SU-24 tipi Rus savaş uçağının düşürülmesinin üzerinden beş gün geçmesine rağmen, Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler tırmanmaya devam ediyor. Bu tırmanma durdurulamaz ve sağduyu hakim olmazsa; kaybeden her iki ülke, kazanan ise küresel ve bölgesel hedeflerini gerçekleştirmeye çalışan emperyalizm olur.

Rusya Devlet Başkanı Putin, mutlaka frene basmalıdır. Her iki ülke arasındaki; ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerin daha fazla bozulmasına imkan tanımamalı ve tırmanmayı durdurmalıdır. Hedefe Erdoğan’ı koymalı, Türkiye’yi ve halkını değil. Yoksa; Erdoğan zemin kazanır ve destek bulur.

Türkiye ve Rusya Federasyonu halklarının çıkarları; iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesinden, ticari, ekonomik, askeri ve kültürel faaliyet alanlarının arttırılmasından geçer. Ama bugün, Türk-Rus ilişkileri çok zor bir dönemden geçiyor. SU-24’ün düşürülmesi ile bu zorluk zirve yaptı. Türk-Rus ilişkilerinin bozulmasının iki ana nedeni var. Birincisi Erdoğan, ikincisi ise Erdoğan’ı da “sopa ve havuç” politikaları ile manipüle eden ABD’dir.

Siyasal İslamcı İdeoloji

Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan, ama anayasa ihlali ile fiili olarak ‘başkanlık’ yapan Erdoğan; siyasal İslamcı bir dünya görüşüne ve ideolojisine sahiptir. Erdoğan’ın tüm uygulamaları, davranışları, tepkileri ve dış politikası bu çağdışı ideolojiden beslenmektedir. Türkiye’nin bölgede yalnızlaşmasının, “komşularla sıfır sorun”la başlayıp, sıfırı tüketmemizin nedeni budur. O’nun için; ülkemizin çıkarları ve güvenliği değil, ideolojisinin hedefleri önemlidir. Bugün için, ülkemizin çıkarları ve güvenliği gerçekten çok ağır tehdit altındadır. Bunun nedeni; Erdoğan’ın akıl almaz, vicdana sığmaz, hayalci ve Sünni mezhepsel arka planı olan, ‘İslamcı ideolojisidir’.

Türkiye’nin 4,5 yıldır sürdürdüğü Suriye politikası; gayri milli, gayri ahlaki ve gayri insanidir. Bu dış siyaset; Türkiye’nin Cumhuriyetin kuruluşundan beri sürdürdüğü çizgi ile radikal olarak çelişmekte, Atatürk’ün gösterdiği “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini yok saymaktadır.

Türkiye, Soğuk Savaş’ın (1947-1990) en buhranlı günlerinde ve çatışma riskinin en yüksek olduğu zamanlarda bile cephe ülkesi olmasına rağmen; Rusya’nın halefi konumunda bulunan Sovyetler Birliği’ni tahrik etmekten kaçınmış ve savaş kışkırtıcılığı yapmamıştır.

Tavşana Kaç Tazıya Tut

Bazıları tartışıyor; “Bu gerginlik ve tırmanma Türkiye-Rusya arasında bir sıcak savaşa yol açar mı?” diye. Biz buradan kendilerine garanti veriyoruz; asla yol açmaz. Ama bu tırmanma durdurulmaz ve Türk-Rus ilişkileri düzeltilemez ise; Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, güvenliği ve yaşamsal çıkarları çok ciddi biçimde zarar görür ve Türkiye, ABD’nin kucağına dokuz oturak oturur. Kucağa oturmak demek; özellikle dış politika alanında, hareket serbestisini tamamen kaybetmek ve manevra alanlarını yitirmek demektir.

ABD askeri yetkilileri; SU-24 tipi Rus savaş uçağının Suriye hava sahasında düşürüldüğünü basına sızdırıyor. Başkan Obama ise çok net olmasa da; Türkiye’ye destek veriyor ama konunun iki ülke arasında cereyan eden bir olay olduğunu da ifade etmekten geri kalmıyor. Adının gizli kalması kaydıyla, Reuters’e konuşan ABD’li başka bir yetkili; “Rus uçağının Türk hava sahasına kısa bir giriş yaptıktan sonra Suriye içinde vurulduğunu” belirtiyor ve değerlendirmesini jetin ısı haritasına dayandırdığını söylüyor. Yani ABD ikili oynuyor; “tavşana kaç, tazıya tut” diyor ve adeta satranç oynuyor!

ABD’nin Kucağına Atmamalıdır

ABD; Türkiye’nin de bulunduğu bölgede Büyük Ortadoğu Projesi’ni realize etmeye gayret ediyor. Bu kapsamda; bölgede kendi kuklası olacak Kürt devletini kurmaya çalışıyor. Kurmayı tasarladığı Kürt devletinin parçalarını Suriye’den, Irak’tan ve Türkiye’den koparacak siyasi, askeri ve ekonomik hamleleri yapıyor ve yaptırıyor. Tüm Ortadoğu’nun siyasi haritasını yeniden çizmeyi planlıyor. Rusya’yı Suriye’ye girdiğine pişman etmek istiyor. Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlılığını azaltacak projeler peşinde koşuyor. Ve çevresindeki ülkeleri radikalleştirerek, Rusya’yı kuşatmaya çalışıyor.

Bu yapılmak istenenler göz önüne alındığında; Türkiye, ABD açısından kilit ülke konumundadır. Bölgesinde yalnızlaşmış, hele hele Rusya gibi; ‘bölge gücü ile küresel güç arası’ bir yapı ile ilişkileri bozulmuş, hatta düşmanlaşmış bir Türkiye’nin harekat alanı iyice daralır ve ABD’ye tamamen mahkum olur.

Putin liderliğinde Rusya; bunları düşünerek hamleler yapmalı, olayı daha fazla tırmandırmamalı ve Türkiye’yi ABD’nin kucağına atmamalıdır. Her iki ülkenin ve yaşadığımız bölgenin çıkarları bunu gerektirmektedir.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...