Geçtiğimiz Cuma günkü ‘’ CHP Trabzon İl Kongresi ‘’ başlıklı yazımda size ‘’ Niçin siyasete girdiğimi? ‘’ ve ‘’ Niçin CHP İl Başkanlığına adaylığımı koyduğumu? ‘’ anlatmaya çalışmıştım. Bugün ise size yaptığım seçim faaliyetlerini, kongre öncesi, sırası ve sonrasındaki gelişmeleri yine kısaca arz etmeye çalışacağım.

Ülkesi hızla felakete doğru sürüklenmekte iken, geniş halk kitleleri durumlarından gayri memnun ve alternatif arayışı içinde iken, muhalefette olduğu halde kamuoyu desteğini her geçen gün biraz daha kaybeden ve halk için umut olama şansını kullanamayan tek örnek galiba CHP’dir.

Bu kötü gidişe dur diyebilecek harekete katkı sağlayabilmek için bana getirilen teklifi kabul ettim ve CHP Trabzon İl Başkanlığı’na adaylığımı koydum. Seçimlere tam 15 gün vardı ve birisi eski il başkanı olmak üzere 2 aday seçim çalışmalarına çoktan başlamışlardı bile. Daha sonra bir aday benim lehime çekilerek iki aday olarak yarıştık.

Bana Ankara’ya CHP Genel Merkezi’ne gitmemi Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la ve Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu ile görüşmemi istediler. Bu yönde çok baskı ve istekler geldi. Onlardan icazet istemek bana ahlaki gelmiyordu. Eğer siyaseten bir yere geleceksem bu tabanın isteği doğrultusunda olmalıydı tavanın değil. Merak ediyorlardı ‘’ Ne yapmak istiyordum? Hedefim neydi? ‘’ Davranışımın yurtsever duyarlılığından kaynaklandığı sanırım akıllarına hiç gelmedi.

Trabzonlu olmama rağmen çok küçük yaşta şehirden ayrılmış olmam ve örgütten gelmemiş olmam nedenleriyle yeterince tanınmıyordum. İşbirlikçi olmayan medyada yazıyor ve televizyon programlarına çıkıyordum fakat bu yeterli değildi.

Seçim çalışmalarım sırasında Trabzon’un 18 ilçesini tek tek dolaştım. CHP’ye oy veren halkla, üyelerle ve tümü olamasa da delegelerle görüştüm, kendimi tanıttım ve onları yakından tanıma fırsatını elde ettim. Trabzon örgütünü nasıl ayağa kaldıracağımı, enerjim, bilgi birikimim ve deneyimim ile CHP’yi bölgede nasıl umut yapabileceğimizi anlattım. Çünkü tek silahım buydu: Hesap verebilir bir geçmişim, çağdaş eğitim ve öğretimim, halkla kolayca iletişim kurabilme gücüm, ekonomik beklenti içinde olmamam, kabına sığmayan enerjim ve ikna gücüm.

Bu seçim çalışmaları benim için çok önemli bir tecrübe oldu. Bu çalışmalar sırasında CHP’nin niçin halk için umut olamadığını yakından gördüm. Çünkü CHP’nin dümenini bir şekilde ele geçirmiş yöneticilerle taban arasındaki fikir ayrılığını ve uçurumu yakından müşahede ettim.

Görüştüğüm ilçe başkanları, delegeler ve üyeler bana ‘’ Genel Merkezden, Genel Başkan Yardımcılarından ülkenin sorunları ve genel gidişi ile ilgili yapılan savruk, ilkesiz ve birbiriyle çelişkili açıklamaları halka anlatamadıklarını ‘’ söylediler. Ayrıca ‘’ Partide tabanın görüşleri alınmadan ve tartışılmadan tepeden inme kararlarla örgütsel dayanışmanın sağlanamayacağını ‘’ ifade ettiler.

Genel Merkez seçilmemem için tüm gücüyle çalıştı. Canalioğlu Trabzon’a gelerek kamp kurdu. İlçe Başkanları’nın hepsine ve delegelerin çok büyük bir bölümüne ulaşılarak baskı yapıldı ve bana destek verilmemesi için çalışıldı. Bel altı vurmalar, çalım ve AKP’sel ikna yöntemleri de yaygın olarak kullanıldı.

20 Mayıs’ta CHP Trabzon İl Başkanlığı 34’üncü Olağan Kongresi Trabzon’da 19 Mayıs Spor Salonu’nda yapıldı. Salon boştu ve heyecan yoktu. Salonun boş olacağı tahmin edilmiş ki salonda ki koltuklar ‘’ seyircisiz oynama cezası ‘’ almış takımların yaptığı gibi bayraklarla donatıldı. Salona heyecan getiremeyen bölgeye ve ülkeye nasıl getirir takdirlerinize sunulur.

Kongrede yaptığım konuşmamda ülkenin ve bölgenin sorunlarına, AKP’nin ülkemizi nasıl bir kaosa doğru sürüklediğine, bel altı yapılan suçlamalara ve İl Başkanı seçilirsem neler yapmayı planladığıma değindim.

Konuşmam sırasında özellikle delegelere hitap ederken ‘’ icazeti genel merkezden değil sizden almaya geldim ‘’ ve ‘’ Trabzon gibi yerlerde mutlaka ön seçim yapılmalıdır çünkü buralarda adayın kimliği partiden daha önemlidir ‘’ vurgularım özellikle protokol sıralarında oturan bazı Genel Merkez temsilcilerini rahatsız etmiş olacak ki bulundukları yerlerden nezaket sınırlarını zorlayacak davranışlarda bulundular.

Hatta konuşmalar bittikten ve oylamaya geçildikten sonra Genel Başkan Yardımcısı Ayten Kayalıoğlu bana gelerek konuşmam sırasındaki Atatürkçülük vurgumdan dolayı rahatsızlığını dile getirdi. CHP’de gelinen durumu göstermesi açısından ibret verici! Ayten Hanımın benden önce yaptığı konuşmanın içerik olarak doluluğunu ve ne mesaj verip veremediğinin değerlendirmesini salonda bulunan delegelere ve misafirlere bırakıyorum. Yalnız konuşması içeriğinde bulunan dinsel istismar yaklaşımını doğru bulmadığımızı söylemek isterim. AKP’ye benzeyerek ve AKP’leşerek oylar artmaz ve halkımız için umut olunamaz.

Yapılan oylama sonucunda 178’e karşı 167 oyla kaybettim. Kazanan İl Başkanı arkadaşıma ve çalışma arkadaşlarına başarılar dilerim.

Doğrudur Atatürk’ün önderliğinde yapılan Türk Devrimlerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine, Türk Ulusal Kimliğine, Kuvayi Milliye Ruhuna ve CHP’nin ilkeleri olan 6 Ok’a pazara kadar değil mezara kadar bağlıyız. Bu nedenle rahatsızlık verdiysek af ola.

Aynı rotada viya edeceğimiz de biline!

Türker Ertürk

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...