Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bedeli ne olursa olsun güneyimizde başka devlet kurulmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Adama “günaydın” derler. Yeni mi uyanıyorsunuz? Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli başlıkları; bölgede Sykes-Picot ve Lozan ile kurulan statükonun değiştirilmesi, Kürt Devleti’nin kurulması, bölgenin etnik, dinsel ve mezhepsel bağlamda daha küçük siyasi yapılara kavuşturulmasıdır. İsrail’in güvenliği ve emperyalizmin çıkarları bunu gerektirmektedir.

Sn. Erdoğan, siz ve partiniz bu projenin realizasyonu için desteklendiniz ve iktidara getirildiniz. Hak etmediğiniz halde Batı size bunun için övgüler düzdü! Ergenekon ve Balyoz gibi 4. Nesil Savaş’ın hukuk operasyonları bunun için sahneye kondu, sizin önünüzü açmak için yapıldı, danışmanlık verildi ve eşgüdüm sağlandı. Şimdi siz iktidara gelmek için bindiğiniz bu tramvaydan zarar gördüğünüzü söyleyerek inmek istiyorsunuz. Adamı kafa üstü tramvaydan aşağıya atarlar! Asla indirmezler!

Emperyalizmle yatağa girmek

Evet, Erdoğan’a karşı iki defa darbe girişiminde bulundular. İkisinin de arkasında ABD vardı ve ikisinde de tetikçi olarak daha önce Erdoğan’ın işbirliği yaptığı Cemaat kullanıldı. Bilmelisiniz ki, bu işten vazgeçmediler. En son genel seçimlerde HDP’yi Meclis’e sokan operasyonun içinde de onlar vardı. Önce gücünü azaltıp yalnızlaştırmak sonra da halletmek için! Çünkü terminal safhasına gelen emperyal projelerin gerçekleşmesi ve Türkiye’nin çözülmesi için koalisyonlar dönemine ihtiyaç var. Artık güçlü hükümetler arzu edilmiyor. İşte emperyalizmle yatağa girmek böyle bir şey!

Suriye karşı yürütülen vekalet savaşının halen 5’inci yılındayız. Bu savaşın arkasında ABD’nin olduğunu bilmeyeni amiyane tabiri ile dövüyorlar. Suriye’de rejim değişikliği ve bölünme ABD tarafından hazırlanan projelerin varmak istediği sonuç. Suriye’ye karşı emperyalizmin çıkarları için yürütülen gayri ahlaki ve gayri insani bu savaşta Türkiye olarak bizim bir çıkarımız yok. Hatta hayati derecede zararlar görüyoruz ve daha fazlasını da göreceğiz.

Gizli anlaşma

Durum bu kadar açık olmasına rağmen Erdoğan liderliğinde AKP hükumetleri ABD ile işbirliği yaparak bu ahlaksız savaşa destek verdi. WikiLeaks’in ifşa ettiği belgeler Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’de rejim değişikliğine yönelik olarak Beşar Esad’ı devirmek için gizli anlaşma imzaladığını ortaya koyuyor.

Bugün itibarıyla Suriye’nin yüzde 50’sinde merkezi otorite yok. Türkiye’nin güneyinde ve hemen yanı başında Kürt Devleti’nin batı parçasını (Rojova) inşa ediyorlar, kantonları (Cizre, Kobani, Afrin) birleştiriyorlar, denize (Akdeniz) doğru genişletiyorlar ve bölgede Türkmenlere ve Araplara karşı etnik arındırma yapıyorlar. ABD, askeri, sivili, uzmanı ve diplomatı ile aktif olarak bu işin içinde. Bir yandan da bu duruma sessiz kalalım diye bizi uyutmaya çalışıyor. IŞİD ise ABD’nin o bölgeye müdahale edebilmesinin bahanesiydi.

Arkasında ABD var!

Şimdi Erdoğan “müdahale gerekli” diyor. Bence de bu yangına müdahale edilmeli ama nasıl? Erdoğan’ın düşündüğü gibi mi? Şöyle bir düşünün; komşu evde yangın var. Yangın size doğru yayılıyor. Bunun ilk emareler artık gözüküyor bile! Artık sizin kayıtsız kalma lüksünüz olabilir mi? Yangına müdahale etmenin riski yok mu? Tabi ki, var. Ama müdahale etmemenin riski kat ve kat daha fazla.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararı olmadan Suriye’nin kuzeyine müdahale etmemiz hukuken mümkün değil. Eğer ülkemize yönelik tehditleri gerekçe yaparak Suriye’ye müdahale edersek bizi yakarlar. Çünkü ABD Türkiye’nin müdahale etmesini istemiyor. Çünkü ülkemizin bekasını ve güvenliğini tehdit eden Suriye gelişmelerinin arkasında ABD var! Türkiye’de halen yükselen “Savaşa hayır” söylemlerinin de, “halk istemiyor” anketlerinin de!

Tek yol Şam yönetimi ile anlaşarak ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyarak sınırlı bir müdahale yapmak. Bataklığa batarız! Zaten bataklığın içindesiniz farkında değil misiniz? Türkiye’nin bölge çıkarları ile ABD bölgede yapmak istedikleri örtüşmemektedir. Bunun anlamı Türkiye bölge ülkelerini yok sayarak ve sadece ABD ile işbirliği yaparak bekasını, güvenliğini ve çıkarlarını koruyamaz. Yapmamız gerek bölgenin merkezi güçleri olan Şam, Bağdat ve Tahran’la işbirliğidir. Ama bugüne kadar bunun tersi yapıldı ve geldiğimiz yer malum. Artık aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç beklemek aptallık olur. Belki de ihanet!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...