Şehidimiz eğer Alevi inancına sahip bir ailemizin çocuğu ise bugün iktidarda bulunan dünya görüşü için sorun var demektir. Protokolün katılacağı töreni Cemevi’nde yaptırmak istemiyorlar. Ya Cemevi ve Cami olmak üzere iki tören yapılıyor ve protokol Cami’deki törene katılıyor. Ya da aileye baskı yapıyorlar ve Cemevi’nde tören yapılmıyor. Böyle bir maskaralık, ahlaksızlık ve hoşgörüden zerre kadar nasiplenmemiş bir yaklaşım olabilir mi?

Kim neye inanıyorsa, inancı törenin nasıl yapılmasını gerektiriyorsa bize düşen görev buna saygı duymaktır. Hele devlet! Tüm inançlara eşit mesafede durması gerekmez mi? Anayasamız ve evrensel kurallar bunu söylemiyorlar mı? Ama 13 yıldır iktidarda bulunan AKP diğer inançlara ve özellikle de Alevi inancına karşı düşmanca yaklaşmaktadır. Onlara göre en iyisi “yanmış Alevi”dir. Sivas yakıcılarının ve onları savunanların AKP’de toplanmış olmasının bir anlamı yok mu? Tesadüfen mi, oldu sanıyorsunuz!

Yarbay Ali Tatar rahmetli olduğunda, Hakk’a yürüdüğünde, daha doğrusu Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının mümessilleri ve tetikçileri tarafından intihara zorlanarak yaşamını kaybettiğinde Alevi olduğunu o gün öğrendim. Töreni Karacaahmet Sultan Cemevi’ndeydi. Üniformamla ve amiral rütbesi ile en önde yerimi aldım ve son görevimi yaptım. Bu nedenle malum çevre tarafından “sen nasıl Cemevi’nde cenaze namazına katılırsın” diye ağır saldırılara maruz kaldım. Ama TSK içinden ve komutanlarımdan en ufak serzeniş bile duymadım. İşte bu nedenle de bunlar Atatürk’e ve TSK’ya düşman.

AKP iktidarları bu 13 yılda insanlarımızı Alevi-Sünni, İnançlı-İnançsız, Türbanlı-Başı açık, Dinci-Laik, Türk-Kürt başta olmak üzere ayrıştırdı ve kamplaştırdı. Bunlar IŞİD ile ideolojik yakınlık içindedir, beş aşağı beş yukarı kafa yapıları aynıdır. IŞİD’e yardım ederken suçüstü yapıldılar. Bunu dünya alem biliyor.

Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in kayınpederi olan İslam ilahiyatçısı, din bilgini ve Alevi Şeyhi Edebali “Eyy oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana, anlaşmazlıklar bize, adalet sana, haksızlık bize, bağışlamak sana. Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma ve insanı yaşat ki, devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun” diyor. Bu insan Osmanlı Devleti’nin kurucu fikir babasıdır.

Şeyh Edebali’nin sözlerindeki büyüklük, erdem ve hoşgörü çok açık. İşte 600 yıl ayakta kalabilmenin, Rumeli’yi kolayca Türkleştirebilmenin ve İslamlaştırabilmenin sırrı budur. Bu iş yalnız kılıç gücüyle olmaz, olmadı da! Bu ilkeler ve değerler manzumesinin sahibi, Türklüğün İslam’ı kabul ediş biçimi olan Alevi-Bektaşi inancına sahiptir. Erdoğan’ı yukardaki sözlerde bir yere koyabilmek mümkün mü?

İslam dünyasının durumu ortada! Üretilen insanlık adına hiç bir şey yok. Kan, kin, gözyaşı, kelle koparma ve katliam. Çünkü İslam siyaset batağının içinde! En iyisi Türkiye! Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimleri sayesinde. Şimdi bu kazanımları yok etmeye çalışıyorlar. Din siyasetin ve dünyevi işlerin içinde olursa orada ahlakın ve etik değerlerin damlası bile olmaz.

Peygamberimiz Hz. Muhammed daha ölüm döşeğindeyken siyasetin çirkeflikleri başlar. Cenaze namazında cemaat olarak sadece 16 kişi var. Namazı kıldıran Hz. Ali ile birlikte toplam 17 kişi. İlk üç halife Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman cenaze namazında yoklar. Çünkü yerine kim geçecek kavgası ve mücadelesi verilmektedir. Halbuki ölümünden tam tamına 3 ay önce Mekke’de verdiği veda hutbesinde 140 bin Müslüman Hz. Muhammed’i dinlemişti.

İlk dört halifenin üçü ( Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali) öldürülür. İlk halife Hz. Ebubekir halife olduktan sonra öldürülecek kadar uzun yaşayamaz, yalnız iki yıl. Hz. Muhammed’in torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin katledilir. Hani hoşgörü? Peygamberimizin torunlarına acımayan bir zihniyet bize acır mı? Hz. Muhammed öldüğünden beri Müslümanlar bugün olduğu hep gibi birbirini yemişlerdir.

Türkler tarihi süreç içinde hep İslam’ın hoşgörü kalesi olmuşlardır. Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerinin bir amacı da İslam’ı siyasetin bir enstrümanı olmaktan çıkarmak, insanlar arasındaki rekabetin bir aracı olmaktan kurtarmak, yüce ve kutsal yerine taşımaktır. Laiklik bunun adıdır. İşte bugün iktidarda bulunan AKP bunlara saldırmaktadır.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...