Üniversitesi’nde kürsü elde eder. Yapıtlarının bir bölümünü Londra’da bastırır. Venedik’e davet edilir burada Galileo Galilei ile tanışır. Bir aristokrat ile çatışınca, ihbar edilir ve Engizisyon mahkemesine teslim edilir.

Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylenir. Ama o, gördüğü bütün işkencelere ve eziyetlere karşın ödün vermez ve ölüme mahkum edilir.

Diri diri yakılır

Rahip, filozof ve gökbilimci olan Bruno evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söylediği için 1600 yılında diri diri yakılır.

Bruno kendisi için ölüm kararını veren yargıca “Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz” demiştir. “Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” sözü Giodano Bruno’ya aittir.

Roma’da yaşadığım bu anımı esasında unutmuştum. Tekrar anımsamamı Yılmaz Özdil’in geçtiğimiz günlerde okuduğum köşe yazısı neden oldu. Özdil’in yazısının sonunda yer alan “Sana gelince usta-Hatırlanmak bile istenmeyeceksin-Yatacak yerin yok bilesin-Tükürmesinler diye mezar taşına, toma bekleyecek başında” sözleri bana Bruno’yu hatırlattı!

Ta başından beri Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Poyrazköy, Amirallere Suikast gibi davaları izledim. Gerçekten hepsi tiyatroydu ve komediydi! Hukukun ve adalettin zerresini bile bulmak ve görmek imkansızdı!

Engizisyon Silivri’de hortladı

Bu mahkemelerin Engizisyon mahkemesinden hiç farkı yoktu. Engizisyon, Bruno’nun yakılışından tam 410 yıl sonra Silivri’de tekrar hortlamıştı. Balyoz kararını verirlerken ne yaptıklarını bildiklerinden Bruno’ya ölüm kararını bildiren yargıçlar gibi korku içindeydiler. Bunu gözlemledim! Artık bu davaların ipliği pazara çıktı. Sanırım şimdi korku dağları sardı, geceleri uyku bile uyuyamıyorlardır.

Başbakan Erdoğan bile artık bu davaların kumpas olduğunu ayarlanmış yargıçlar, savcılar ve mahkemeler olduğunu söylüyor. Gerçekte kumpas ülkemize ve geleceğimize kurulmuştur.

Tahliyeler yetmez! Bu kumpası kuranlar iğneden ipliğe yargılanmadıkça, cezalandırılmadıkça ve kurulan bu kumpasın karşı devrim yönündeki kazanımları yok edilmedikçe sular durulmaz ve durulmamalı da! Bu mücadelede taşın altına elini sokmamak, sessiz kalıp bekle gör politikası uygulamak, siyasi ve ticari çıkarların gereği olarak kumpasçılarla işbirliği içine girmek vefasızlığın, ahlaksızlığın, şerefsizliğin ve vatan hainliğinin daniskasıdır.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...