Bugün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100’üncü Yıldönümü! Emperyalizme tarihte en büyük yenilginin yaşatıldığı, Türkün vatanı tehlikeye girince nasıl mucizeler yaratarak direnebileceğinin ortaya konduğu modern tarihin en kanlı ve en kutsal kahramanlık destanı!

Esasında Çanakkale I. Dünya Savaşı’nın cephelerinden biriydi. Bu savaşa 29 Ekim 1914’de gönderlerine ay yıldızlı bayrak çekilmiş ve personeline fes giydirilmiş Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) harp gemilerinin bulunduğu bir filonun Karadeniz’de Rus limanlarını bombardıman etmesi ve sonrasında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilan etmesi ile girdik.

Çanakkale Savaşı ise 19 Şubat 2015’de İngiliz ve Fransız armadasının boğaz girişindeki müstahkem mevkileri bombalaması ile başladı. Toplam olarak 11 ay 7 gün süren bu mücadele arka arkaya iki savaştan oluşmaktadır. Birincisi 19 Şubat’ta başlayan ve 18 Mart’a zaferimizle biten ve yaklaşık bir ay süren deniz savaşı. İkincisi ise 25 Nisan’da Gelibolu’ya çıkarma harekatı ile başladı, göğüs gögüse çok kanlı kara savaşları sonunda 8-9 Ocak 1916’da düşmanın geri çekilmesi ile yine zaferimizle sonuçlandı.

II.Abdülhamit

Çanakkale Savaşlarının ilk bölümü deniz savaşıydı, denizciler bir şekilde savaş sahnesinde vardı ama Osmanlı Donanması ortada yoktu. Çünkü örümcek kafalı dini-darlarımızın yere göğe koyamadığı II. Abdülhamit korkuları ve vesveseleri yüzünden Osmanlı Donanması’nı Haliç kapatarak yok etmişti. Bu yüzden Osmanlı Donanması sadece Çanakkale’de değil 1897 Osmanlı-Yunan, 1911 Trablusgarp, 1912 Balkan ve 1919-1922 İstiklal Savaşları’nda da yoktu. Ege adalarının tamamını Donanmamız olmadığı için kaybettik.

Geçen hafta Çanakkale Savaşlarının önemini, nedenlerini, sonuçlarını ve etkilerini anlatmak için Almanya’nın Bremen şehrindeydim. Almanya’ya giderken her zaman yaptığım gibi THY’nin Skylife dergisini karıştırdım. Bu dergiye her baktığımda mutlaka tarihimize, geleneklerimize, kahramanlarımıza ve Cumhuriyetimize bazen bilinçli bazen de cehaletin bir tezahürü olarak düşmanlık yapıldığını hep görmüşümdür.

Yine yanılmadığımı gördüm. Bu sefer de Mart ayında olmamız nedeniyle Çanakkale Savaşları anlatmaya çalışılmış ve bu anlatımda ustaca ve örtülü olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün adı yok sayılmış ve sıradanlaştırılmış. Bu düşmancadır, gayriahlakidir, gayri millidir, gayri ilmidir ve boşuna bir gayretkeşliktir. Mustafa Kemal’siz Çanakkale Savaşı tarihi asla yazılamaz. Çanakkale’de Mustafa Kemal’i sıradanlaştırmak, İstiklal Harbine, sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine bodoslamadan saldırabilmenin mevziisini kazmak ve yığınak yapmaktır.

Amiral Kayacan

Konferans sırasında Çanakkale Savaşlarını anlatırken ister istemez içinde bulunulan I. Dünya Savaşını diğer adıyla I. Paylaşım Savaşı’nı, nedenlerini, paylaşılmak istenen pastanın Osmanlı’nın üzerinde bulunduğu coğrafya olduğunu ve bu yüzden savaşın dışında kalabilmenin imkansızlığını anlattık. Ayrıca bu savaşa girmemize neden olan Alman Amiral Souchon emrinde Karadeniz’de Rus limanlarına yapılan akın harekatından bahsettik.

Orada öğrendik ki, Amiral Wihelm Anton Souchon’un (1864-1946) mezarı Bremen’de. Hemen kararımızı verdik, gece araştırma yaptık ve ertesi günü 5 kişilik bir ekip mezarlığa gittik ve Amiral Souchon aile mezarlığını bulduk. Amiralin 93 yaşında ölen kızı da yanında yatıyor. Beraber gittiğimiz Salah Recepoğlu’nun bize aktardığına göre Yavuz hizmet dışına çıkarıldıktan sonra sökülürken güverte kaplamalarından yapılan bir anı objesi zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan tarafından Amiral Souchon’un kızına armağan edilmiş. Aile hala bunu saklıyor.

Gittiğimiz mezarlık Bremen’de bulunan bir sürü mezarlıktan sadece biri. Bal dök yala! Adata milli park gibi. Gidin de ecdada, ölülere ve geçmişe saygı nedir bir görün!

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...