Bu seferki terör saldırısı; Avrupa Birliği’nin (AB) başkenti Brüksel’de yaşandı. Saldırılar, üç ayrı noktada gerçekleştirildi. İkisi Brüksel Havalimanı’nda, üçüncüsü ise bir metro istasyonunda. Toplam 34 insanın yaşamını kaybettiği bu saldırılarda, 200 de yaralı var.

Belçika Federal Savcısı’nın açıklamasına göre, intihar saldırısı şeklinde yapılan bu saldırıları Belçika Başbakanı Charles Michel; “Kör, vahşi ve korkakça” olarak tanımladı ve “Belçika için kara bir gün” dedi. IŞİD’in üstlendiği saldırılardan sonra, Belçika’da 3 günlük yas ilan edildi.

Kınamak Yetmez

Geçtiğimiz yıl 13 Kasım’da, Fransa’nın başkenti Paris’te yapılan saldırının üzerinden henüz 4 ay geçmişti. Paris saldırısından sonra; tüm Avrupa’da güvenlik alarmı verilmişti ve Fransa’da, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa olağanüstü hal ilan edilmiş, asker sokağa inmiş ve şimdi Belçika’da olduğu gibi, 3 günlük yas ilan edilmişti. Paris saldırısının da sorumluluğunu IŞİD üstlenmişti.

En büyük insanlık suçlarından birisi olan terörü lanetlemek ve kınamak, tek başına yetmez. Eğer terör konusunda aynı dili konuşmuyorsak, terörist dediğimizde aynı şey aklımıza gelmiyorsa ve nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, hangi amaca hizmet ederse etsin, teröre karşı tavır almıyorsanız, samimi değilsiniz demektir.

İslami Fanatizm

Daha somut ifade etmek gerekirse; siz Suriye’de Esad’ı devirebilmek için teröre yardım ve yataklık yaptıysanız, terör ateşine odun taşıdıysanız, sizin terörden şikayet etmeye hakkınız yok demektir.

Ne yazık ki; özellikle emperyalist devletler, kendi politik hedef ve amaçlarına ulaşmak için terörizmi desteklemekte ve silah olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca; Irak ve Suriye coğrafyası, terörist yetiştiren verimli topraklar haline gelmiştir. Emperyalist çıkarlar uğruna, bu ülkelerin merkezî hükümetleri zayıflatılmıştır. IŞİD; yaratılan bu iklimde doğmuş, büyümesine ve gelişmesine, merkezi hükümetlere karşı enstrüman olarak kullanabilmek için destek verilmiştir.

Paris ve Brüksel saldırılarının arkasında, İslami fanatizmin son model örneklerinden biri olan IŞİD’in olduğu, doğrudur. Ama onların da arkasında, kimin veya kimlerin olup olmadığından emin misiniz?

El-Kaide’yi ve IŞİD’i Aşar

Çağımızda savaşlar; politik ve ideolojik ayrılıkların ve çatışmaların değil, kültürel ve dinsel fay hatlarının üzerine inşa edilmektedir. Çatışmaların yaygınlaştırılması, sürekli hale getirilmesi, vekaleten yapılması, terörizmin politik hedeflere ulaşmak için bir silah olarak kullanılması, günümüz savaşlarının en belirgin özellikleridir.

11 Eylül 2001’de Amerika’da, geçen yıl Paris’te, şimdi de Brüksel’de yapılan saldırılar; taktik seviyede terör saldırısıdır ama stratejik seviyede Ortadoğu’ya müdahale edebilmenin, Batı’da geniş halk kesimlerinin desteğini alabilmenin ve dünyayı şekillendirebilmek için güç kullanabilmenin önünü açmaktadır. Bu nedenle bu işler; tetiğin arkasında olsalar bile, El-Kaide’yi ve IŞİD’i aşar!

Aynı Filmin Devamı mı?

İslami fanatizm örneği bu tip saldırlar arttıkça, Avrupa’da ve Batı’da İslam ve Müslüman düşmanlığı artıyor. İnsanın aklına gelmiyor değil; “ABD’de Cumhuriyetçi Parti başkan adayları arasında başı çeken Donald Trump’ın İslam karşıtı sözlerinin arkası mı dolduruluyor?” diye. Yoksa; Samuel Hungtington’ın “The Clash of Civilization” (Medeniyetler Çatışması) teziyle ortaya koyduğu çatışmanın yol taşları mı döşeniyor?

IŞİD dahil, çeşitli adlarda pıtrak gibi çoğalarak, dünyaya yayılan İslami terör örgütlerinin anası sayılan El Kaide’nin; Afganistan’da, Sovyetler Birliği’ne karşı kullanabilmek için ABD tarafından kurulduğunu, desteklendiğini ve ideolojik formasyonunun kurgulandığını çok net olarak biliyoruz. O örgüt; bumerang misali döndü ve 2001’de Amerika’yı vurdu veya vurmasına imkan tanındı. Bu yaşadıklarımız, aynı filmin devamı mı acaba?

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...