Geçtiğimiz hafta sonu Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (AADD) davetlisi olarak 3’lü seri konferans için Avusturya’daydık. Konferanslarımızın ilki Avusturya’nın en doğusunda Çek, Slovakya ve Macaristan sınırına yakın ve bu ülkenin başkenti olan Viyana’da, ikincisi yine bu bölgede yer alan Wiener Neustadt’da, üçüncü ve sonuncusunu ise en batıda Almanya, İsviçre ve Liechtenien sınırında bulunan Bregenz’de verdik.

Her üç konferansta gerek organizasyon gerekse planlanan hedeflerine ulaşması açısında çok başarılı geçti. Bu nedenle Avusturya ADD Başkanı Op. Dr. Murat Yıldırım Barlan’a, değerli eşleri Dr. Berrin hanıma, Başkan Yardımcıları Özgür Akyürek ve Ahmet Batur’a, Neustadt ve Bregenz’deki faaliyetleri için şube başkanları Ufuk Can ve Haydar Ahi’ye huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Çalışmalarını yakından görme şansına eriştiğim bu insanların vatanseverlikleri ve ulusal duyarlılıkları her türlü takdirin üzerindedir.

Bu benim Avusturya’ya üçüncü gelişimdi. Yaklaşık 2 yıl önce yine ADD’nin davetlisi olarak Viyana’ya gelmiş ve konferans vermiştim. Hatta sonrasında bu köşeden size II. Viyana Kuşatmasını bizim için yenilgiye dönüştüren 12 Eylül 1683’de yapılan Kahlenberg diğer adıyla Almandağı savaşını ve sonuçlarını anlatmıştım. Sizlere doğru ve ayağı yere basan şeyler anlatabilmek için Osmanlı Ordusunun konuşlandığı yeri, arkadan baskına uğradığı savaş alanını ve savaş meydanında Osmanlı’dan geriye kalan malzemelerin ve silahların sergilendiği Viyana Askeri Tarih Müzesi’ni gezmiş ve dersime çalışmıştım.

Eller ve kafalar kırılmalıdır

Bu sefer de size 15.Yüzyılda Avrupa’nın ve Hıristiyanların en güçlü devleti haline gelen ve Osmanlılara karşı ardı arkası kesilmeyen saldırılara liderlik etmiş Avusturya’yı yöneten Habsburg hanedanından bahsetmeyi düşünüyordum. Yine dersime çalışmış ve bu maksatla Viyana’da bulunan Schönbrunn sarayını da gezmiştim.

Habsburg hanedanının ömrü biraz daha fazla olmakla beraber aşağı yukarı Osmanlı hanedanına yakın sayılır. Son dönemlerinde I. Dünya Savaşı’nda müttefikte olmuşlar ve sonları beraberce gelmiş. Habsburglar dünya sahnesinde Osmanlılara nazaran daha yaygın egemenlikler kurmuşlar, bugün bile güçlüler ama Avusturya’da hiç kimsenin aklına Habsburgları tekrar geri getirelim gelmez.

Biz Avusturya’da iken Türkiye’de olan bir olay nedeniyle Habsburgları anlatma planımızı değiştirmek zorunda kaldık. Medya’da bu olay “Türk Bayrağını indirdiler” olarak verildi. Ama doğru değil! Bayraklar iner ama törenle! Ne yazık ki Diyarbakır’da 2.Hava Kuvvet Komutanlığı bahçesindeki bayrak inmemiş, çaput gibi alaşağı edilmiştir.

Bu Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk Milletine saldırıdır, düşmanlıktır ve hakarettir. Bayrağımıza kalkan eller ve kafalar derhal kırılmalıdır. Hele hele, bu olayın bir askeri tesis içinde yapılması asla kabul edilemez. O askeri birliğin komutanı veya Genelkurmay Başkanı eğer ben olsaydım sizi temin ediyorum böyle bir olay olmazdı, olamazdı, olursa da bu utanç içinde yaşamaz ve yaşamıma son verirdim.

Necdet Efendi istifa etmelidir

Biz Avusturya’da ve her gittiğimiz yere Türk Bayrağını ve Atatürk’ü, taşıyalım, ülkemize karşı kurulan kumpası ve darbeyi anlatalım ama siz bu nedenle bana ceza verin ama asli göreviniz olan Türk Milleti’nin onuru olan bayrağımızı askeri tesisin içinde bile koruyamayın. Necdet Efendi derhal istifa etmeli ve gereken ivedi olarak yapılmalıdır.

Türk Bayrağını, ülkemizi ve şehitlerimizi korumak için emir alınmaz, gereği yapılır. 2004 yılında bu köşenin yazarı iki harp gemisi ve Deniz Harp Okulu öğrencileriyle komodor olarak Malta’da da liman ziyareti yaparken Malta Kuşatması (1565) sırasında şehit olan ecdadımıza karşı yapılan saygısızlığa emrimizde bulunan güçle anında cevap verilmiştir. Ankara’dan olayı fazla büyütme, kapat, sorun çıkarma denmesine rağmen! Bu konuyu gelecek yazımızda ayrıntılı olarak anlatacağız.

PKK’nın kalekolları bahane ederek başlattığı gerginliğin ve tırmandırmanın arka planına kimse ışık tutmuyor. Haziran ayındayız! Bölgede ekilen uyuşturucunun (Hint keneviri) hasat zamanı. Geçen yıl güvenlik güçlerinin özellikle Jandarma’nın yaptığı operasyonlarla PKK büyük gelir kaybına uğradı. Biliyorsunuz PKK emperyalizm tarafından taşeron olarak kullanılan Narko-Terör örgütüdür. Dikkat edin Meclis’te malum ve diğer parti içinde bulunan kravatlıları bu işten hiç bahsetmiyorlar! Niçin mi? Çünkü onlarda payına düşeni alıyor, işin içinde rant var. Bu sene geçen yıl olduğu gibi güvenlik güçleri tam Hint keneviri operasyonları başlatıyorlardı, al sana gerginlik! Vazgeç, bizde vazgeçelim!

Biliyorsunuz Mithat Cemal Kuntay “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır- Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyor. Gerçekten bizim bayrağımız böyle bir bayrak, vatanımız böyle bir vatandır. Fakat Bayrağımız şimdi mahzundur. Arif Nihat Asya “Şehitler tepesi boş değil-Toprağını kahramanlar bekliyor-Ve bir bayrak dalgalanmak için-Rüzgar bekliyor” diyor. Evet, Bayrağımız dalgalanmak için rüzgar bekliyor! O rüzgarı estirecek olan ise yüreği vatan, millet ve bayrak sevgisi olan sizlersiniz.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...